Dışında tradutor Português
27,576 parallel translation
Bunları NCIS'in dışında, morgda barda ve sık sık gittiğin yerlerde bulduk.
Encontrámos estas à porta do NCIS, da morgue, do bar e de outros locais que frequentas.
Sana olan bu tehdit hakkında daha fazla şey öğrenene kadar saha dışında kalman en iyisi.
Até sabermos mais sobre a ameaça, é melhor não trabalhares no terreno.
Bir istisna dışında temiz çıktı.
Não acusou nada, excepto uma coisa.
Tehdit belirlenene kadar saha dışında kalmam gerekiyor.
Não posso ir para o terreno até que avaliem a ameaça.
Şehrin dışında kamp yapalım.
Vamos acampar fora da vila.
Para dışında yardımım olabilir biliyorsun değil mi?
Sabes que o dinheiro não é a única ajuda que eu posso dar, hã?
Karınızı öldürmek dışında hiçbir şeye değer vermez.
Ele não dá valor a nada, excepto matar a sua mulher.
Al Fayeed'lerin avucunun içinde olman dışında bu neyi kanıtlar?
O que prova isso? Apenas que estás no bolso dos Al-Fayeeds.
Tavrın hoşuma gitmiyor ve yarış içinde ve dışında tarzını sevmedim.
Não gosto da tua atitude e não gosto do teu estilo, dentro e fora da pista.
Birisi mühendisliğin sınırlarını zorluyor birisi, satıcıların daha büyük ve hızlı yeni makinemizi satmasına izin veriyor ve birisi fevkalade yarış ekibimizin kurtarma ekibimizin yol içinde ve dışında zor koşullarda uzman kontrolünü göstermesine izin veriyor.
Uma que leva mais longe os limites da engenharia, uma que permite aos nossos comerciantes venderem as nossas novas máquinas maiores e mais rápidas, e que permite a nossa grande equipa de corrida, a Wrecking Crew, demonstrar um contro hábil em circunstâncias extremas dentro e fora da pista!
Üç gün önce Bauer Tıp Merkezi'nde çalışan bir arkadaşım telefon etti. Seattle'ın dışında askeri bir tesis.
Há três dias, recebi uma chamada de um colega na Bauer Medical, uma instalação militar nos arredores de Seattle.
Kapının dışında sakinleşseniz nasıl olur? Hastama dokunmayacaksınız.
Que tal recuarem uns 10 passos, por aquela porta, porque ninguém toca no meu paciente!
Kapılar dışında.
Tirando aquelas portas... Quero dizer...
Ameliyathane dışında ameliyat yapma fırsatı elimize kaç kez geçer?
Quantas vezes temos a hipótese de operar fora do Bloco Operatório?
Ameliyathane dışında ameliyat yapmak ise damardan almak gibi.
E operar fora do Bloco? Isso, sim, é euforia.
Bu kalemi, olanları kaydetmek dışında bir amaç için kullanmayacağıma söz vermiştim ama yapmak üzere olduğumuz şey herkesin iyiliği için.
Prometi que nunca usaria esta pena a não ser para relatar o que acontece, mas o que vamos fazer é para um bem superior.
Bu korkunç yerde bile kahrolası Timsah'ın karşıma çıkması gerçeği dışında iyiyim.
Para além disso, mesmo nesta terra infernal, aquele Crocodilo mete-se no meu caminho.
Aramızda ortak bir şey yok gibi. Çocuklar dışında.
Como se não tivéssemos nada em comum, exceto os nossos filhos.
Adreslerden ikisi Juarez'in hemen dışında.
Duas das localizações são perto de Juarez.
Elliott Stemple, toplu davanın dışında kalan bir üyeyle birlikte çıkageldi.
O Elliott Stemple apareceu no tribunal com um membro excluído da classe.
Müvekkilinin toplu davanın dışında kaldığını kanıtlayıp olayı kapatacaktın.
- Provavas que o cliente não faz parte e acabavas com isto tudo. - Não posso.
Shorty'nin Barı'ndan bir çanta para aldık ve hedefin resmi dışında hiçbir şey istemedik.
Apanhámos um saco de dinheiro no bar e só pedimos uma foto para o serviço.
Karanlık köşeler ve bir sürü oda dışında bir şey yok.
Só recantos escuros e muitas divisões.
Champ, şampanya dışında bir şey mi aldın?
Champ, tomaste mais alguma coisa além de champanhe?
Tabii tekrar yaşlı basit bir insan olmam dışında.
Exceto eu voltar a ser uma mera humana. Sem ofensa.
