English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ D ] / Diga

Diga tradutor Português

45,235 parallel translation
Bazıları ona büyü yaptığını söylüyor.
Há quem diga que o enfeitiçaste.
Hayır, hayır, hayır, sana kimliğimi göstermeyeceğim. Ta ki bana bunu görmene sebep ola şeyi söyleyene kadar.
Não, não lhe mostro a minha identificação até que me diga porque precisa de vê-la.
İşletmem ve geçmişim hakkında hiç bir bilgin var mı?
Diga-me, sabe algo sobre a loja ou sobre mim?
Yaşın önemli olduğunu savunan bir şey önereceksen senden duymak istiyorum.
Vou precisar que diga esse comentário preconceituoso que tem preparado.
Bu gece masada ne olduğunu anlatın bakalım.
Alguém me diga o que temos na mesa hoje.
- Ona bunu söylememi ister misin?
Queres que lhe diga isso?
Onlara Kardinal Hill olan bir kan alma uzmanı olduğunu söyle. Bir sonraki bağışın yeri ve zamanıyla ilgili bir mesaj alacaksın.
Diga-lhe que é uma flebotomista com a Cardinal Hill, e vai receber um texto com a hora e local da próxima unidade.
The Manny'i izledik, Sloane.
Nós víamos. O que queres que te diga?
Bir kişinin doğru şeyi yaptığımı söylemesini istiyorum.
Quero que uma pessoa me diga que estou a fazer a coisa certa.
Sara'nın bir kaç hafta içinde onlara gitmesi gerekecek, o yüzden araştırmaya devam edip konuşacak birini bulacağım.
- A Sara só viajará daqui a 2 semanas, então, vou continuar a investigar, até que alguém diga alguma coisa.
Lütfen bana söyleyecek bir şeyin olsun.
Director-adjunto, diga-me que tem respostas.
Verecek cevapların vardır umarım.
Por favor, diga-me que tem respostas.
Zaten bildiğim bir şeyi öğrenmek için laboratuvarlara, genlere ihtiyacım yok. Her zaman bildiğim bir şeyi. Doğduğun günden bugüne dek, her gün bildiğim bir şeyi.
Não preciso que um laboratório ou que a genética me diga o que já sei, o que sempre soube desde o dia em que nasceste e todos os dias desde então.
Bunun sizin çalışmanız olduğunu tasdiklemenizi istiyorum.
Preciso que me diga se este trabalho é seu.
Bu dosyaya erişimi olan herkesin isimlerini istiyorum.
Vou precisar que me diga o nome de todos os que tiveram acesso a isto.
İkinci bir emre kadar bu bölüme giriş çıkışlar yasaklandı.
Diz à tua gente que ninguém entra ou sai deste quarto até que eu diga o contrário.
Ne söylememi istiyorsun?
O que queres que eu diga?
Tamam, şimdi bana aracın içindekileri söyle, kaybedecek vaktimiz yok.
Diga o que há no carro, não temos tempo a perder.
Sırtını sıvazlamam gerektiğini düşündüğün her an o tuşa bas ve unutma ki yeterince söylemesem bile öyle demek istiyorum.
Sempre que pensares que devo elogiar-te, aperta esse botão, e quero que saibas que mesmo que não diga muito, falo a sério.
Bir özelliğin, bir yeteneğin olduğunu söylememi mi bekliyorsun? Seni diğerlerinden ayıran, özel kılan bir şey mi?
Esperas que diga que tens algum dom, alguma habilidade, algo que te diferencia e que te torna especial?
Sakın bana kaybet...
Não me diga que o perdi...
Gizlenme yerini söylemesini mi isteyeceğiz?
Nos diga onde é o seu esconderijo secreto?
Söyle bakalım, Bay Morris, şu gardiyanı öldürmeme neden engel oldun?
Diga-me, Sr. Morris, porque me impediu de matar aquele guarda?
O yüzden bilmek istediklerimi söylesen iyi edersin.
Então... é melhor que me diga aquilo que quero saber.
Bekle, bir şey söyleme.
Espere lá! Não me diga.
Sen sadece ne yapacağımızı söyle.
Diga-nos o que precisa.
Sana iyi bir polisin nasıl olacağını söyleyeyim.
Deixe-me que lhe diga como é um bom polícia.
Ne dememi istiyorsun?
O que queres que te diga?
Söyle görebiliyor musun?
Oh! Diga, consegue ver?
Lütfen! Bana çikolatalı şekeri Nutella'ya bandırmayı bilen on yaşında birini göster.
Diga-me um rapaz de 10 anos que coma Tootsie Rolls com Nutella.
Tanrım, diyorum sana, köle olmak işçi kurumunun söylediğinden daha kötüymüş.
Credo, deixa-me que te diga, ser um escravo é um trabalho muito pior do que a agência de trabalho temporário fez parecer.
- Evet, tabii.
- Não me diga.
Ama siz söyleyin, Kontrol'dekiler bu olay için ne diyorlar?
Mas diga-nos, o que dizem no Centro de Comando?
Ama üç bin savaşçının başında gelmediği sürece oğlum ne dersin desin, teyakkuza geçmeyi reddediyorum.
Desde que ele não chegue à frente de 3000 guerreiros, recuso alarmar-me, diga o que o meu filho disser.
Ne söylememi istiyorsun?
O que queres que diga?
Oğlum Ivar'a diyeceğim ki kardeşlerine senin beni kurtarmak için elinden gelen her şeyi yaptığını söylesin.
Direi ao meu filho Ivar que diga aos seus irmãos que fizestes tudo que pudestes para me salvardes.
Oğlum Ivar'a diyeceğim ki kardeşlerine Kral Aelle'nin, ölümümün tek sorumlusu olduğunu söylesin.
Direi ao Ivar que diga aos irmãos que o Rei Aelle foi o único responsável pela minha morte.
Batı Yakasına gittiğimi söyle ona.
Diga-lhe que fui para West Point.
Bunu babama söylemelisin.
Diga-o ao pai.
Bunu yapanlar hangileriyse söyle, işlerini ben bitireyim.
Diga-me quem são e eu próprio farei justiça.
İmparatora sıcak selamlarımızı ilet ve kendisiyle görüşmeyi dört gözle beklediğimizi ilet. İhtiyaç olursa tabii.
Dê aos imperador os nossos cumprimentos e diga-lhe que estamos ansiosos por nos reunirmos com ele, quando for necessário.
Şimdi söyle bana, Dio.
Então, diga-me, Dião...
Lütfen biri planı söylesin. - Hastane çantası bende.
Alguém me diga qual é o plano!
Lütfen biri planı söylesin.
Alguém me diga qual é o plano!
Söyle bana.
Diga-me.
Şunu söylememe izin ver...
E deixa que te diga...
Söylemeyin.
Não lhe diga.
Öyle söyleme.
Não diga isso.
Ama zekisin ve genelde haklı çıkıyorsun, o yüzden ne yapacağımı söyle.
Mas é inteligente e costuma estar certa, por isso diga-me o que fazer.
Beklediğin cevap bu mu?
É isto que queres que diga?
Söyle bana!
Diga-me!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]