Dışişleri tradutor Português
1,237 parallel translation
Dışişleri'ni aradım bile.
Já liguei ao Departamento de Estado.
Orası dışişleri bakanlığının seyahat engeli listesinde Amerikan vatandaşları için oraya gitmek üçüncü sınıf suç sayılıyor.
Está na lista de lugares proibidos pelo Departamento de Estado. Todas as mercadorias ilegais parecem terminar ali.
Dışişleri bakanlığı yabancıları pek sevmedikleri konusunda haklıymış.
O Departamento de Estado tinha razão quando... dizia que não lhes agradavam os estrangeiros.
Sanırım hepimiz bir konuda hemfikiriz, Dışişleri Bakanlığı...
Acho que todos concordamos que a política externa...
mektubun normal bir mektup olduğunu, dışişleri bakanlığının fikirleri ile yazıIdığını söyledi.
O verdadeiro nome da família é Saxe-Coburg-Gotha.
NSA, FBI, Kuvvet Komutanları, Dışişleri Bakanı.
O director da NSA, do FBI, Chefes de Estado-maior, Secretário de Estado.
Başkan, Başkan Yardımcısı, Meclis Başkanı, Dışişleri Bakanı. Emir komuta zinciri.
Presidente, Vice-Presidente, Porta-Voz da Câmara, Secretário de Estado a cadeia de comando.
Kardeşinizi de tanıyorum, Dışişleri Bakanı'nı.
Conheço o vosso irmão, o ministro dos Negócios Estrangeiros. É muito inteligente.
Dışişleri ve Savunma Bakanlığı arasında.
Faço a ligação entre a Administração Interna e a Defesa.
Sana Dışişleri Bakanlığı'nı teklif edebilirim.
Depois convido-te a ser Ministro dos Negócios Estrangeiros.
Dışişleri Bakanlığı buluşma, alışveriş veya Lion King gösterisi yok diyor.
Não haverá contactos públicos, compras ou cinema.
Dışişleri şunu bilmeni istiyor, NSA, CIA, FBI, ya da bu manyağı ülkeden çıkana dek sağ tutmak için ne gerekiyorsa hepsi senindir.
Tens à disposição a NSA, a CIA, o FBI, tudo o que precisares para manter o tipo vivo até ele abandonar o país.
İngiliz Dışişleri Bakanı, Milletler Cemiyeti'nin son umudu...
Que creio ter sido o ministro dos negócios estrangeiros a quem se referiam
Hayır. Ondan önce Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nda çalıştım.
Antes disso trabalhei para o departamento de estado americano.
Sör Bernard Pellegrin, Dışişleri Bakanlığı Africa Masası Şefi.
Sir Bernard Pellegrin, líder dos Negócios Estrangeiros / Commonwealth em África.
Dışişleri bir iki gün içinde size yeni bir tanesini verecek.
Os Negócios Estrangeiros / Commonwealth emitem-lhe um novo em poucos dias.
Bayım, Dışişleri bununla ilgilenecek.
Senhor, os N.E. / C. vão tratar disso.
Bu Dışişleri Bakanlığı'nın resmi hattı.
Esta é a opinião oficial, dos Negócios Estrangeiros.
Oğlum Willy, Washington'da harika bir iş çıkarıyor öyle değil mi? - Biliyorsunuz, Willy'nin babası, kocam Başkan Franklin Roosevelt'in Dışişleri Bakanıydı. - Anne.
O meu Willy não está a fazer um bom trabalho lá em Washington?
Söylentilere göre Dışişleri Bakanlığı... Karasz petrol ihaleleri hakkında karara varmış.
Há rumores de que o Departamento de Estado... tomou uma decisão sobre o petróleo de Karasz.
Sayın Dışişleri Bakanı bildiğiniz gibi, bu işte desteğimize karşı değiller.
Como você sabe Sr. Secretário, eles não se opõem à nossa ajuda nisto.
Başbakan Suzuki ve Dışişleri Bakanı Togo üzerinde pazarlık yapılabilecek bir anlaşmaya sıcak bakıyorlardı.
O Primeiro Ministro Suzuki e o Ministro dos Negócios Estrangeiros Togo estavam a considerar negociar um acordo.
- Anne. - Biliyorsunuz, Willy'nin babası, kocam Başkan Franklin Roosevelt'in Dışişleri Bakanıydı.
- Sabem, o pai do Willy, meu marido foi o Secretário de Estado do Presidente Franklin Roosevelt.
Dışişleri Bakanlığındaki dostunuz kim?
E o seu amigo do Ministério dos Negócios Estrangeiros?
Bütün kabine üyeleri aynı seviyede değil, Dışişleri ve Savunma'nın Tarım ve Hazine'den daha fazla detay bilmesi gerekiyor.
Não é por igual. O Estado e a Defesa precisam de mais detalhes do que a agricultura.
