English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ D ] / Downton

Downton tradutor Português

354 parallel translation
Antonio Ruiz, Downton, Los Angeles'dan bildiriyor...
António Ruiz em directo da baixa de L.A.
Downton Malikanesi
Primeira Temporada - Episódio 1
- Ben Downton'ın kahyası. - İsmim Carson.
- Eu sou o mordomo de Downton.
Downton'ı 30 yıl boyunca nerede olduğu bilinmez bir yabancıya gidişini izlemek için yönetmedim.
Não geri Downton durante 30 anos para vê-la passar na totalidade para as mãos de um estranho sabe Deus de onde.
Downton, ünlü bir ev, Bay Bates ve Crawleyler ünlü bir aile.
Downton é uma grande casa, Mr. Bates, e os Crawley são uma grande família.
Bates, değerli dostum. Downton'a hoş geldin.
Bates, meu caro, bem-vindo a Downton.
Downton'a değer vermiyor musun?
Downton não lhe interessa?
Downton'a hayatımı verdim.
Dei a minha vida a Downton.
Downton'a değer veriyor muyum?
Se me interessa?
Onun yüzünden Downton giderse, işine ihanet etmiş gibi düşünecek.
Sente que trairia o dever dele se perdêssemos Downton por causa dele.
Downton için kesinlikle güzel bir gün. Çatımız altında bir Dük'ü konuk ediyoruz.
Não há dúvida de que é um grande dia para Downton ao acolhermos um duque debaixo do nosso teto.
Downton'a hoş geldiniz.
Bem-vindo a Downton.
Zor bir karardı, Lord hazretleri. Çok zor bir karardı ama Downton'ın onuru söz konusu olunca.
É uma decisão difícil, Vossa Senhoria, uma decisão muito difícil, mas está em causa a honra de Downton.
Endişelenme, Carson. Konu Downton'ın onuruna gelince zor kararların hepsini farkındayım. Değil mi, oğlum?
Não se preocupe, Carson, sei tudo sobre as decisões difíceis em nome da honra de Downton, não sei, meu rapaz?
Kont'un vârisi olan en büyük kızının düşes tacı takmaması için bir sebep yok.
Não há razão para que a filha mais velha e herdeira do Conde de Downton não deva usar uma coroa de duquesa com honra.
Downton benim kanımda, kemiklerimde. Senin değil.
Downton está no meu sangue e nos meus ossos, não nos seus.
Downton'a hoş geldiniz.
Sejam bem-vindos a Downton.
Verseydim, Downton'a bir daha dönmemesini nasıl sağlardım?
- Se o tivesse feito, como o impediria de regressar a Downton após o ter gastado?
Sana 20 pound verdiğimde, Downton'ı derhal terk edeceksin ve bir daha seni asla görmeyeceğiz.
Depois de eu lhe dar 20 libras, deixará Downton imediatamente, e não mais voltaremos a pôr-lhe a vista em cima.
Downton'ı kurtarmanın bedeli, Matthew Crawley'i vâris olarak kabul etmek.
Para salvar Downton tem de aceitar Matthew Crawley como herdeiro.
Hala Downton'ın sahibesi olabilirsiniz.
Ainda pode ser senhora de Downton.
Downton Malikanesi
Primeira Temporada - Episódio 4
Servetimi yapıp, Downton'ı kendim satın alsaydım sorgusuz senin olurdu.
Se tivesse feito a minha fortuna e comprado Downton seria sua, sem dúvida.
Annenin parasını mülkten ayırabilseydim Downton, parasını ödeyene satılabilirdi.
Se pudesse tirar o dinheiro da Mamã da propriedade, Downton teria de ser vendida para pagá-lo.
Bir bakıma, bu iş Downton'ın geleceğim olabileceğini fark etmemi sağladı.
De certa forma, este assunto obrigou-me a reconhecer que quero que Downton seja o meu futuro.
Ona, Downton'da iş bulduğumu söylediğimde bana evlenme teklif etti.
Quando lhe disse que aceitara um emprego em Downton, ele pediu-me em casamento.
Downton'a geldiğimden beri bir damla bile alkol içtiğimi görmediniz.
Desde que cheguei a Downton, nunca me viram beber uma gota de álcool.
Downton Malikanesi
Primeira Temporada - Episódio 7
Söyle, Bay Carson, böyle bir adamın Downton'da yaşaması ve de çalışması doğru mu?
Acha bem que um homem assim viva e trabalhe em Downton?
Kemal Pamuk'la Dowton'a geldiğim zamanla ilgili bir dedikodu duydum.
Ouvi boatos acerca da altura em que fui a Downton com o Kemal Pamuk.
Ama neden Downton'da bir telefon isteyelim ki, Lordum?
Mas porque quereríamos um telefone em Downton, meu senhor?
Bayan Bird, Downton Malikanesinde erzak dolabını kahya idare eder ama- -
Mrs. Bird, em Downton Abbey, a governanta organiza a despensa, mas julgo que se...
Burası Downton Malikanesi.
Fala de Downton Abbey.
Ben Bay Carson, Downton Malikanesinin kahyası.
Daqui fala Mr. Carson, o mordomo de Downton Abbey.
İyi haber, Donwton'dan ayrılman gerekmiyor.
As boas notícias são que não deixará Downton.
- Downton'ı terk edemezsin. Kalamam.
- Mas não pode deixar Downton.
"Downtown Abbey" i seyrediyoruz.
- Estamos a ver "Downton Abbey".
Downton'daki hayatımı düşününce burası başka bir dünya gibi geliyor.
Quando penso na minha vida em Downton, parece outro mundo.
Downton Malikanesi
Segunda Temporada - Episódio 1
Gelecek sefer beni uyar da Downton'da Almanları görürsek ne yapabileceğime bakayım.
Avise-me da próxima vez que vierem alemães a Downton e verei o que posso fazer.
Downton büyük bir şehir değil.
Downton não é uma metrópole.
Kızı annesiyle tanıştırmak için Downton'a getirmiş.
Trouxe-a a Downton para conhecer a mãe dele.
Downton'ı terk etmek zorunda mıyız?
- Teremos de deixar Downton?
- Olay şu ki, Lordum Bayan Bates Downton'ın adını kötüye çıkarabilirdi.
- O que importa, meu senhor, é que Mrs. Bates teria difamado Downton.
Savaş parmaklarını Downton'a uzatıp kızlarımızı dağıtıyor.
A guerra estende os longos dedos até Downton e leva-nos as crias.
Downton Malikanesi
Segunda Temporada - Episódio 2
Hoşça kal, Dr. Clarkson.
Adeus, Dr. Clarkson. HOSPITAL DE DOWNTON
- Downton Malikanesi.
- Downton Abbey.
Downton Malikanesi
Segunda Temporada - Episódio 3
Downton'a hoş geldiniz.
Bem-vindos a Downton.
Downton'da buluşacağız.
O encontro é em Downton.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]