Dıt tradutor Português
3,225 parallel translation
Güneyde, çoğu insanın kıt kanaat şekilde çiftçilikle uğraştığı dış dünyadan kopuk geleneksel, muhafazakar bir tarım toplumu...
No sul, era uma sociedade agrícola, tradicional, conservadora, muitas pessoas viviam em propriedades que eram quase autossuficientes, isoladas do resto do mundo.
Kayıt dışı kazandığı bir para var mı?
Fazia dinheiro por fora?
Bu yazarın yakıtıdır.
- É o alimento do escritor.
Dışı kıtır kıtır, içi yumuşak ve yapış yapış.
Crocante por fora, suave e peganhento por dentro.
Umarım demek istediğin sağlaktır.
Eu penso que a palavra é i-d-i-o-t-e-o.
Soyadım "Schmidt," S-C-H-M-I-D-T.
É "Schmidt," S-C-H-M-I-D-T.
Alet belki iki tırnaklıdır diye düşünüyorum.
Acho que essa ferramenta tem duas vertentes.
Bahse girerim tepeden tırnağa silahlıdır.
E aposto que está armado até aos dentes.
Bir seçeneğin var. Burada ölebilir veya benimle dışarı çıkıp seni buraya tıkanları cezalandırabilirsin.
Agora, tens uma escolha podes morrer aqui ou podes fugir comigo e punir quem te pôs aqui.
Bu ultra tırtıklıdır.
Isso é ultra-macio.
Her şey kayıt dışı olacak.
Ninguém sabe disto.
Kayıt dışı bahisler bang!
E as apostas clandestinas...
Onu kanıt dışı tutuyorlar.
Mas, não o utilizaram como prova.
Dedem hep derdi ki burada olanlar dünyada her şeyin huzura kavuşabildiğinin kanıtıdır.
O meu avô dizia que tudo o que aqui aconteceu foi prova de que tudo no mundo encontra paz.
Böyle okunuyor, C-İ-N-A-Y-E-T. Bunun anlamı C-İ-D-D-İ demek.
Isso é H-O-M-I-C-Í-D-I-O, o que soletra S-É-R-I-O.
Yani K-I-Ç-I-M-I, K-A-L-D-I-R-M-A-Z-S-A-M Çok ciddi S-I-Ç-T-I-M demektir.
Por isso, se não puser o meu R-A-B-O em E-Q-U-I-P-A-M-E-N-T-O, vou ficar na M-E-R-D-A, está bem?
Burası ücretsiz dağıtımımın dışına çıkıyor.
Meu, isto é "bué" longe da minha zona de entrega gratuita.
Kayıt dışı 9 milyon dolara bakıyosun.
A olhar para um livro-preto de nove milhões de dólares de impostos.
Yasa dışı yakıt alımı otomatik diskalifiye sebebidir.
Isso implica desqualificação automática.
Durum buysa gemiyi yörüngenin dışına çıkartıp atmosferde yakmaya yetecek kadar yakıtım var.
Se for esse o caso, eu tenho apenas combustível suficiente para sair de órbita e queimar na atmosfera.
- Bu ülkede Jeff Chang en iyi arkadaşların seni dışarı çıkarır ve alkolle amını götünü dağıtırlar.
- Na minha terra, Jeff Chang, os teus melhores amigos levam-te a sair e afogam-te em álcool.
Şef, Oddy'i ölümüne sevdiğimi biliyorsun. Bu belki aşkımın kanıtıdır ama bu herif onu öldürmek istiyor.
Chefe, você sabe que eu amo o Oddie desesperadamente, tão loucamente que de bom grado cortaria a minha mão, se é que isso faz sentido nesta relação colorida.
Oslo'daki bir konferansa gitti ve kendisini izleyen iki Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin İki Dışişleri Bakanlığı yetkilisi editörümüzü İzlanda'da takip etti kendisiyle aynı uçakta olduğunu iddia etti ama bir kanıtı yoktu.
Ele foi a uma conferência em Oslo e fez umas alegações de que dois diplomatas de estado seguiram o nosso editor da Islândia dois agentes do Estado foram no avião para o seguir, mas não há provas disso.
Yani dışarıda kayıt yapmaktan mi bahsediyorsun?
- Exacto.
Beni tanıdığını sandım. Tıpkı benim seni tanıdığım gibi.
Pensei que me conhecias, e pareceu-me que te conhecia.
