Dodo tradutor Português
113 parallel translation
- Şimdi, dinle dümbük!
Agora ouve-me "dodo"...
- Ne tarafa, Dodo?
- As coordenadas, Dodo? - Dodo?
- Dodo? Sancak tarafına üç ölçü.
Três pontos para estibordo.
- Yo-ho-ho ve bir şişe deniz.
E uma garrafa do mar. - Sr. Dodo!
- Bay Dodo!
Por favor!
Oh, benim zavallı, küçük evim. Dodo mu?
Minha pobre casinha, Dodo...
Neredeyiz?
É a minha secretária, Dodo Chaplet.
- Doktor ne yapıyorsun sen?
Achei que sua visita...? Ah, sim, claro meu caro, sim, Dodo?
Genellikle diğer gezegenlerin işlerine karışmazlar ama ben onları çağırınca buna mecur kaldılar.
Estou feliz em ver você! Kitty, esta é Dodo. Dodo, Kitty.
Bu seni haklı mı çıkarır?
Venha, Dodo, vamos deixá-lo, não suporto quem não tem senso de humor.
Siz de güçlerinizi bu yardıma muhtaç kişiler için kullanmadığınızdan suçlusunuz!
Qual o problema, Dodo? Sei lá...
Tekrar karşılacak mıyız?
Dodo, é pra você!
Bu çok genç.
- É o Doctor. - Você o conhece? É o chefe da Dodo.
Zamanı boşa harcıyorsun Doktor. Benim hatam mı şimdi bu? Elinizden gelen anca bu mu?
Espero que Dodo e você tenham se divertido.
Dodo ABASHIDZE Sergey PARADZHANOV
Dodo ABACHIDZE, Serguei PARADJANAV
DODO ABASHIDZE
DODO ABACHIDZE
Üç ay içinde, nesli tükenmiş dodo kuşu kadar ölü olacak.
Daqui a 3 meses, estará tão morto como um... morto.
- Evet, işi bitik bir kuş. Dodo gibi.
- Um pássaro falhado.
Dudù orada, kemancı hatırlıyor musun?
Está al o Dodo, lembras-te? O violinista.
Dodo kuşu gibi mahvoldum.
Perdido como o dodo.
Şöyle demen lazım Baldrick, "bir dodo kuşu kadar"...
A expressão, Baldrick, é "como um dodô"...
Bir dodo kuşu kadar.
Morto como um dodô.
Bir çorabını pencereden sallandırıp son dodo kuşunu da haklamayı denesene.
Porque não atiras com uma meia pela janela e tenta apanhar o último dodó?
Son dodo kuşunun ben olduğuma inanıyorum Peg.
Gosto de pensar que sou o último dodó, Peg.
Önemli değil. Dado bana arkadaşlık ediyor. - Güzel.
Tudo bem, o Dodo fez-me companhia.
Hatırlarsın, dinozorlar, dodo kuşları ve..... madenciler.
Lembra-se deles, querida, dinossauros, espécie em vias de extinção mineiros.
Bu Dodo.
Esta é a Dodo...
Dodo, sizi görmem gerektiğini söyledi.
A Dodo mandou-me vir...
Lütfen, Dodo.
Dodo, por favor?
Burdayım. Seni tutuyorum.
Abraça-me, Dodo!
O öldü, Dodo. Öldü.
- Ela foi-se, Dodo...
Bir kase kadar parçalanmış buğday, buharda pişmiş tost ve dodo yumurtası.
Um saquinho de trigo picado, torrada ao vapor e ovo de dodó.
- Ama dodo'ların neslinin tükenmiş olması lazım.
- Acho que o dodó está extinto.
Aptal Donald Dodo!
Donald Dodo idiota!
Dodo, Guguk ve Nene kuşlarını çoktan soyunu tükettiler ve Sümsük, Baştankara, Çulluk ve Serçe kuşları için kötü planları var.
Já acabou com o dodo, e cuco e o nene. E tem planos maéficos para o mergulhão, o chapim, a galinhola e o mampila.
Bütün gün neredeydiniz?
Aonde vocês estiveram durante dodo o dia?
Dodo kuşunu serbest bırakın
Soltem o pássaro dodo.
Do dodo dum do dodo. Çünkü O, Tanrı'dır. O, Tanrı'dır.
Pois Ele é o Senhor, Senhor, Senhor!
Dodo yaşam tarzını koru.
Protejam o modo de vida do dodó.
Donumun içinde çok fazla dodo var.
Tenho demaiado cócó na minha roupa interior.
O zaman bir dodo görmeye razıyım.
Então, contento-me com um dodô.
Dodo mu?
Um dodó.
Bir canavar, Dodo!
Um monstro, Dodo!
Evimde, Dodo.
Em minha casa, Dodo.
Bu zaman dilimlerinin her birinde binlerce insan kendi gezegenlerinde olduklarını sanarak savaşıp öldüler.
- Dodo! - Sim? Qual o problema, minha cara?
Gereksiz acı vermek istemiyoruz.
Espere Dodo, esta parece ser uma missão de resgate
Ben iki bin dil konuşabiliyorum. Buna tek boynuzlular dahil.
Eu falo mais de 2.000 idiomas, incluindo dodô e unicórnio.
Dodo, bunu nasıl yapabildin?
Como podes fazer isto, Dodo?
Bess, ben Dodo.
É a Dodo.
Hadi, Dodo. Gidelim!
Vá, Dodo, venha!
Eski Mafya Üyesi... bitti mi diyorum?
Ex-soldado da Máfia... terá o destino do pássaro dodô?