Duymuştum tradutor Português
4,240 parallel translation
Savcının bürosuna geçtiğinizi duymuştum.
Ouvi dizer que trabalha como advogada do Ministério Público.
Martılı kupayı ben daha önce nerede duymuştum?
Onde é que eu já ouvi falar de caneca gaivota antes?
Hiç izlemedim ama harika olduğunu duymuştum.
Nunca a vi patinar, mas ouvi dizer que era incrível.
Bir kaza olduğunu duymuştum.
Ouvi dizer que houve um acidente.
Hiç izlemedim, ama iyi olduğunu duymuştum.
Nunca vi, mas ouvi dizer que é bom.
Ayrıca kimsenin patronu görmediğini de duymuştum.
Também soube que nunca ninguém viu o chefe.
... Yüce Kişi'nin bir centilmen olduğunu duymuştum oysa. İmkansız!
Sempre ouvi dizer que o "Grandioso" era tão cavalheiro.
Evet, duymuştum.
Costumava gerir as operações da Narcóticos nos anos 90, na América Latina. Ouvi falar dele.
- Duymuştum ama hiç oynamadım.
Já ouvi falar, mas nunca joguei.
Amerikalıların kahvaltıda portakal suyu içtiklerini duymuştum.
Eu sei que os americanos geralmente bebem sumo de laranja de manhã.
- Uyumlu olduklarını duymuştum.
- Ouvi dizer que se davam bem.
Seni duymuştum.
Já ouvi falar de ti.
Yedi yıllık kaşıntıyı duymuştum.
Já ouvi falar da crise dos sete anos.
Bu ismi duymuştum.
Esse nome não me é estranho.
Anneni duymuştum.
Soube da sua mãe.
En son Newark'da işleri olduğunu duymuştum.
Da última vez que ouvi algo dele, tinha assuntos a tratar em Newark.
Bu morlukların yıldırım çarpan insanlarda ve tren rayında çarpılanlarda oluştuğunu duymuştum. Ama kalp krizinde görülmez.
Ouvi falar disso em pessoas que foram atingidas por raios, e electrocutadas na linha do comboio, mas... não se enquadra com um ataque cardíaco.
Çocuk tacizcilerinin.. .. hapiste zor zamanlar geçirdiğini duymuştum.
Ouvi dizer que os abusadores de crianças dão-se mal na prisão.
Bunu duymuştum Mick.
Soube disso, Mick.
Evet, duymuştum.
Sim, já soube disso.
Bi tanık olduğunu duymuştum.
Ouvi dizer que há uma testemunha.
Eric'in ondan bahsettiğini duymuştum.
- Ouvi o Eric a falar disto.
Bunu duymuştum. Bir oyun değil mi?
Isso é um jogo, não é?
Ününü duymuştum.
A tua reputação é grande.
Evet, onu duymuştum.
Sim, ouvi falar dele.
Dedikoduları duymuştum.
Soube dos boatos.
Duymuştum.
Ouvi dizer.
Demek istediğim, alerjik reaksiyona neden olduğunu duymuştum.
Ouvi dizer que se pode fazer uma má reação.
Yemek pişirecek birisini tuttuklarını duymuştum.
Ouvi dizer que contrataram uma cozinheira.
Tüm paranı biriktirmiştin, kendi başına seninle çok gurur duymuştum.
Juntaste o teu dinheiro, só teu. Estava tão orgulhosa de ti.
Tabi, bunu daha önce de duymuştum, Dede.
Já ouvi essa antes, Avôzinho.
Halbuki senin yalnız çalışmayı sevdiğini duymuştum.
- Sabe? Ouvi dizer que prefere trabalhar sozinho.
Bir keresinde onu aptal, kendini beğenmiş, silhat kokulu her şeyi bildiğini sanan olarak tanımladığını duymuştum.
Ou, como uma vez te ouvi a descrevê-lo, um enfadonho, um presunçoso, um chico esperto que cheirava a patchouli.
Hakkında söylentiler duymuştum. Herkes onu gördüğünü söylüyordu.
Sempre escutei rumores de pessoas a dizer que o tinham visto, sabe?
Onu duymuştum ama biz yine de gidip bir göz atacağız.
Sim, já ouvi acerca disso... mas vamos confirmar de qualquer maneira.
Kaynayan denizi önceden duymuştum ama dünya gözüyle görmek çok daha muhteşemmiş.
Ouvi falar no Mar Fervente... mas em pessoa é ainda mais espectacular.
- Ben de öyle duymuştum.
Já me disseram.
Adını ilk defa burada, bu ofiste duymuştum.
Sabes, foi aqui neste escritório que ouvi o teu nome pela primeira vez.
Durumunun iyi olduğunu duymuştum ama kızım, sen bildiğin zengin olmuşsun lan.
Ouvi dizer que estavas bem, mas raios rapariga, tu estás podre de rica!
Sesini duymuştum. Senin sesin Mary'ninkine benzemiyor.
Eu ouvi a voz e não me parece que seja a Mary.
- İsmini duymuştum.
Sabia dele.
Bu şarkıyı duymuştum.
Ouvi esta música.
Bunu daha öncede duymuştum.
Já ouvi isso antes.
İlk dediğinde de duymuştum.
Ouvi-te da primeira vez.
İşinizin bittiğini duymuştum.
- Soube que estavam acabados.
Sonunda benimle konustugunu duymustum. Onun kizi oldugumu söyledigini.
Ouvi-O, finalmente, a falar comigo, a dizer-me que eu era mesmo o apoio Dele.
Seni 8 yil içinde ne görmüs ne de senden bir sey duymustum.
Já não te via nem falava contigo há oito anos.
Hiçbir zaman ıskalamadığını duymuştum. Iskalamıyorum.
Ouvi dizer que nunca erras.
Bunu ben de duymuştum.
- Ela abalou a NSA.
Sizi duymuştum.
Eu ouvi sobre vocês.
Sizi duymuştum.
- Sim, já ouvi falar de vós.