English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ D ] / Dawn

Dawn tradutor Português

1,520 parallel translation
- Yani ben de, Dawn, aslında.
- E depois? E eu também, Dawn.
Burada 20 dakikalık bir boşluk var. "Dawn'la birlikte Gareth'la kafa bul" diyor. Ne diyorsun, yapalım mı?
um intervalo de 20 minutos para gozarmos com o Gareth, por isso é melhor irmos andando.
- Selam, Dawn. - Selam.
Olá.
- Dawn saat beşte gideceğini söylüyor.
A Dawn diz que vai fechar a recepção ás cinco.
Dawn'a saat 5'te gitmesini söyledin. İnsanlara telefona bakmalarını söylemedin.
Para seu próprio proveito, pediu-lhe para fechar a recepção ás cinco, e não disse aos funcionários que podem atender os telefones.
- Dawn kendi işlerini görebileceklerini biliyor mu?
A Dawn sabe que eles podem fechar o expediente?
- Dawn, kendi işlerini kendileri görebilirler.
Eles podem fechar o expediente.
- Artık Dawn'dan hoşlanmıyorsun, değil mi?
Já te fartaste da Dawn, foi?
Bu şeyler için her zaman vaktim vardır, Dawn.
Tenho sempre tempo para os meus funcionários. Sabes disso.
- Başka kimler bunu yapmayı düşünüyor?
- Quem mais vai fazer isto, Dawn?
Dawn resepsiyonda bir iş bulursa iki kat iyi durumda oluruz.
- Ai sim? E se a Dawn arranjar o mesmo tipo de emprego, ganha o dobro, por isso faz sentido.
Daha önce de söylediğim gibi, Dawn'a çıkma teklif ettiğimde sevgili olarak değil, arkadaş olarak teklif ettim.
Quando convidei a Dawn para sair, não foi com essa intenção...
"Red Dawn" ı kiraladım.
Aluguei o "Red Dawn".
- Sen Dawn olmalısın.
- Deve ser a Dawn.
Bu akşam Trevor'la Dawn'a baktım da... birbirlerini ne kadar... iyi tamamlıyorlar.
Hoje estava a olhar para o Trevor e para a Dawn... A pensar que são tão, tão completos...
Cindy Thompson, Karen Murphy, Allison Cole, Valarie Green, ve Dawn Baker son olarak dört gün önce, bir futbol maçından ayrılırken görülmüşlerdi.
Cindy Thompson, Karen Murphy Allison Cole, Valarie Green, e Dawn Baker. foram vistas há 4 dias atrás, a sair de um jogo de futebol.
Romero filmleri. Kutsal üçleme gibi. "Gece", "Şafak" ve "Gün".
Os filmes do Romero. "Holy Trinity", "Night, Dawn and Day".
Dawn Fraser Sidney'deki şampiyonanın en büyük favorisi.
Uma nova sensação, Dawn Fraser, vai dar o que falar... no torneio australiano, na semana que vem, em Sydney.
Bu benim kardeşim John.
- Obrigado, Dawn. - Este é o meu irmão, John.
Dawn, Tony'nin antrenörüyüm.
Eu sou o treinador do Tony.
Bu defa farklı olacağını söylemişti.
Ele disse, " Desta vez, Dawn, será diferente.
"Farklı olacak Dawn," demişti.
Vai ser diferente. "
Posta kutusu 8860. Bu mesaj, Dawn'dan.
Caixa de Correio 8860, é uma mensagem da Dawn.
John, ben Dawn. Hollywood'dayım.
Podes fazer com que se leia, " John, é a Dawn, estou em Hollywood.
" John, ben Dawn.
- Ok, que tal, " John, é a Dawn.
Dawn, senin bu erkek arkadaşın John, çok tehlikeli biri.
Dawn, esse teu namorado, esse John... fala acerca dos teus demónios... as más notícias dele.
Biran var mı? Dawn, çok büyük tehlikedesin.
- Dawn, estás em grande perigo.
Aramış mıydı?
- Dawn...
Dawn, seni çok merak ettim.
Dawn, estava tão preocupado contigo.
Dawn, idare edebileceğine emin misin?
Tu vais estar bem, Dawn? Mas que porra é esta?
Dawn, bakmanı istediğim bazı fotoğraflar var.
Dawn, Eu tenho aqui umas fotografias que gostava que visses.
Dawn!
Dawn.
Ona neden döndün, Dawn?
O que fazes outra vez com ele, Dawn?
Her gece anneme "Dawn'a onu sevdiğimi söyle," diyordu.
Ele dizia à minha mãe todas as noites, "Diga à Dawn que a amo, dê-lhe as boas noites"
Seni kullanıyor, Dawn!
Ele está a usar-te, Dawn.
Dawn gidip John'u görmek ister misin?
Queres ir ver o John?
Dur. Üçümüz ne demek?
Tu, eu e o Dawn, podemos ir amanhã.
Sen ben ve Dawn. Yarın bile gidebiliriz.
Não, não vou a lado nenhum amanhã.
- Dawn nerede?
- Onde está a Dawn?
John Holmes ve Dawn, takma isimlerle Florida'ya gittiler.
John Holmes e Dawn fugiram para a Flórida sob nomes falsos.
Dawn'la hâlâ yakınlar.
Até hoje mantém uma relação muito próxima com Dawn.
Dawn Schiller, John'la birlikte Florida'ya kaçtı.
Dawn Schiller fugiu com John para a Flórida.
Dawn.
Olá, Dawn.
Dawn?
Dawn...
- Dawn olmayınca sorun çıkmaz, değil mi?
- Acha que ficamos bem sem ela?
Hoşçakal, Dawn.
Adeus.
Dawn, şurada bir şey konuşabilir miyim seninle?
Dawn, posso dar-te uma palavrinha?
Bu Dawn Fraser.
Lá está ela.
Dawn, istediğin zaman- -
Liga-me...
Spike!
- A Dawn.
Yaptığım bir şeyden dolayı böyle hissetmiş olmalı, öyle değil mi? "İşte bu kız tam bana göre!" dedirtecek bir şey.
Têm de saber uma coisa sobre a Dawn.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]