Dmt tradutor Português
105 parallel translation
İçinizde herhangi biriniz oturup bağdaş kurup DMT çekip ne olacağını gördü mü acaba?
Não sei se alguém já cruzou as pernas... e fumou DMT.
- Ben DMT'nin...
- Sou o presidente da...
DMT nedir?
- O que é TMD?
DMT bile kendi nanitlerini üretti kodlama, programlama... Bunların çoğu doğrudan Çoğalıcılardan aşırıldı.
Mesmo com a TMD a fabricar os seus próprios nanites, a programação e a codificação deles, é quase toda dos replicadores.
Sen gelmeden hemen önce de bir posta DMT tüttürdüm.
e acabei de inalar DMT antes de chegares.
Sence Bruno'da DMT'den daha sert bir şeyler var mıdır?
Achas que o Bruno tem algo mais forte que DMT?
DMT'nin etkisi bu.
É o DMT.
- Biraz da DMT alırım diyorum.
- E também um pouco de DMT.
Elinde DMT var mı?
Tens DMT?
Tuhaf, DMT'nin etkisi sadece altı dakika sürüyor.
Estranho, o efeito do DMT dura de facto 6 minutos.
DMT kullanmadan önce bunu bir oku derim.
- Lê isto antes de usares o DMT. - O "Livro Tibetano dos mortos"?
- Elinde DMT var mı?
- Tens DMT?
Elimde bir miktar DMT var.
Tenho um pouco de DMT.
İşte DMT'nin ya da dimethyltryptamine'nin hikayesi. İnsan bilinci üzerinde çok etkili, doğada bulunan basit bir bileşik.
Esta é a história da DMT ou dimetiltriptamina, um composto simples encontrado na natureza, que tem efeitos profundos na consciência humana.
DMT hakkında beni herzaman etkileyen şeylerden birisi çok basit bir molekül olmasıdır.
Além do que faz, uma das coisas sobre a DMT que sempre me fascinou foi o facto de ser uma molécula tão simples.
- N-Dimethyltryptamine'ni simgelemektedir.
DMT significa dimetiltriptamina. N, N-dimetiltriptamina.
Eğer DMT'nin halka yapısına bakarsanız, bağlama yapabileceğiniz sadece 4 pozisyon göreceksiniz.
Se observarmos a estrutura de anéis da própria DMT, só temos quatro posições às quais se podem anexar coisas.
Bunlar da size aktif bileşikleri verir ama DMT'den farklıdırlar.
TRIPTAMINA SEROTONINA a essa ponta, que nos dão compostos que têm atividade, PSILOCINA LADO BETA = COMPOSTOS INATIVOS mas muito diferentes da DMT.
Tryptophan bir amino asittir ve heryerde bulunmaktadır. Tüm organizmalarda tryptophan bulunmaktadır, ve bütün organizmalar DMT sentezine yol açan iki anahtar enzime sahiptirler.
Bem, o triptofano é um aminoácido, claro, e está em todo o lado, por isso, todos os organismos têm triptofano e todos os organismos têm as duas enzimas chave que conduzem à síntese da DMT.
Yani teorik olarak, herhangi birşey DMT'yi sentezleyebilir.
Portanto, teoricamente, qualquer coisa pode sintetizar DMT.
64 milyar dolarlık bir soru bu.
DR. CHRISTIAN MEULI VOLUNTÁRIO DMT, MÉDICO DE FAMÍLIA Essa é a pergunta dos 64 mil milhões de dólares :
DMT'nin insan vücudundaki, bitkilerdeki ve tüm memelilerdeki işlevi nedir?
"Porque está a DMT nos nossos corpos?" "Porque está nas plantas e em todos os tipos de mamíferos?"
DMT lerin gerçek bir işlevi yoktu ve sadece fizyolojik gürültüydüler. Bu son derece naif bir anlayış.
Eram uma espécie de ruído fisiológico, mas isso é um entendimento muito ingénuo.
Bu amaç DMT'nin ortak moleküler dil olabileceği görüşüne çok uygun..
Portanto, encaixa na noção de que a DMT pode ser a linguagem molecular comum, a linguagem que ressoa,
DMT, yani sprit molekülü, bir bilmece, paradoks.
ALEX GREY ARTISTA A DMT, a molécula do espírito, é um enigma, é um paradoxo.
DMT'nin kaynağının pineal gland olması çok da çıIgınca bir fikir gibi gelmemişti.
Achei que não seria uma loucura total presumir uma origem pineal
Bu da pinealin, doğal olarak oluşan mistik durumlarla bağlantıIı olduğu teorime çok uyuyordu.
DR. RICK STRASSMAN PSIQUIATRA para a DMT, o que se encaixava bem na minha teoria de que a pineal estaria envolvida, de alguma forma, em estados místicos que ocorriam naturalmente.
Bazı stres uyarımlarında, pineal gland çok önemli miktarda DMT hormonu salgılar.
JOEL BAKST RABINO em alguns momentos, quando está sob stress ou estímulos específicos, liberta uma quantidade significativa desta hormona DMT.
Meditasyon, oruç, ilahi söylemek ya da başka herhangi bir teknik ile özden kaynaklanan DMT seviyesinde bir patlama oluşabilir. Bu da mistik ve ölüme yakın deneyimle bağlantıIıdır.
Através da meditação, através do jejum, de cantos, de uma série de técnicas, pode haver uma explosão de DMT endógena que está correlacionada com experiências místicas de quase-morte.
