Direniş tradutor Português
1,046 parallel translation
Birinci aşama sırasında direniş olursa, ikinci hatta üçüncü aşamaya geçip şehri yok edeceğiniz sonucunu çıkarabilir miyim?
Devo entender que se encontrar resistência na primeira fase, passará à segunda, ou inclusive à terceira, o que implicaria a destruição da cidade?
- Gerçek bir direniş olmadı mı dedin?
- Diz que não houve resistência?
Direniş durumunda emirler ne, efendim?
Quais são as ordens em caso de resistência?
Direniş durumunda öldürmek için ateş edin.
Em caso de resistência, atire para matar.
Bir gün ondan hoşlandığım için Direniş beni vuracaktır.
Um dia, provavelmente serei fuzilada pela resistência por gostar dele.
Direniş olabilir.
Pode haver resistência.
Nasıl bir direniş bekliyorsunuz, General?
Que oposição pensa ter?
En azından kimse Anzio çıkarmasında direniş olmadı diyemez.
Ninguém poderá dizer que Anzio não ofereceu resistência...
Direniş yok - tekrar ediyorum direniş yok "
Não encontrámos resistência.
Savaş alanı değil dük, bir direniş adası.
Näo num campo de batalha, duque, mas uma ilha de resistência.
Direniş esnasında kullanmıştım.
Utilizei-a na Resistência.
Fiziksel direniş olmayacak.
Não ofereceremos resistência física.
Direniş olursa, işbirliğini öğrenene kadar size yatıştırıcı verilecek.
Se houver resistência, tomarão um calmante até aprenderem a colaborar.
George beni o dağlarda, şiddetli direniş karşısında bırakmanın tek nedeni?
George... Está a dizer que tenho de calcorrear estas montanhas, com forte resistência, só para você fazer mais brilharete que o Monty?
Burada bataklığın ortasında, Almanlar ve Malarya ile savaşıyorum bu arada Patton, hiç direniş görmeden Palermo'yu alıyor.
Eu aqui, nestes malditos brejos, a combater a malária e os alemães, enquanto ele toma Palermo e fica com todos os louros.
İnsanlar yeterince isyan ve direniş gördü.
A gente está farta de greves e de okupas!
Haneye tecavüz, tutuklanmaya direniş...
Ele invadiu o apartamento, fez estragos, resistiu à prisão...
Aynı gün, Alman birlikleri Prag'a girdi. Hiçbir direniş yoktu.
As tropas alemãs entraram em Praga no mesmo dia, sem resistência.
Alman pilotlar, beklemedikleri bu direniş karşısında umutsuzluğa kapılmıştı.
Os pilotos alemães ao enfrentarem uma resistência que não esperavam ficaram pessimistas quanto ao resultado vitorioso.
15 eylülde Alman hava kuvvetleri, herhangi bir direniş beklemediği ikinci büyük gündüz saldırısına başladı.
A 15 de Setembro, a Luftwaffe montou outro ataque diurno, sem esperar resistência.
Japonların kara harekatına karşı koyacak etkili bir hazırlık yoktu. Ciddi bir direniş ortaya konulamamıştı.
Não havia um plano concreto para deter os japoneses em terra e havia pouca determinação para resistir.
Sadece küçük çaplı bir direniş vardı.
Houve pouca resistência.
İnsanlar direniş göstereceklerdir.
Aquelas pessoas vão resistir.
Hemen yayınla. Hasta olan ya da direniş gösteren herkes düşman olarak algılanacaktır ve toplanmaları için en kötü yaptırım uygulanacaktır.
Qualquer um obviamente infectado ou que ofereça resistência deve ser tratado como inimigo.
Direniş gazilerine Kurtuluş Madalyası takacak.
Apresentará as Medalhas da Libertação aos veteranos da Resistência.
Direniş hareketinin karargahı orada.
O movimento de Resistência está lá.
- Direniş örgütüne ulaşmama yardım etmelisin.
- Quero encontrar a Resistência.
Batı bölgesine ulaşmayı başar. Ve direniş örgütüyle temes kur. Aires Projesi'nin ne olduğunu öğren.
