English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ E ] / Epsom

Epsom tradutor Português

49 parallel translation
- Elbette. Taa Epsom'a kadar gittim.
Fui até Epson.
Hey Patron, adama bir müshil, biraz da tuz lâzım.
Chefe, o homem precisa de um laxante e de uma dose de sais de Epsom.
Epsom Derbisi'nde bir servet kazandım.
Fiz fortuna no Derby de Epsom.
Şimdi Lord's stadından ayrılıyor, 3 : 00 haberleri için Epsom'a gidiyoruz.
E agora saímos do Lord's e vamos para Epsom para as 15h00.
Burada Epsom'da bu 50 metrelik koşusunu gösteriyoruz.
Na Epsom, retomamos a competição a 46 metros do final desta corrida de dois quilómetros.
Kusura bakma Bart-dost.
Temos de encher isto com sais de Epsom e ir para o lar. Desculpa, Bart.
Şerif yardımcısının yattığı küvette de tuz paketi vardı.
O delegado desapareceu de uma banheira cheia de sais de Epsom...
Acaba gardiyen bize tuz getirir mi?
Será que os guardas nos podem trazer sais de Epsom?
Affedersiniz, lordum, en fazla Epsom'a gücüm yetti.
Peço desculpa, senhor, mas as minhas aventuras não passaram de Epsom.
Herkes, Epsom'daki yarışlara gitti.
Estão todos nas corridas em Epsom.
- Ayrıca terapi amaçlı banyolarda, şişliklerin indirilmesinde, adale ağrılarının tedavisinde ve daha birçok yerde kullanılır.
Também é usado em banhos terapêuticos. Reduz os inchaços, ajuda a aliviar músculos doridos e afins. Epsom Salt.
5 : 05 de bi at yarışacak Epsom da.
Há um cavalo que vai correr às 5 : 05h em Epsom.
Çıkamadığım için üzgünüm ama İngiliz tuzuyla soğuk tampon aldım ve...
Desculpa lá, eu não poder sair, mas... Arranjei-te uns sais de Epsom, uma compressa fria e...
Epsom yarışlarında.
Nas corridas de Epsom.
Sana Epsom tuzu getirdim.
- Eu trato disso, Pearl.
- İngiliz tuzu mu? - Evet.
Sal de Epsom?
Ben Epson Yolundayım,... şeyin karşı sokağı...... buna daha sonra döneriz.
estou na Calle Epsom e a rua mais próxima qu cruza é... Uh, um, uh... Está bem podemos chegar ai.
Epsom'da, Ascot'da...
- Epsom, Ascot...
- Magnezyum sülfatın kimyasal çalışması. - Epsom tuzu.
O estudo químico do sulfato de magnésio.
Eğer Hitler'in eline geçerse sıcak bir banyonun keyfini çıkarır.
Sal de Epsom. Se isto cair nas mãos do Hitler, ele ficará radiante.
Evet, Epsom Derbisi Pol.
Sim, o Epsom Derby, Pol.
Onun yarış atını eğiteceğim, Epsom için.
Vou treinar o cavalo dele, para o Epsom.
Size ödeme yapmamın nedeni Bayan Carleton,... atımın Epsom yarışları için yapılan her bahiste kazandırmasını istemem.
Por aquilo que lhe estou a pagar, Sra. Carleton, quero um cavalo que me renda dinheiro, no Epsom, em qualquer tipo de aposta.
Bu geçtiğimiz Mayıs ayında Epsom'da kaç tane bahisçim vardı?
Quantos dos meus corretores trabalharam em Epsom no passado Maio?
Yani, bir kaç lanet şaka ve Epsom için,... şehre vahşi kabileleri çağırıyorsun,... ve lanet olası kapıların kilidini açıyorsun!
Então, por causa da porra de umas piadas e de Epsom, tu convidas a puta de uma tribo de selvagens para a cidade e simplesmente abres a merda dos portões!
Ve şöyle devam et,... bizim bütün bahisçilerimiz Epson'a geri gidebilirler.
E escreve também que todos os nossos corretores podem voltar para o Epsom.
