Delorean tradutor Português
135 parallel translation
Bu bir DeLorean...
É um DeLorean...
- Hem de bir DeLorean ile?
- Com um DeLorean?
Hobilerim balinaları korumak ve Delorean'ımı sürmek.
Os meus hobbies são salvar baleias, e conduzir o meu delorean.
Delorean'ından konu açılmışken, tamir edilmesi için hangi dükkana bırakmıştın?
Por falar no teu delorean... quando o tiras da oficina?
Uçan bir DeLorean mı?
Um DeLorean voador?
- DeLorean'ı geleceğe getirsin.
- E traga o DeLorean para o futuro.
DeLorean'ı alamam.
Não posso levar o DeLorean.
Biz ise bir DeLorean'ız.
Temos um DeLorean.
" bu mektup, DeLorean'a yıldırım düştükten hemen sonra eline geçecek.
" vais receber esta carta imediatamente após o DeLorean ser atingido por um raio.
Ben kitabı aldığımda, 1985'ten gelen sen DeLorean'ın içindeydin... ve arabayı yıldırım çarpıp seni 1885'e gönderdi!
Quando apanhei o livro, o Doc de 1985 estava no DeLorean, que foi atingido por um raio, e foi enviado para 1885!
" bu mektup, DeLorean'a yıldırım düştükten hemen sonra eline geçecek.
" vais receber esta carta imediatamente depois do DeLorean ser atingido por um raio.
" DeLorean'a düşen yıldırım...
" O raio que atingiu o DeLorean...
" DeLorean'ı, ekteki haritada işaretlediğim yere...
" Enterrei o DeLorean na mina abandonada Delgado,
Sen zaman devrelerini onarıp DeLorean'a yeni tekerlekler takınca... 1885'e geri gidip seni eve getireceğim.
Depois de compor os circuitos temporais e pôr novos pneus no DeLorean, vou voltar a 1885 e trazê-lo para casa.
DeLorean'ı alıp geleceğe geri dönelim.
Vamos buscar o DeLorean e regressar ao futuro.
Benzin olmadan da DeLorean'ı 140 km hıza çıkaramayız.
Sem gasolina, não conseguimos acelerar o DeLorean até 140 quilómetros por hora.
DeLorean'ı işte burada lokomotifle iteceğiz.
É aqui que empurraremos o DeLorean com a locomotiva.
Uçurumun kenarına varmadan DeLorean'ı... saatte 140 kilometre hıza ulaştırabilirsek... anında, köprünün bitmiş olduğu bir zamana varacağız.
Desde que o DeLorean vá a 140 quilómetros por hora, antes de chegarmos á beira da ravina, chegaremos logo a um ponto no tempo em que a ponte está terminada.
DeLorean'ı hazırlayıp burayı terk edelim.
Vamos preparar o DeLorean e sair daqui.
Pazar gecesi, yani yarın gece... DeLorean'ı terk edilmiş gümüş madeninin yanındaki... raylara yerleştiririz.
Amanhã á noite, domingo, vamos pôr o DeLorean aqui nas linhas, no ramal, perto da mina de prata abandonada.
DeLorean'a geliyor.
Empurra o DeLorean!
DeLorean'ı itiyor... ve saatte 140 km hıza ulaşıyor!
A empurrar o DeLorean... até 140 quilómetros por hora!
Çabuk, DeLorean'ı ört!
Rápido, tapa o DeLorean!
DeLorean'ı yükleyip yola çıkmalıyız.
Temos de carregar o DeLorean e preparar-nos para partir.
Ben Larry Flynt CBS şöyle bir video kasetle ilgilenir mi? FBI'dan John DeLorean'ı 50 kilo kokain satarken gösteren bir kaset
Fala Larry Flynt A CBS está interessada numa fita com o FBI a vender 50 quilos de cocaína ao John DeLorean?
John DeLorean.
John DeLorean.
Bunun DeLorean davasıyla ne ilgisi var?
Que é que isso tem a ver com o julgamento do DeLorean?
Hayır, ben DeLorean kasetleri dedim.
Só disse que tinha as do DeLorean.
- John DeLorean.
- John DeLorean.
Kullanılmış bir DeLorean aldı. Ağaca çarptı ve öldü.
Comprou um De Lorean usado, bateu numa àrvore e morreu.
Geleceğe Dönüş'teki araba DeLorean gibi.
Parece o DeLorean do "Regresso ao Futuro".
Delorean'ı * ertesi gün 20 mil uzakta Ardmore'da bulunmuş.
O Delorean dele foi encontrado no dia seguinte em Ardmore, a 20 milhas.
Belki de Danville'i Livermore vurmuştur ve oto hırsızlığı süsü vermek için Delorean'ını almıştır.
Se calhar o Livermore matou Danville, levou o Delorean para parecer que tinha sido um roubo.
Yani bu adam tamamen çulsuzdu ama hala şirkete ait dairesi beş yıldızlı bir restoranda hissesi ve etrafta tozutması için bir Delorean'ı mı vardı?
Então este tipo está liso, mas ainda tem um apartamento pago, conta num restaurante 5 estrelas e um Delorean para passear?
Danville'in Delorean'ı dahil.
Incluindo o DeLorean de Danville.
İki kez ateş ettin ve onun Delorean'ı aldın.
Alvejaste-o duas vezes e partiste no Delorean dele.
Gerçekten güzel DeLorean'dan bahsetmiyorum bile.
- Já para não falar num rico Delorean.
DeLorean'dan çıkmak için bir zaman makinesi bile icat ettim.
Construí uma máquina do tempo com um DeLorean.
"... bu mektup tam DeLorean kaybolduğu anda eline geçecek.
" deverás receber esta carta no momento em que o DeLorean desapareceu.
Doc Brown, DeLorean ile karşında beliriverseydi kapıyı açsa, deseydi ki :
Sinceramente, se o Doc Brown aparecesse à tua frente no DeLorean, abrisse as portas e dissesse :
DeLorean'ı, zaman makinesini icat etmiştir.
Inventou o DeLorean, a máquina do tempo.
Sana DeLorean'ımda attıracağım.
Vou enfiar-te no meu DeLorean e acelerar até 1988.
Bayan Delorean, Bay Page, sizi görmek ne güzel!
Senhora Delorean, Sr. Page, que agradável é revê-lo.
- Dedektif Dixon, Abigail Delorean.
Detective Dixon, é a Abigail Delorean.
Biri Jack Delorean'ın bürosu, diğeri bir cep telefonu.
Um é do escritório do Jack Delorean e o outro é do telemóvel dele.
Robbie Kononsberg'le Jack Deloran'ın son birkaç aydır neden yakın temasta olduklarını biliyor musun?
- Tu sabes porquê. O Robbie Kononsberg e o Jack Delorean estiveram em contacto próximo, no último mês e meio.
Jack Delorean tarafından kurulan Colin, McKimm ve Klein firmasında önce stajyer, sonra ortak ardından başkan yardımcısı olmuş.
"Interno e depois sócio na Colen, Macken e Kline que foi fundada por Jack Delorean." " E tendo como sócio maioritário...
DeLorean...
O DeLorean...
DeLorean gibi mi?
- Como um DeLorean?
Kimim ben, John Delorean mı?
Quem é que achas que eu sou, o John DeLorean?
- Robbie'nin Delorean'la ilişkisini.
Qual a relação entre o Robbie e o Delorean.