English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ E ] / Eskiden

Eskiden tradutor Português

15,283 parallel translation
Ailem eskiden beni kilitlerdi!
Os meus pais costumavam fazer-mo!
"Eskiden uyuşturucunun dibine dibine vuruyordu" da dedin mi?
"E costumava injetar umas coisas."
Yugoslav. Yani eskiden öyleymiş.
É Jugoslava.
Eve konusunda... Eskiden kim olduğu hakkında hiç fikri var mı?
Sobre isso, achas que ela sabe quem ela era antes?
Don eskiden Soju içerdi, bir Kore içkisi.
O Don costumava beber soju, que é uma aguardente coreana.
Ahşap çiziciler ve testere çok eski ve çok Fransız olduğundan biraz araştırma yaptım ve eskiden Marsilya'da ünlü olan bir ahşap sanatı şirketinin logosunu buldum.
Agora, porque as gravações na madeira e o serrote são muito antigos e muito Franceses, Fiz umas pesquisas e descobri um logótipo de uma empresa com renome de carpintaria artesã na periferia de Marselha.
Sadece... Eskiden beni ararlardı.
É que eu tinha clientes.
- Eskiden ben de öyleydim.
- Cuidado. Já fui.
Eskiden âşık olduğum adamın bir kalıntısını görmeyi umuyordum.
Esperava ver algum traço do homem que amara.
- Aynen eskiden olduğu gibi görürsün.
Vês as cenas como eram.
Eskiden yerel halk bizim için koruyuculuk görevi yapardı ama son zamanlarda işçi ilişkileri bir çeşit kirlenme yaşadı.
Os habitantes trabalhavam para nós, sob a nossa supervisão. Mas as relações laborais tornaram-se um pouco... tensas.
Piper eskiden Bay Morra adına çalışırdı.
A Piper costumava trabalhar para o Sr. Morra.
Aynı benim eskiden olduğum gibi.
Assim como eu fui.
Aynı benim eskiden olduğum gibi onun elinin altındasın.
Estás à sua mercê, assim como eu já estive.
Öncelikle, eskiden bir punk grubunda olduğuna inanamadım.
Para começar, não acreditava que ele tinha pertencido a uma banda de punk.
Eskiden bildiği her şeyi.
Sabia.
- Yok, eskiden konuştuğun kadın diğer Eloise, öldü.
Não, mas a mulher com quem costumavas falar, a outra Eloise, foi-se.
Ve bu eleman. Eskiden rakip bir şirket için çalışan bir laboratuvar teknisyeniymiş.
Um técnico de laboratório que trabalhou para uma empresa concorrente.
Eskiden REO Speedwagon'ın tur gitaristiydim.
Já fui o guitarrista de digressão dos REO Speedwagon.
Eskiden Morra'yla çalışan bir grup insanla birleşti.
Ele aliou-se a um grupo de pessoas costumava trabalhar com o Morra.
Sands eskiden Huston adındaki bir adam için çalışıyordu.
Bom, o Sands trabalhou para um tipo chamado Houston.
Eskiden Morra'nın kampında olan birisi?
Alguém que costumava andar com o Morra?
Annem bana eskiden "balkabağım" derdi.
A minha mãe chamava-me Abóbora.
Eskiden burada çalışıyordum.
Eu trabalhava aqui.
Eskiden acayip koyu radikal bir Kanada milliyetçisiymiş.
Um completo louco e radical nacionalista canadiano.
Ya da eskiden öyleydi.
Ou pelo menos já foi.
Eskiden, çok eskiden, Xibalban hakimiyetini kaldırmak için şarlatan, arındırma ritüeli yaptı.
Antigamente, há muito tempo, os curandeiros tinham um ritual de purificação para acabar com uma possessão.
Ama bu adam, özellikle Xibalban cehennemden gelmiş ve eskiden olduğu gibi bir çiftçinin şeklini almış.
Mas este tipo, este Xibalba em particular veio do Inferno e tomou a forma de um vaqueiro, naquele tempo.
Eskiden Venganza'nın saklanma evlerinde özel şovlar düzenlerdim.
Eu organizava espetáculos privados num dos esconderijos da Venganza.
Eskiden kesişimlerde takıIırdı, güneşin doğmasını bekler.
Penduravam-nos em cruzes e esperavam até o Sol nascer.
Earl eskiden bunun cehennemden önceki son durak olduğunu söylerdi.
O Earl dizia que era a última paragem antes do Inferno.
Eskiden bombaydi.
Era muito animada.
Eskiden maden şehriydi.
Era uma cidade mineira, no seu auge.
Eskiden izciydim.
- Fui escuteiro.
Eskiden sınıfta yaptığın gibi... cevapları yazmak ister misin?
Queres escrever-me as respostas, como fazias antes das aulas?
- Onlara eskiden tanıştığım harika bir avukat dostumun değişiklik arayabileceğini söyledim.
Disse-lhes que um antigo colega de república, que por acaso é um excelente advogado, pode estar à procura de uma mudança.
Eskiden donanmada nükleer silah uzmanı olarak görev almış.
Já esteve na Marinha, onde era perita em armas nucleares.
- Tabii. Eskiden yaptığı işlerle mi uğraşıyor hâlâ?
Claro.
Eskiden olduğum kişi değilim artık.
Não sou quem eu era.
Eskiden para da toprak da bizdeydi
Dantes tínhamos O dinheiro e as terras todas
Ama sana eskiden olduğu gibi davranmak ve yine aramızı bozmak istemiyorum.
Mas não quero ser como fui para ti e não quero estragar o que temos agora.
Dürüst olalım. Eskiden, ilmekten sonra bu kadar yoğun duygular hissetmezdin ama dünkünden sonra ciddi olarak hissetmeye başladın.
- Vamos ser honestos, costumavas sair do Stitch a sentir algumas emoções, e desde o Stitch de ontem, começaste realmente a senti-las.
Linda Edwards eskiden...
A Linda Edwards era...
Eskiden amatör boksörmüş kendisinin adrenalin bağımlısı olduğunu ilan etmiş.
é um ex-pugilista e viciado em adrenalina.
Eskiden tanıdığınız gerçek dünya rozet ve silahlarınızı verdiğimiz anda uçup gidecek.
O mundo real, aquele que conheciam, desaparece assim que vos damos o vosso distintivo e a arma.
Eskiden seni kullanıyordu, hala da kullanıyor.
Ela estava a usa-lo antes e continua a usa-lo agora.
Eskiden tanıdığım bir adam bana bok gibi davranmıştı ama Guero sanki beni anladı, beni korudu.
Os homens que conhecia tratavam-me como merda, mas o Güero... Sentia, que ele via-me, protegia-me.
- Eskiden böyle değildin.
Antes não eras assim.
Eskiden böyle olabilir fakat artık paylaşılmayacak.
Anteriormente pode ter sido assim, mas já não é.
Belki eskiden daha kuvvetliymiştir.
Talvez haja outra explicação. Talvez ele na altura fosse mais forte.
Eskiden ben daha iyiydim.
Eu já estive melhor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]