Vai para o distrito Oeste, procura a Resistência e encontra o projecto Aires.
- Evet. Direniş örgütündeki herkes gününü kurnazlığına ve içgüdülerine güvenerek geçiriyor.
Todos nós da Resistência vivemos o dia-a-dia instintivamente.
10 ay önce liderimiz korkunç bir kaza geçirdi. Direniş örgütü tarafından evine konan bir bomba patladı.
Há 10 meses, o nosso Líder sofreu um terrível acidente... quando uma bomba colocada pela Resistência explodiu.
Bizi üzen şey bu işte anlamaya karşı olan bu direniş.
É isto que nos entristece, esta recusa em compreender.
Çalıştırılan mahkûmlar arasında, bir direniş hareketi vardı.
Entre os prisioneiros surgiu um movimento de resistência.
Hayatta kalanlar, kendilerinden önce direniş göstermeyenlerle kader birliği için yola koyuldu.
Os sobreviventes partilharam o destino dos que tinham partido, sem oferecer resistência, antes deles.
Almanlar çekilmeye başlayınca direniş kuvvetleri intikam almak amacıyla ortaya çıktı.
Quando os alemães retiraram, as forças da Resistência surgiram para se vingarem.
Direniş kırılana kadar süren dört günlük savaşta hem ağır zayiat verildi, hem de çok sayıda sivil hayatını kaybetti.
Só após quatro dias de batalha, com perdas consideráveis e muitos civis mortos, a resistência sucumbiu.
Direniş tohumları filizlenmeye başladı.
Lentamente, a resistência começou a organizar-se :
Direniş gruplarına katılan birkaç bin kişi ülkenin vicdanı hâline geldi.
Os poucos milhares de homens em grupos da Resistência tornaram-se a consciência da Holanda.
Gösteri dünyasının ünlü isimlerinden Eddy Christiani direniş ve düşmanla işbirliği arasındaki o ince çizgide gidip geldi.
Artistas populares como Eddi Christiani andaram na corda bamba entre a colaboração e a resistência.
Fakat direniş, Rus ilerleyişiyle birlikte tesadüfi bir şekilde gücünü yitiriyordu. Stalin'in kitabında ise, tesadüfe yer yoktu.
Mas a insurreição coincidiu com o abrandamento da ofensiva russa, uma coincidência que, todavia, convinha aos planos de Estaline.
Direniş boyunca çoğu kez resitaller verildi.
Houve bastantes recitais durante a insurreição de Varsóvia.
En ufak bir direniş hareketine anında aynen karşılık veriliyordu.
O menor sinal de desafio resultava na retaliação imediata.
Başlarda Ruslar direniş gösteremediler.
De início, parecia que os russos se evaporavam.
Neredeyse tek direniş Volga üzerindeki hücumbotlarından ve karşı sahildeki bataryalardan geldi.
Praticamente, a única defesa veio das lanchas torpedeiras no Volga e das baterias na margem oposta.
22 Haziran'da son direniş de sonlandığında yeni Japon kabinesi barışa dair ilk adımını attı.
Com o fim da última resistência, a 22 de Junho, o novo governo japonês deu o primeiro passo para a paz.
Umuyorum ki Japon halkı artık hukuk ve adalet anlayışında birleşmiş milletlerin gücü karşısında daha fazla direniş göstermenin tamamen beyhude olacağını anlayacaktır.
A minha esperança é que o povo do Japão perceba que a contínua resistência às forças das nações... agora unidas para fazer respeitar a lei e a justiça, será completamente fútil.
Vichy Fransa'sından doğru dürüst bir direniş görmemişlerdi bile.
Encontraram pouca resistência das forças francesas de Vichy.
Zaman zaman yiğitçe gerçekleşen direniş, süpürüldü gitti.
A resistência, por vezes feroz, foi ignorada.
Büyük bir direniş var, Miles.
Há um crescente movimento de Resistência.
- Direniş üyesiymiş.
- Por quê?
Biz direniş örgütündeniz.
Somos da Resistência.
Şiddetli direniş gördüler.
Enfrentam uma resistência feroz.