Desin tradutor Português
940 parallel translation
Bir şey diyecekse desin.
Se ele tem algo a dizer, que o diga.
Biri bana bu bir rüya değil desin.
Veja, veja! Diga se estou a sonhar. Veja isto.
Benden alamayacakları tek şeyi boşa harcamamı istiyorsun. Gazeteler : "Bir sıçan daha korktu." desin istiyorsun.
Pedes que abdique da única coisa que me resta e que não podem tirar-me, que permita aos jornais dizerem :
Herneyse. O, Bn. Kennedy'nin kocası olsaydı Rhett ne derse desin, parmağımı oynatmazdım.
Se tivesse sido o marido da Sra. Kennedy, eu não teria mexido um dedo para o ajudar.
Dadım, cennete gittiğinde, kırmızı bir iç eteklik istediğini söyledi. Kalıp gibi sert ve hışırtılı olmalıymış ki Tanrı, meleklerin kanatlarından yapıldı desin.
A minha ama disse que, quando fosse para o céu, queria um saiote de tafetá vermelho e com barulho para que Deus pensasse que era feito de asas de anjo.
Ona desin ki, karısını hemen kendisine göstermezse... Inquirer onu tutuklatacak.
Diga ao Sr. Silverstone que, se ele não mostrar sua esposa já... o "Inquirer" mandará que o prendam.
İnancın varsa yeniden yürürsün. - Bütün doktorlar ne derse desin.
E se a tiveres, hás-de voltar a andar, não importa o que os médicos digam.
Ona söyle, Albay Haki'ye desin ki H-A-K-İ, İstanbul'da başım belada.
Isso avisar o coronel Haki, H-K-A-I em Istambul Tenho dificuldade.
- Ne kadardır Şelale'desin? - On gündür.
- Há quanto tempo está em Cascade?
Ne derse desin, vız gelir.
Não me importo com o que eIe diz.
Dilg masum, avukatların buldukları deliller ne derse desin.
O Dilg é inocente, apesar de todas as provas apresentadas pelos advogados.
Ben, New York'dayım, sen St. Louis'desin ama sanki yan odadasın.
Eu aqui em Nova Iorque, e tu em St. Louis e parece que estás aqui ao lado.
Bana ihtiyacın olursa gelirim Senatör ne derse desin.
Se precisares de mim. Eu volto.
Kılıçlar gelsin, o yiğit de peki desin kral caymazsa beni tutmaktan, onun için kazanmaya çalışırım gücüm yeterse.
Se Laertes o deseja e o rei mantém a aposta, farei o possível para que a gane.
Katılanlar evet desin.
- Apoiado. Todos a favor, digam "sim".
Veta, Dr. Chumley'e söyle, eski dostuma benim için Allahaısmarladık desin.
Veta, por favor, diz ao Dr. Chumley que se despeça dos velhos camaradas por mim.
Kim ne derse desin, onlara bu aptalca düşünceler için yeterli neden verdin.
Seja lá quem disse, você lhe deu razão de sobra para lamentar tamanha tolice.
Ne derse desin. Ben evde değilim.
Diga o que disser, não estou em casa.
Amcam ne derse desin ben babamı iyi tanıyorum.
Eu conheço melhor o meu pai. Mas...
Kim ne derse desin.
Eu não me preocupo com o que dizem.
Kim ne derse desin,
Qualquer um pode dizer que...
Onlar bana deli desin.
Dizem que estou louco...
O ne derse desin, ben kendimi rezil etmedim.
Tudo o que ele diz que eu não tenha desonrado.
"Moskova'daki büyük savaştaydı." desin.
"Ele esteve na grande batalha antes de Moscovo."
Yalan söyledi. Kendi, adına ne derse desin söylediği şey yalandı.
Tanto faz que ela chame de Meineid ou perjúrio, ela mentiu.
Sirenin benim için olduğunu düşünmedim, Sayın Yargıç, çünkü ne derse desin, yasayı ihlal etmiyordum!
Não sabia que aquilo era comigo, Meritíssimo, porque não ia em contravenção, independentemente do que ele diz!
Bırak sana yalancı desin.
Deixou que o chamasse de mentiroso.
- Ne derse desin.
| Não me importa.
Kim ne derse desin okula gitmeyeceğimi ona söyledim.
E que não irei para a faculdade, digam o que disserem...
Kim ne derse desin, sizi seviyorum.
Não me importa o que dizem os outros, gosto de si.
Ne yapsın? "Hayır, senin paranla mutlu olamayız" mı desin?
Ele devia dizer : "Não, não podemos ser felizes com o teu dinheiro"?
Gördüğünüz üzere, kız ne derse desin ortada bir gizem falan yoktu.
Como vê, näo há mistério nenhum diga a rapariga o que disser.
İtalya'da kalmak isteyenler, "Evet." desin
- Se quereis ficar, digam "sim".
Binbaşı evet desin.
Faça o capitão dizer sim.
Bak, sana ne derse desin sakın cevap verme.
Ouve, o que quer que ela diga, não lhe respondas.
- Öyleyse niye Bodega Bay'desin?
- Então que faz aqui em Bodega Bay?
Neden bir şey desin ki?
Porque se haveria de importar?
Eliza, Bay Higgins ne derse desin... kitaplarını kapatıp yatman gerek.
Näo me interessa o que diz o Sr. Higgins. Tem de pousar os livros e ir para a cama.
Bütün uluslar "ne mutlu ona" desin.
Todas as nações te proclamarão bem-aventurado.
Missouri'desin, bunu biliyor musun dostum?
Sabia que está no Missouri, amigo?
- Neden Berkeley'desin?
Porque estás em Berkeley?
Kim ne derse desin sorumsuzca davranmayacağım.
Digam você e Christina o que quiserem, não vou ser irresponsável.
Öyleyse, babanız bana neden böyle bir şey desin ki?
Então porque havia o seu pai de me dizer que estava?
# Mantık ne derse desin Kalbim fazlasını söyler bana #
O coração é mais forte que a razão
içki verin, bol keseden olsun cimriliğin alemi yok... zordur didinmek, yine de hoşuma gider hayat bir şans oyunu gibidir... neşe içinde dans etmekten hiçbir zaman bıkmam... eğer gözün yükseklerde değilse hayat güzeldir... her günün mutlu geçmese de hayat güzeldir... eğer sevdiğin biri varsa bütün dertlerini unutursun... bizim için kim ne derse desin herkes bizi küçümsese de hayat güzeldir...
uns gins bem servidos que não vale roubar! labuto, mas gosto, a vida é um jogo de azar e nunca me canso p'ra poder dançar p'ra quem está bem sem nada é uma rica vida embora não sejam só rosas é uma rica vida se se tem a quem amar esquecem-se as ralações que o mundo nos volte as costas é uma rica vida
Sen Dubrovnik'desin.
Você está em Dubrovnik.
Oraya gidip kendi insanlarınızı öldürmeniz için mi? Sırf başka bir diktadör kendisine başkan desin diye mi?
Para irem até lá e matarem mais do vosso próprio povo apenas para que outro ditador se poder chamar presidente?
Spock ne derse desin, hâlâ duyarlı. Sonda yerleşti.
Apesar do que o Spock disse, isto ainda está muito sensível.
Bu kampa fahişeliği getirmekten yana olanlar evet desin!
Os que forem a favor da prostituição neste acampamento, digam apoiado!
Ne derse desin. O asla nasıl saldırılacağını öğrenemedi.
Não duvido que o diria, porque nunca percebeu que é para isso que estamos cá.
- Bırak bir şey desin.
- O que ela pode dizer? Deixe-a falar.