Eğer biri korulukta bir bayanın cesedini çırılçıplak, ölmüş olarak bırakıyorsa, tıpkı... o kişi muhtemelen bir seks manyağıdır, değil mi?
Se alguém deixar o corpo de uma mulher no mato sem roupa, bem morta, ele provavelmente é um maníaco sexual, não é?
- Bay Banks sinek kaydı tıraşlıdır.
- Não, o Sr. Banks não tem bigode!
Erkek, kızının yanaklarını korumak için tıraş olmalıdır.
Um homem tem que se barbear para poupar as bochechinhas da sua filha.
D - E-V-E-K-U-Ş-U-G-İ-L-L-E-R.
S-T-R-U-T-H-I-O-U-S.
L - A-İ-K-L-E-Ş -
A-N-T-I-D-E-S-E-S-T -
D - İ-R-E-N-G-E-N.
P-E-R-T-I-N-A-Z.
Bu yüzden ortak bir tanıdığımızla bir buluşma tezgahladın ve sarhoş olurum da dava hakkında kayıt dışı güzel bir sohbet ederiz umuduyla buraya geldin.
Então, preparou as coisas com uma conhecida mútua e veio aqui hoje, na esperança de que eu poderia ficar bêbado e você e eu poderíamos ter uma boa conversa informal sobre o caso.
Kayıt dışı ; son seferinde olanlardan sonra bir başrol oyuncunla daha çıkman imajın için hiç iyi olmaz.
Nada mais.
Günümüzdeki erkekler, tıpkı diğer kanunlarda olduğu gibi diğer şeylerde de kusursuz bir üne sahip olmalıdır.
Assim como outros grandes homens da lei nos dias de hoje a sua reputação ilibada o precede.
Belki beşiğinden dışarı tırmanmıştır.
Bem, se calhar conseguiu sair do seu berço.
Şu aşamada, bir hayvan saldırısının dışında bir şeyi işaret eden, daha gerçekçi bir kanıt bulunmuyor.
Na declaração não existe nada que indique algo mais que ataque animal. - A sua advogada, Katherine Moore.
C-E-Z-B-O-L-M-U-Ş.
E-N-F-E-I-T-I-Ç-A-D-O?
Kayıt dışı bir operasyon yürütüyorum ve Üçlü Korku'nun bu oyundan pay almak isteyebileceğini düşündüm.
Estou a fazer uma operação por conta própria, pensei que "As Ameaças Triplas" podiam ajudar.
Tanrı. T-A-N-R-I bildiğimiz yukarıdaki.
Deus, D-E-U-S, o homem lá de cima?
Bir sürü değerli makineyi devre dışı bıraktık, yakıt stoklarının...
Parece que hoje destruímos-lhes muitos activos... e demos cabo de todo o fornecimento de combustível.
- Kayıt dışı olsa bile mi?
Mesmo não-oficialmente?
- Kayıt dışı olsa bile mi?
- Mesmo não-oficialmente?
Sizin de bildiğiniz gibi kayıt dışı diye bir şey yoktur.
Sabe que isso não existe.
Hayır bence sen de tıpkı uyuz baban gibi... iskambil kağıdı bile karıştıramazsın anca güzel hayallere dalarsın
Não, eu acho que você tem melhor sorte vendendo sonhos impossíveis, do que folhear papéis como seu pai maldito.
Onu gördüğünü sanan küçük bir kız dışında elimizde kanıt yok.
Não temos nada contra ele, à excepção de uma miúda que pensa tê-lo visto.
Sıradaki zıplamayı yaparsam bu iyi olduğumun kanıtıdır.
Se conseguir este salto, provará que não estou doente.
Kayıt dışı konuşacaksak...
Isto? Extra-oficialmente?
Bir Boeing C-17'ye yüklenmesini istiyorum uçağın yakıtını doldurun. Onun dışında boş ve 19. pistte olsun.
E quero-os carregados a bordo de um Boeing C-17, que você vai mandar abastecer e que deverá estar vazio, na pista 19.
Güzel, bu işi ne kadar kayıt dışı tutarsak o kadar iyi olacak.
Ótimo, porque quanto mais escondermos isso, melhor.
Tekrar ısıtılan pilav taze pişmiş olandan daha tatlıdır.
Arroz aquecido é sempre melhor do que preparado na hora.
Tırnağımla kazıdım, parçaladım ve kendi işimi istedim.
Dei cabo de mim, para abrir o meu próprio negócio.