Durmalıyız tradutor Português
352 parallel translation
Onlardan uzak durmalıyız.
Temos de nos afastar deles.
Ama bence durmalıyız ve duralım da kendi kalplerimizin ve hayatlarımızın içine bakıp orada ne bulduğumuzu görelim.
Mas acho que devíamos parar, e parar agora, para fazer um balanço, examinarmos os nossos corações e vermos o que ele contém.
Bir kadından bir kadına gibi durmalıyız.
Primeiro, devemos parecer duas damas.
Bence burada, Bayan Stephanie'nin bahçesinde durmalıyız.
Acho que devíamos ficar aqui no pátio da Sra. Stephanie.
Durmalıyız, çok yoruldu!
Está esgotado!
Pekala, oradakiler herkimdiyseler onlardan uzak durmalıyız.
Bem, seja quem for que nos está seguindo... temos que continuar em frente.
Durmalıyız
Devíamos parar por aqui
Yine sözümüzde durmalıyız!
E manter-nos-emos assim!
Herkesten uzak durmalıyız. Başka hemşire tutmayalım, tatlım.
Temos que mandar todos embora Não precisamos de enfermeiras, querido.
Sosyalistlerin kan dökülmesini desteklemesi ne kadar korkunç görünse de savaş zamanı hükümetin arkasında durmalıyız.
Por espantoso que pareça ver socialistas apoiando a carnificina, entendo a necessidade de apoiar o governo próprio... em tempos de guerra.
Bence durmalıyız.
Acho que devíamos parar.
Bence durmalıyız.
Creio que devemos parar.
Belki sonra, ne zaman işler sakinleşirse, ama şimdi durmalıyız.
Quando tudo estiver calmo, quem sabe. Agora, temos de parar!
Burada durmalıyız.
Temos de parar aqui.
Durmalıyız.
Temos que parar.
Biz pskiyatrist bulmak için bir yerde durmalıyız.
Temos de parar em qualquer sítio para encontrar um psiquiatra.
- Durmalıyız
- Temos que parar.
Çocuklar gelirse giyinik olmalıyız ve çok ciddi durmalıyız.
Se as crianças aparecerem, vestimo-nos e ficamos muito sérios.
Sanırım otoyoldan uzak durmalıyız.
Acho que devemos evitar a Interestadual.
Fort Collins, Colorado'da durmalıyız.
Temos de fazer uma paragem. Fort Collins, Colorado.
Burada durmalıyız bence.
Parece que vamos parar aqui.
Oradan uzak durmalıyız.
Eu quero é desaparecer daquele lugar.
Malcombe ormanından uzak durmalıyız, ve Montargis yolundan gitmeliyiz.
Devemos evitar a Floresta de Malcombe, vamos passar por Montargil.
Bak, bir yerde durmalıyız. İşemeliyim.
Ouve, tenho de encostar para urinar.
Durmalıyız, çünkü Harold'ın çişi var.
Oh, temos que parar, para o Harold urinar.
Ned haklı, o yarışçılardan uzak durmalıyız.
O Ned tinha razão. Tenho que ficar longe daqueles corredores.
Kayalardan uzak durmalıyız!
Afastem-me dessa parede!
Şimdi, bu aldatmacayı karşı tarafa yutturabilmek için... birbiriyle yakın ilişki içinde olan iki insan gibi durmalıyız.
Tendo em vista de cobrir esta história toda... Temos que parecer duas pessoas completamente íntimas uma da outra.
- Hemen durmalıyız.
- Coop, tem de parar.
Belki de yola devam edip bir sonraki handa durmalıyız.
Talvez devêssemos ficar aqui.
- Esteli'den uzak durmalıyız.
Que teve de sair de Estelí.
Ondan uzak durmalıyız. Anlıyor musun?
Temos de nos afastar, compreende?
Birbirimize yakın durmalıyız, orada ne var bilmiyoruz.
Não te afastes, não sabemos o que há nesta ilha.
Arkasında durmalıyız.
Apoie-a.
Bir arada durmalıyız Wangler!
Temos de nos unir, Wangler!
Sağlam durmalıyız. Bu yüzden telefonu kapadım.
Temos de ser duros e desliguei!
Belki de, şu anda durmalıyız.
Talvez devêssemos parar, por enquanto.
Durmalıyız!
Temos que parar!
- Durmalıyız! Z!
- Weaver, para!
Durmalıyız.
Devemos deter-nos.
- Para çekme aletinde durmalıyız.
- Temos de parar num Multibanco.
Bu korkunç adamdan uzak durmalıyız.
Nós temos que nos afastar de um homem tão mau.
Bu FYl. - Durmalıyız!
- Temos de parar!
- Durmalıyız!
- Temos de parar!
Kıpırdamadan durmalıyız.
Temos de ficar parados.
Durmalıyız.
Devíamos parar por aqui
Hazel, burada durmalıyız.
Hazel, teremos de parar aqui.
Artık durmalıyız Hazel.
Teremos de parar logo, Hazel.
- Sizinle tartışırsam zıt bir konumda durmalıyım.
Não é apenas contradição!
Ernest, durmalıyız.
Ernest. Temos de parar, Ernest.
Ayakta durmalı ve biz de saldırmalıyız.
Alguém se devia levantar e ripostar.