Dışişleri Bakanı Taylor'ı bağla.
Ligue-me ao Secretário de Estado Taylor.
Dışişleri Bakanı Çinlilere karşı yapılan gizli operasyondan bahsetti.
O Secretário de Estado contou-me de uma acção secreta contra os chineses.
Dışişleri Bakanı Çinli'nin buraya gelip olayı sorgulamasını onayladı.
O Taylor autorizou os chineses a virem interrogar-nos sobre o raid.
Çin Dışişleri Bakanlığı ile çok rahatsız edici bir telefon görüşmesi yaptım.
Recebi um telefonema perturbador dos negócios estrangeiros chineses.
Dışişleri Bakanlığı suçlunun iadesiyle ilgili savaşma kararı aldı.
O departamento de estado decidiu lutar contra a extradição.
Şey, eğer iyileştirmeyi bırakırsan....... Dışişleri Bakanlığının iadenle ilgili savaşması için bir sebep kalmaz.
Oh, bem, eu acho, se parar de curar, Então não há razão para o departamento de estado lutar contra a extradição,
Dışişleri Bakanlığıyla Gümrüğün veri tabanlarına da bakalım olur mu?
Verifiquemos com o Departamento de Estado e bases de dados alfandegárias, ok?
Dışişleri Bakanlığı'nı aradım ve Ridenauer'ın yatırımcı listesini verdim.
Dei para o Departamento de Estado a lista de investidores.
Dışişleri Bakanlığı'ndan haber var mı? Şimdilik bir şey bulamamışlar.
O que soubeste do Departamento de Estado?
31 Mayıs 1944'te, Londra'daki Dışişleri Bakanlığı binasında Brand teklifleri, Savaş Kabine Komisyonu tarafından müzakere ediliyordu.
A 31 de Maio de 1944, no Ministério dos Negócios Estrangeiros, em Londres, as propostas de Brand foram tratadas por um comitê do Ministério da Guerra.
1942 yılı başlarında, Bratislava'daki Dışişleri Bakanlığı binasında anlaşmazlığı ortadan kaldırmak için bir toplantı düzenlendi.
No início de 1942, foi organizada uma reunião no Ministério dos Negócios Estrangeiros, em Bratislava, para tentar resolver a disputa -
Bu belgeyle kanıtlandığı üzere, Slovak Dışişleri Bakanı, Nazilere sınırdışı edilecek her Yahudi için 500 Mark ödemeyi kabul etmişti.
Como este documento prova, o Ministro dos Negócios Estrangeiros eslovaco concordou em pagar aos nazis 500 marcos por cada judeu deportado -
Evliliğinizde önemli rol oynayan dışişleri bakanı.
O ministro do exterior que foi fundamental nessa união.
Dışişleri Bakanlığınız bu konuda bize yardımcı olacağınızı söyledi.
A Divisão de Relações Exteriores pediu para nos ajudarem.
Sayın Dışişleri Bakanı.
Sr. Ministro dos Negócios Estrangeiros.
Lord Granville, Başbakan olarak yerime geçecek ve Dışişleri Bakanı da Charles Fox olacak.
Serei substituído pelo Lord Granville como Primeiro-ministro, e o Ministro dos Negócios Estrangeiros será Charles Fox.
Ben de Dışişleri Bakanlığı'nı aradım. Bir ay sürermiş.
Tentei o Departamento de Estado, mas demoraria um mês.
Başkan'ın göreve gelmesi konusunda çok etkili olduğumuzu göz önünde bulundurursak dışişleri, Başkan Amin'le çok özel kişisel ilişkinizden haberdar olduğumuzu bildirmemizi istedi.
Bem, dado que estivemos täo intimamente envolvidos na subida ao poder do Presidente, o Ministério dos Negócios Estrangeiros pediu-me que referisse que sabemos da sua relaçäo pessoal especial com o Presidente Amin.
- Avusturya dışişleri bakanıyım.
- Ministro do Estrangeiro da Áustria.
Böyle bir şey olmayacak. Yoksa Dışişleri Bakanı canımıza okur efendim.
Nem pensar, o Secretário de Estado vai dar cabo de nós.
Richard Hammond, Dışişleri Bakanı.
Aqui é Hammond, o secretário de estado.
Dışişleri Bakanıyla konuşmamı duydun.
Você ouviu minha discussão com o secretário de estado.
Tamam. Beni Dışişleri Bakanına bağlayın.
- Passe-me para o secretário de estado.
Ben Dışişleri Bakanı Hammond.
Aqui é o secretário Hammond.
Dışişleri Bakanının emrine karşı gelmiş olursun.
Isso vai contradizer uma ordem directa do Secretário de Estado.
Şu anda diğer hattan Dışişleri Bakanlığıyla görüşüyorum.
Tenho o Secretário de Estado na outra linha agora.