Bence tarih boyunca insanoğlunun deneyimlediği halusinasyonla ilgili tüm fenomenlerde DMT'nin rolü var.
Acho que a DMT pode ter um papel STEVEN BARKER, DOUTORADO FARMACOLOGISTA na explicação de uma série de fenómenos alucinatórios que o Homem viveu ao longo da sua história.
DMT farmokolojisiyle ilgili ilginç noktalardan bir diğeri de aktif olarak beyne taşınmasıdır.
Outras das coisa interessantes sobre a farmacologia da DMT é que é ativamente transportada para o cérebro.
DMT'nin günlük algısal aktivite üzerindeki etkisini merak ediyorsanız, çok fazla DMT psikedelik bir etki yaratırken, yetersiz DMT ise dünyayı donuk, düz ve gri görmenize yol açar.
Portanto, temos de nos questionar quanto ao papel da DMT na atividade percetiva normal do quotidiano. Com DMT a mais, as coisas tornam-se muito psicadélicas e pouca DMT no cérebro pode tornar as coisas aborrecidas, chatas e cinzentas.
DMT dumanını çekmek, psikedeliklerin ateşlenmesi gibidir.
Fumar DMT é como um tiroteio a partir de um carro de psicadélicos.
DMT verildiği anda çok kısa sürede aktive olur.
A dimetiltriptamina, quando é administrada, STEVEN BARKER, DOUTORADO FARMACOLOGISTA tem um início muito rápido e uma duração de ação muito curta.
DMT, monoamin oksidas denen, karaciğerdeki bir enzim tarafından çözünür.
A DMT é rapidamente degradada por uma enzima no fígado DAVE NICHOLS, DOUTORADO QUÍMICO MEDICINAL chamada monoamina oxidase ou MAO.
Ayahuskada bulunan görsel hayal içeriği DMT'dir.
E o ingrediente visionário no "ayahuasca" é a DMT.
Amazon yerlileri, yazıIı kimya bilgileri olmaksızın ya tesadüfen ya da bir karışım yaparak DMT içeren bir bitki bir de ayrıca enzim inhibitörü içeren bir bitki buldular.
Através de alguma proeza espantosa de química pré-letrada, os nativos da Amazónia tropeçaram, ou combinaram, fosse o que fosse... Não sei como o fizeram, mas descobriram que uma planta contém DMT e que uma planta contém um inibidor de enzimas, combinam-se, pode beber-se DMT e é oralmente ativa.
Benim için değerli olan DMT deneyimlerim gibi, bu kavmin, genişleyen ve hareket alanı sağlayan teknolojisinin de çok değerli olduğunu hissediyorum.
Por muito valiosas que tenham sido as minhas experiências com DMT, KAT HARRISON, DOUTORADA ETNOBOTÂNICA acho que, na verdade, há muito mais valor imutável nesta tecnologia popular que a estende e a torna num espaço navegável.
Öyle geliyor ki Ayahuskanın bir planı vardı ve bu tüm dünyaya ulaştı, ve DMT'yi binlerce insanın yaşamına soktu. Son 10 bin yıIdır ulaştığından çok daha büyük bir alana ulaşmıştır.
Parece-me que o "ayahuasca" tinha um plano e que se estendeu ao mundo e levou a DMT a muitos milhares de vidas e a uma tela muito maior do que tinha alcançado nos últimos 10 mil ou não sei quantos anos.
Benim neslimdeki pek çok kişi gibi ben de ilk olarak DMT'yi Terence McKenna'dan duydum.
Penso que, como muita gente da minha geração, a primeira vez que ouvi falar na DMT foi através do Terence McKenna.
Bu kadar güçIü, ilginç, antropolojik olarak zengin bir konu olan DMT bileşeni hakkında bilgi edinmenin çok eğlenceli bir yolu vardı
Era uma forma muito engraçada de tomarmos conhecimento de um tema tão poderoso, interessante e antropologicamente rico como um composto como a DMT, porque tornou-se realmente mais...
DMT, insanlar için, kullanmak zorunda oldukları bir maddeden ziyade artık bir kavram haline geldi.
Era quase mais um conceito do que algo que as pessoas estivessem necessariamente a tomar.
DMT etkisi, vücuttan ayrıImış bilincin mümkün olduğunu açıkça göstermektedir.
A onda de DMT torna claro que a consciência desencarnada
Gerçekten de DMT çok farklı bir deneyim seviyesi sunuyordu.
A DMT parecia mesmo ser todo um outro nível de experiência.
LSD ve benzeri psikedelik ilaçlara verilen aleyhte tepkilerin ne kadar az olduğunu takip etselerdi, psikedelik araştırmalarda ABD cephesini tekrar açabilecek en iyi uyuşturucu, bileşim ya da kimyasalın DMT olduğunu görürlerdi.
A droga, ou o composto, ou o químico que parecia o melhor candidato para reabrir a frente americana na investigação de psicadélicos seria a DMT.
DMT?
DMT?
Ruh Molekülü
DMT A MOLÉCULA DO ESPÍRITO
DMT, N
DAVE NICHOLS, DOUTORADO QUÍMICO MEDICINAL
DMT, şaşırtıcı birşekilde doğadaki bitki ve hayvanlarda çokça görülmektedir.
Surpreendentemente, a DMT está amplamente disponível
Bu nokta da DMT benim için çok önemlidir.
NEAL GOLDSMITH, DOUTORADO PSICÓLOGO
Siz buna "ruh molekülü" diyorsunuz.
Há uma coisa que, para mim, faz sentido na DMT.