Derse tradutor Português
2,491 parallel translation
Biri "sakın bakma" derse, bakmadan duramam.
Quando eu ouço "não olhes", não consigo não olhar.
Ne derse desin, o gerçekten Figüran Bob diyorum size.
Olhem, estou a dizer-vos, não interessa o que ele diz ser, na verdade ele é o Sideshow Bob.
Derse geç kalıyorum.
Tenho de ir para a aula.
Nucky Thompson ne derse, New Jersey Grubu onu yapar.
"Para onde for o Nucky Thompson, vai também a delegação de Nova Jérsia."
Profesör George Oswald, bugün derse katılamayacak.
O vosso Professor, George Oswald, não poderá vir hoje.
Evet, çünkü derse geç kaldım.
Pois, porque estou atrasado para a aula.
- Hiçbir şey, derse gidiyordum.
- Nada. Apenas vou para as aulas.
Ne derse onu isteriz.
Faremos o que ela diz.
Majesteleri ne derse, kanun odur.
A lei é o que Sua Majestade disser que é.
Derse geç kaldım.
Estou atrasada para as aulas.
Derse gitmeliyim. Sonra görüşürüz.
Tenho de ir para as aulas.
Derse yine geç kalmamam lazım.
Não me posso atrasar para as aulas de novo.
Ama çevirmen olmak için derse gitmem gerekiyor vs.vs. Nasıl olduğunu bilirsin.
Mas preciso de aulas para tornar-me tradutora. - Sabes como é.
Evet, önce danışmanla görüşeceklerdi. Sonra da derse gireceklerdi.
Sim, iam primeiro ver o terapeuta e depois iam para as aulas.
Hayır. Benim... Özel derse ihtiyacım yok.
Não, não preciso de um tutor.
- Derse geç kaldım.
Não, estou atrasado para as aulas.
Size her kim ki, İslam'da şiddet yoktur, derse.. şunu iyi bilin ki, o kafir, o münafık, cihad nedir bilmemektedir.
Quem diz que a violência não tem lugar no Islão, é um infiel, que não sabe o significado de Jihad.
Polis bizi resmi olarak uyarana kadar çocuğun biri derse her geç kalışında okulu "paniğe sokmamak" için.
Até que a polícia nos notifique, não devemos criar pânico sempre que um aluno se atrasa. - Está a brincar. - É duro, não é?
O ne derse, onu kabul ederim.
O que quer que ele diga, eu vou concordar.
- Derse gitmem gerek. - Dursana!
- Tenho aulas.
- Derse gelmiyorum.
- Não vou à aula.
Şuan dersten derse koşuşturmakla meşgulüm.
Eu tenho aula agora.
Önümüzdeki dönem, Biyoloji sınıfında derse gittiği zaman, bu hayvan herif onun yanında mı oturacak?
Semestre que vem, quando chegar na aula de Biologia, este animal estará sentado ao lado dela?
Bende yarın derse gidecek dermanı olmayacağına eminim.
Tenho a certeza. Ela não vai andar para as aulas amanhã.
Biri sana sakakat avlamaya gidelim derse ne dediğine dikkat et.
Se alguma vez te convidarem para caçar haggis tem cuidado com o que dizes.
İplerin onun elinde olduğunu unutmayın. Ne derse onu yapacağız.
Lembra-te que é ele que comanda o espectáculo, e nós fazemos o que ele diz.
Yarın derse gelmeyenler "F" alacak.
Quem não for à aula amanhã tem zero!
Derse geç kaldım.
Estou atrasada para a aula.
- Çünkü annesi ne derse onu yapıyor.
- Porque está a seguir a vontade da mãe.
Ben... Thomas ne derse onu yaptım sadece.
Só fiz o que o Thomas queria.
Ne derse desin onu öldürme, tamam mı?
Não interessa o que ele diz, mas não o mates, sim?
Yardımcı, şerif ne derse onu yapar. İşte buna emir komuta zinciri denir.
O assistente faz o que o xerife manda, é assim que funciona.
Şerif ne derse yardımcısı onu yapar, değil mi?
O assistente faz o que o xerife manda, certo?
Benim adım Ramona Q. Dokuz yaşında ve üç aylığım ve ablam Beezus size ne derse desin baş belası falan değilim.
O meu nome é Ramona Q. Tenho nove anos e três meses, e não importa o que a minha irmã Beezus diz...
Evet derse bir dakikada değişirim.
Se ele aceitar, visto-me num minuto.
- Derse geldi.
- Ao ter aparecido?
"Baban ne derse yap."
Faz o que o pai mandar.
İşkence gördüm derse, inkâr ederiz.
Se disser que tem sido torturado e nós negarmos.
Ne derse onu yap.
Faz o que ele diz.
Bi kadın hayır derse olabilir demekmiş
- Sim. Quando uma dama diz "Não", ela quer dizer "Talvez".
Belki derse ise.. evet demekmiş
E quando diz "Talvez", ela quer dizer "Sim".
Ama evet derse.. .. inan bana.. o kadın değildir
Mas se ela disser "Sim" acredita, não é uma dama.
Hatta lise boyunca Teksas Barbie'si tenezzül edip derse gelebildiği zamanlarda aklımdan geçen tek düşünce şuydu :
Na verdade, durante o liceu, a única coisa em que eu pensava, nos dias em que a Barbie do Texas se dignava a aparecer nas aulas, era :
Bugün derse başlıyoruz, ama bugün başlıyormuşuz gibi gözükmemeli, ve zeki görünmem gerekiyor.
Vamos ter aulas hoje, mas tens de fazer com que pareça que não estamos a começar e... eu tenho de parecer esperto.
Onlar ne derse onu yapıyoruz.
- Sabe, ela está certa. Fizemos exactamente o que eles mandaram.
Geç kaldınız derse yolda iki tane kaza olmuş diyelim.
Se ele disser que estamos atrasados, digam que apanhamos 2 acidentes.
Şimdi kendisini buraya çağırsam "Evet, Bay Talbot sol yumruğuyla yüzüme vurmuştu" derse?
E se eu a trouxesse aqui, poderia ela dizer que : "Sim, o Sr. Talbot, ele atingiu-me." "Com o punho esquerdo dele, na minha cara."
Derse geç kalmıştım.
Estava atrasado para uma aula.
- Kim ne derse desin, ben kendimi izlemeyi seviyorum,
- Como toda a gente, não sei se dirão isso ou não, mas eu adoro ver-me.
Derse geliyor musun?
Vens para a aula?
- Ne derse çıkıyor.
- Próximo.