Emmet tradutor Português
410 parallel translation
Siz Emmet Clayton'sunun, elbette.
Você é o Emmet Clayton, claro.
Bu nedenle size şunu söyleyebilirim ki, Memur Bey, Bay Dudek asla sıvışıp gitmez, herhangi bir yükümlülükten bu şekilde kaçmaz, ve Emmet Clayton'la yapacağı bir maçtan asla.
Por isso posso dizer-lhe, Sr. Agente, que o Sr. Dudek nunca fugiria. Nunca fugiria a uma obrigação, e muito menos a uma partida de xadrez com o Emmet Clayton.
O senden korkmuyordu, Emmet.
Ele não tinha medo de ti, Emmet.
Emmet, eğer o ölecek olursa, ben...
Emmet, se ele morrer, eu...
Emmet, ben bilmiyordum.
Emmet, eu não sabia. Tu...
Fen hocası Bay Emmet, saç filesi takıyor.
O Sr. Emmet, o professor de ciências, usa uma rede para o cabelo.
Emmet, sorun nedir?
O quê há de errado?
- Ben Emmet.
Eu sou o Emmet.
Emmet!
Emmet!
Bana göre Emmet Ray, büyüleyici bir karakterdi.
Ele era uma figura fascinante.
En iyisi Django Reinhardt'tı. Ve inanın bana Emmet'ın idolü de oydu.
Django Reinhardt era o melhor, e Emmet idolatrava-o.
Anlatılan bir hikayeye göre, Fransa'da onu çalarken görmüş ve bayılmış.
Dizem que quando Emmet o viu tocar em França, desmaiou.
- Yazar, Swing Gitarları, Amerikan Perspektifi Serisi Yani, ondan önce de Emmet Ray hikayeleri var ama gerçek mi değil mi bilmiyorum. Hakkında konuşulan en çok şey, Hattie'yle olan ilişkisi. A.J. PICKMAN
O que mais se sabe sobre ele é a sua relação com Hattie.
- Sana bu adamı işe almaman gerektiğini söylemiştim. - Emmet Ray ne zaman çıkacak?
Bem lhe disse para não o contratar.
Kazandığımızın yarısı bu kadar, Emmet.
Isso é metade do que conseguimos.
- Dinle, Emmet. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama bana gönderdiğin tiplerden biriyle yataktayken o çok heyecanlandı ve adam kalp krizi geçirdi ve öldü.
Ouve, Emmet, não sei como te dizer, mas... quando estava na cama com um dos clientes que me mandaste... ele ficou muito excitado e então... teve um enfarte e caiu morto.
Emmet, hadi gidelim. Şu an sahnede olman gerekiyordu.
Vamos, já devia estar no palco.
O lanet şeyi uzak tutsan iyi edersin.
Guarda isso, Emmet
Emmet, sen mutlu ol yeter. En önemlisi bu.
O mais importante é que estejas feliz.
Emmet, sen nesin biliyor musun?
Sabes o que és?
Emmet bu söylenenleri aklında kurmuş, kurmuş, kurmuş.
Aquilo criou uma proporção enorme na cabeça dele.
Konu bu değil, Emmet.
Não é isso.
- Gazeteci, Caz Tarihçisi Emmet Hattie'yle New Jersey'de tanıştı.
Emmet conheceu Hattie em New Jersey.
İzin günlerinde, Emmet ve davulcusu Bill Shields cazibelerini ortaya koyuyorlardı.
Emmet e o baterista, Bill Shields... resolveram fazer uma operação de charme.
The Emmet Ray Hot grubu. Lakeside'de çalan grup benim grubum.
Emmet Ray Quinteto.
Emmet, lütfen.
- Estás a brincar?
Şimdi olmaz.
- Emmet, agora não.
- Hadi ama! Hava çok soğuk!
Emmet, vamos embora.
Üzgünüm, Emmet. Başka şansım yoktu.
- Sinto muito, não tive opção.
Arka planda kalacağız, Emmet.
Ficaremos em fundo.
Emmet, Hollywood'dan çok nefret etti. Çünkü keşfedilen kendi yerine Hattie oldu.
Emmet odiou Hollywood... pois a Hattie foi descoberta, e não ele.
Bir gün, nedendir bilinmez,.. ... Emmet'ın oynadığı filmin yönetmeni onu fark etti.
Um dia, por algum motivo inexplicável... um director que estava a trabalhar no mesmo estúdio... reparou nela.
Emmet bu fikirden tamamiyle nefret etti.
Emmet odiou aquilo tudo.
Ve bu Emmet'ın Hollywood'a ayak bastığı son seyahat olmuş.
E aquela foi a última vez que Emmet pisou em Hollywood.
Evet, Emmet'ın ve Hattie'nin Doğu'ya döndükleri zamanı hatırlıyorum.
Lembro-me que Emmet e Hattie estavam no leste.
Ama Emmet o zamanlar bile Victor plakçılık için birkaç şey yapmayı kabul etti.
Emmet até concordou em gravar para a editora Victor.
Emmet, tasarruf yapabileceğimiz bir şeyler bulmamız gerekiyor.
Temos que cortar despesas.
- Hayır, Emmet.
- Não, Emmet
Doğru mu bilmiyorum ama Emmet Ray hikayelerinden biri şöyledir : Ona finansal olarak yardım eden Sid Bishop ona bir kulüpte iş buldu.
Não sei se é verdade, ou se é mais uma das histórias do Ray... mas Sid Bishop, arranjou-lhe um trabalho num bar.
Emmet, buna inanamayacaksın. Ön masada kim oturuyor tahmin et?
Emmet, adivinha quem está na primeira mesa.
Emmet, onu mutlaka sahneye çıkartmalıyız.
Ele pode subir ao palco connosco.
- Emmet, seni bekliyoruz!
- Vamos lá, Emmet
Emmet, hadi gel. Bekliyorum.
Vamos, Emmet Estou à espera.
Emmet?
Emmet.
Emmet, konuş benimle, iyi misin?
Sou eu, Dalton.
Neden mi Emmet Ray?
Porquê Emmet Ray?
- Emmet, zincir fazla olmuş.
- Dá para notar a arma.
- Emmet, dikkatli ol.
- Cuidado, Emmet
Ben Emmet Ray.
Sou Emmet Ray.
Hattie, Ben Emmet Ray.
Sou Emmet Ray.
Emmet'a bir sürü ekstra ayarlamayı başarıyordu.
Conseguiu vários espectáculos, e o Emmet ia muito bem.