English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ D ] / Destino

Destino tradutor Português

13,020 parallel translation
- Bu senin değil, benim kaderim.
Este não é o teu destino. É o meu.
Başka bir yolu olmalı.
Tem que haver outra maneira. Vocês dois tem o vosso destino.
Son durak San Francisco!
Último destino, São Francisco!
Dokunulmazlıklarının tadını çıkartan insanlar, Amerika'nın kaderini gerçekleştirebilmek için varını yoğunu feda edenlerin sırtından zenginliklerine zenginlik kattılar.
Homens a aproveitar a imunidade enquanto enriquecem nas costas daqueles que sacrificaram tudo para tornar possível o destino da América.
- Benim kaderim gibi bir şey, bebeğim.
É como se fosse o meu destino, querida.
Kader kelimesi, çok çekici.
Bem, o destino tem um forte poder de atração.
Dönen talihlerimize içelim.
Às reviravoltas do destino.
Onun da önünde şanlı bir kader uzanıyordu.
Também ele teve um destino glorioso.
Çünkü kaderiniz ortak. Yüce bir amacınız var.
Porque partilham um destino, um propósito maior.
Sen hayattaki yerini bulmak için Eldiven'de yarıştın ancak kader hayattaki yerini senin için buldu zaten.
Correste a Gauntlet para tentares encontrar rumo na vida, e o destino encontrou um para ti.
Dört Diyar'ın ve Elflerin kaderini bu Druid'in ve içtenlikle sevdiğim ama zaten bir kez görevlerinden kaçmış olan yeğenimin ellerine bırakamayız.
Não podemos deixar o destino das Quatros Terras e dos Elfos nas mãos deste Druida e da minha sobrinha, que eu amo muito, mas já fugiu aos seus deveres uma vez.
Kaderinden kaçamazsın.
Não podes fugir ao teu destino.
Bir Elf mahkemesi kaderine karar verecek.
Um tribunal élfico decidirá o teu destino.
Buna büyü mü dersin yoksa kader mi bilemem...
Não sei se chamas a isto magia ou destino.
Trajik bir kaderle bağlı ve -
Unidas pelo destino trágico e...
Bu benim kaderim.
É o meu destino.
"Kaderin" bana köleliğe çok benziyor gibi geliyor Eretria.
Bem, o teu destino parece-me escravatura, Eretria.
Bu senin kaderin.
É o teu destino.
Kader bizi Ellcrys'e bağladı.
O destino ligou-nos à Ellcrys.
Bu savaşı kazanabileceğimizi biliyorum çünkü kral Eventine'ın yanında da durmuştum ve kaderin işine bakın ki şimdi de, oğlu Kral Ander'ın yanında duruyorum.
Sei que podemos vencer esta guerra, porque lutei lado a lado com o vosso Rei Eventine e como decidiu o destino, agora luto ao lado do seu filho. Rei Ander.
Kaderimizi kâğıttan küçük bir adamın kılavuzluğuna emanet etmenin kötü bir fikir gibi göründüğünü söylemek zorundayım.
Estou tentada a dizer que confiar... o nosso destino a um homenzinho de papel... parece ser má ideia.
Hiç önemi yok çünkü yazgımın bu olduğuna dair içimde bir his var.
Não importa. Porque palpita-me que este é o meu destino.
Hayır, kaderleri başlarına bela oldu!
- Não... Esse destino foi por culpa deles!
Şimdi oğlumun kaderi senin ellerinde.
E agora, o destino do meu filho está nas suas mãos.
Fabrikada, Türk Ordusu'na gitmek üzere ayrılmış bir yığın silah var.
Há um lote de armas reservado na BSA, cujo destino é o Exército Turco.
Kader bize gülümsüyor.
O destino está a sorrir para nós.
Kaderin kontrolü sende evlât.
Tu, meu rapaz, és a inocente mão do destino.
Belki de Bay Galavan'in kaderi başından beri buydu.
Talvez fosse este o destino do Mr. Galavan desde o início.
Varış noktasına vardınız.
Chegou ao destino.
Ve senin de dediğin gibi, bizim kaderimiz birbiriyle örülmüş.
Como disseste : "o nosso destino está entrelaçado com o dos outros."
Sürücüler onları seçtiğiniz varış yerine götürmek için hazırlar.
Os motoristas estão prontos para os levar ao destino que quiser.
- Okyanusta biraz kaybolduk ama sonunda buraya geldik.
Perdemo-nos no oceano. - Mas, chegamos ao destino.
Bazılarıysa, düşündükleri kaderini gerçekleştirmeni istiyor.
Alguns querem realizar o que consideram ser o teu destino.
Dün akşamdan sonra kaderim mühürlendi. Ya beni seveceksin ya da öleceğim.
Desde ontem à noite o meu destino está selado... ser amado por si, ou morrer.
Kaderimi belirlemeye çalışıyorum Catiche.
Tento determinar o meu destino, Catiche.
- Alın yazısı gibi geliyor değil mi?
Parece coisa do destino, não é?
- Alın yazısı gibi geliyor değil mi?
- Parece o destino, não é?
Aklıma bir fikir gelmişti Borodino'dan sonra, Napolyon'a suikast düzenleyebilirim diye düşündüm bunun kaderim olduğunu düşündüm.
Eu tive esta ideia... após Borodino, que eu poderia assassinar Napoleão. Pensei que era o meu destino.
Ve aynı kaderi paylaştı.
E sofreu o mesmo destino.
Akıbetini göremiyorum ama endişelenmenize hiç gerek yok.
Não consigo ver o destino dele, mas não precisa de se preocupar.
Elimi öylece açıp mektubu imha ederek kaderin planını ifa etmesine izin verebilir miydim?
Poderia simplesmente abrir a minha mão, desfazer-me da carta e deixar que o destino executasse o seu plano?
Lovat Klanı'nın kaderini bu çocuğun belirlemesine izin mi vereceksin?
Vai deixar que este rapaz decida o destino do Clã Lovat?
Bu benim hakkım ve kaderim.
É o meu direito e o meu destino.
Bana hesap vereceksin.
Serás responsabilizado pelo meu destino.
Port Royal'e kayık, ordaki ahbaplarınla temas, gemi satın al, tayfayı tut, anakaraya geri dön, o andan itibaren para güvende olacak, ve istediğimiz geleceği kurabileceğiz... işte plan.
Vamos de bote até Port Royal, falamos com os teus contactos, compramos um navio, contratamos a tripulação, voltamos para o continente e o dinheiro estará seguro e podemos escolher o nosso destino. Esse plano.
Arada bir hareket ediyor hedefine daha da yaklaşıp tehlike çanları çaldırıyor.
De vez em quando move-se, e fica mais perto de chegar ao seu destino e de tocar a sua música.
Gerçek bir durak.
Um destino de verdade.
- Bu kader. - Evet, sanırım.
Bom, é o destino.
Varış yeriniz?
Destino?
Dünyanın kaderi buna bağlı.
O destino do mundo depende disso.
Gerisi kader.
O que aconteceu não foi culpa tua, foi o destino.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]