Bu Epsom için iyi.
Bem, isso é bom para o Epsom.
Epsom için yeterince iyi olmadığını mı düşünüyor?
Ele acha que ela não é suficientemente boa para o Epsom?
Epsom Derbisi, Pol.
O Derby de Epsom, Pol.
'Bugün Derbi Günü...'... ve cinayet bu öğlen Epsom yarışları sırasında işlenecek...
Hoje é o dia do Derby... e o assassinato será esta tarde, nas corridas em Epsom.
Epsom Yarışında.
Nas corridas em Epsom.
Empom Derbisi.
Na Derby de Epsom.
Alfie'ye bahisçilerinin Epsom'a gelebileceklerini söylemiştiniz.
Você prometeu ao Alfie que os seus agentes podiam voltar a vir para Epsom.
Epsom'u biz aldık!
Nós conquistámos a porra de Epsom!
Epsom kapalı.
Epsom é perto.
- İlaçtan biraz alabilir miyim?
- Posso usar o sal Epsom?
Ben de Epsom tuzunun dibine vuracagim.
Ela está preocupada com o irmão. Vou arranjar sulfato de magnésio.
İngilizleri, Hollandalılara götüren kader zaten yeterince tuhaf. Ama Epsom'dan Pennsylvania'ya oradan da tepelerin çevrelediği Altamont'ta, mağrurca öten mercan gagalı horozun ve yumuşak, taş gülüşlü meleğin eşliğinde var olan kader, şansın gizemli dokunuşudur. "
Um destino que leva os ingleses até aos holandeses é estranho o suficiente, mas um que leva de Epsom até à Pensilvânia e depois às colinas que acabam em Altamont ao som orgulhoso em coral dos galo e do leve sorriso de pedra de um anjo
" İngilizleri, Hollandalılara götüren kader zaten yeterince tuhaf. Ama Epsom'dan Pennsylvania'ya oradan da tepelerin çevrelediği Altamont'ta mağrurca öten mercan gagalı horozun ve yumuşak, taş gülüşlü meleğin eşliğinde var olan kader, şansın gizemli dokunuşudur.
" Um destino que leva ingleses aos holandeses é estranho o suficiente, mas um que leva de Epsom à Pensilvânia e depois às colinas que acabam em Altamont ao som orgulhoso em coral dos galo e do leve sorriso de pedra de um anjo
Yarım milyondan fazla insan, Epsom'ı tıka basa doldurdu.
Mais de meio milhão de pessoas lotam o Epsom a ponto de explodir.
Peder, toprağa epsom tuzu atıyor musunuz? Elbette.
Padre, colocou sais de Epsom no solo?
Epsom tuzu magnezyumdan yapılıyor sanırım, öyle mi?
Imagino que os sais de Epsom têm magnésio.
bulutun boyutu düşünüldüğünde en az 45 kilo epsom tuzuna ihtiyacımız var ve sonra da bu tuzu bulutun merkezine taşımamız gerekiyor.
Pelo tamanho da nuvem, precisamos de, no mínimo, 50 kg de sais de Epsom, e precisamos de os soltar mesmo no meio da nuvem.
Epsom tuzunu buluta püskürtemeyiz biliyorum ama nefesimizi tutup kendimiz içine götürebilir miyiz?
Não podemos atirar os sais na nuvem, mas não podemos prender o ar e correr?
Kimse nefesini 45 kiloluk Epsom tuzunu taşımaya yetecek kadar uzun süre tutamaz.
Ninguém prende tanto o ar por conta da energia que leva para carregar 45 kg de sais de Epsom.
Çocuklar, tekerinize çomak sokmak istemem ama fazladan bir kaç dakika 45 kiloluk epsom tuzunu bulutun ortasına götürüp geri gelmeye yetecek zamanı sana vermez.
Odeio ser estraga-prazeres, mas alguns minutos não é o suficiente para atirar 45 Kg de sal no centro da nuvem e voltar. É uma viagem só de ida.
Hayır.
Trouxe-lhe sais de Epsom.
Epsom.
Epsom.
Epsom'da.
Epsom.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]