Sasha'nın hayatı dışında hiçbir şey bunu çözemez.
Nada poderá parar isto, excepto a vida do Sasha.
Vernon, painball, basketbol beysbol oynayamazsın. Top olan hiçbir şeyi sezon dışında oynayamazsın.
Vernon, não podes jogar paintball, basquetebol, beisebol, o que envolver uma bola, fora de época, por isto mesmo.
Ben onu bulurum. Pekala, belki bu sefer onu çelik halatla ateş gölünün üstünden atlarken bulursun. Veya belki isviçre Alplerinde pist dışında kayak yapıyordur.
Talvez o encontres a fazer rapel sobre um lago de fogo ou a esquiar numa pista dos Alpes suíços.
Sadece futboldan bahsedeceğiz. Finansı bu işin dışında tutarız.
Falamos só de futebol, deixamos os negócios de lado.
Biri dışında hepsini.
- Todos menos um.
Bu herifler kendileri dışında birilerini de öldürebilir.
Estes tipos podem matar mais alguém além deles.
Ya da kahve dışında bir şey?
Ou café é melhor não? E se ela quiser chá?
Hayır, şehir dışında olduklarında
Não, eu trago o correio para os Jones
Onlara ne söyleyeceğimi bilmiyorum çünkü beni işin dışında tutuyorsun.
Tomografias da cabeça e do rosto estão pendentes.
Bu çok etkileyici, Kurtarıcı. Küçük bir şey dışında.
Impressionante, Salvadora, excepto numa coisa.
Onun dışında sizin gibiyim.
De resto, sou como tu.
Ekip arabası az önce hastaneden eve götürdü kendisini. Daire kapısı dışında üniformalı bir polis memuru duracak sürekli, Ki aslında Alan'ın tek gerçek endişesine gelirsek, senin eşin.
Uma viatura levou o Alan para casa e há um policia na porta, então a única preocupação dele é o teu marido.
Alan dışında kimse.
Ninguém excepto o Alan.
İnip devam etmek dışında seçeneğim yoktu.
Não tive alternativa senão tentar e aterrar.
Onun dışında hayatta olmak güzel.
Fora isso, é bom estar vivo.
Kayıp bir kampçı, Syracuse'ın dışında bir kurt tarafından öldürülmüş.
Um campista desaparecido, morto por um lobo nos arredores de Syracuse.
Kan bağı dışında da çok ortak noktamız var.
Temos mais em comum, do que apenas sangue.
Bütün hayatım dışında mı? Evet.
Tirando a minha vida inteira?
Mike Stratton dışında herkesi öldürmeyi planladığını düşünüyorum.
Acho que queria matar toda a gente, excepto o Mike Stratton.
Bugün söyleyecek pek bir şey yok. Tabii ki herkesin seni çok özlemesi dışında.
Hoje não tenho lá muito que dizer, a não ser que todos sentem terrivelmente a tua falta.
Dur. Bu konunun, randevunun sınırları dışında olduğunu sanıyordum.
Julgava que esse assunto iria ficar fora deste encontro.
Bu yüzden muhtemelen görevi sırasında öldürüldü sürüklendi ardından da sigara tiryakisi olan biri onu son dinlenme yerine taşıdı.
Talvez o tenham matado na casa, depois arrastaram-no e levaram-no para a morada final. Por um fumador inveterado? Sim.
Bacağın mı kırıldı? Çünkü burada olan bir şey hakkında dışarıyı aramaya çalışıyormuşsun gibi görünüyor.
Parece-me que estás a tentar ligar a alguém por causa de algo daqui.
S.H.I.E.L.D. açıkça görülüyor ki Zemo'nun dosyalarında bir şeyleri gözden kaçırmış.
A SHIELD esqueceu-se de alguma coisa no arquivo do Zemo.
- Evet... ve bu iş tamamen kayıt dışı yani bu da yakalanırsanız Savunma Bakanlığı ve Beyaz Saray görevden bilgileri dâhilinde olduğunu reddedecekler ve korumaları geçseniz bile yeraltındaki depoya giden yol kurcalamanın ilk işaretinde bayıltıcı gaz salacak şekilde donatılmıştır ve o kapının arında kim bilir ne gibi tuzaklar vardır.
E o trabalho é totalmente off-record, o que significa que se forem apanhados, o Departamento de Defesa e a Casa Branca negarão conhecimento dessa missão. E, mesmo que passem pelos guardas, o cofre subterrâneo está equipado para expelir um gás ao primeiro sinal de alteração, e quem sabe que mais armadilhas há atrás da porta.
- Onun dışında herkes.
Todos excepto ele.