Estilo tradutor Português
7,517 parallel translation
Senin için tarz önemlidir.
Para ti, o estilo é tudo.
Bob dile getirmekten nefret ediyorum ama tarzını sevdim.
Bob, odeio ter que admitir, mas acho que gosto do teu estilo.
Sherlockvari yeteneklerinizi duymuştum.
Ouvi falar das suas capacidades de dedução, ao estilo Sherlock Holmes.
Bu da yaşam biçimini belirliyor.
O estilo de vida vem com isso.
Ve klasik Damon tarzıyla sinirimi dışa vurdum.
e agi no típico estilo do Damon.
Ya da karısını öldürüp sonra ortadan yok olan James Bond tarzında birisi.
Ou, na verdade, um supervilão no estilo do Blofeld que matou a esposa do Lance e desapareceu.
Castle ve ben de operasyona başlayacağız "Zor Ölüm" tarzında.
O Castle e eu vamos buscar as provas... ao estilo "Duro de Matar".
Kimse yalnız çalışmayacak. Kovboyluk saçmalığı istemiyorum.
Ninguém trabalha sozinho, e nada ao estilo do velho oeste.
Türünün tek örneği müzisyenlerimiz...
Um estilo de música único...
Emniyet. mafya çatışmasından şüpheleniyor. Dün gece 5 kişi restoranın müdür ofisinde ölü olarak bulundu.
No que os investigadores chamam uma execução ao estilo mafioso, cinco homens foram mortos ontem à noite num escritório por cima deste restaurante.
Her zaman dediğim gibi, madem içinden atacaksın, bari attığın yer şık olsun!
Como costumo dizer, se tem de fazer, faça com estilo!
Tarzına hayranım.
Estava a admirar o teu estilo.
- Gabby'nin yorumladığı Waimanalı Cazı'nı dinleyebilir miyim?
- Podem tocar "Waimanalo Blues"...? - ao estilo do Gabby?
Gerçi nasılsa güneş gözlüğünü kaybettin ve biri artist görünüşünü çaldı.
Mesmo assim... perdeste os óculos de sol e alguém te roubou o estilo.
- Bu senin tarzın değil.
Este não é o seu estilo.
Daha çok yaşam tarzıydı.
Eram mais um estilo de vida real.
Modacı arkadaşlarım vardı.
Tinha amigos com estilo.
O orgdan dolayı hepsi ilahi gibi görünüyor.
Todas elas soam a um estilo de hinos devido ao órgão.
Tarzını kafana takma.
Não te preocupes com o teu estilo.
İnternetten line art çekip kusurları tab ettim.
Retirei algum estilo gráfico da internet e imprimi as imperfeições.
Acılarımıza katlanırız ama. Güçlü olduğumuz veya kişisel tarzımıza sadık kaldığımız için değil.
Mas, nós sofremos através disso, não porque sejamos fortes ou por nos mantermos fiéis, ao nosso estilo.
Özel uçağın, yaşam tarzın.
O avião privado, o teu estilo de vida.
Dövüş stilini değiştiriyor.
Ele está a mudar para o nosso estilo.
Bu akşam şimdiden dövüş tarzıyla boksörler birçok beklentiyi yerine getirdi ve şimdi hiçbir ring kenarı görevlisinin bu kadar gitmesini hayal bile edemediği dövüşte beklenmedik şekilde 12. raunda giriyoruz.
Esta noite, muitas espectativas foram corrigidas pelo estilo da luta, pela competitividade da luta, e agora... pela circunstância inesperada de entrarmos na décima segunda ronda de uma luta que nenhum perito fora do ringue poderia alguma vez ter sonhado à distância.
Daha çok Romalı şair Virgil tarzında.
Mais ao estilo do... poeta romano Virgílio.
Guantanamo Stili XXL.
No estilo deglutição forçada.
Yaşam tarzı reklamcılığı icat ettin.
Inventaste a publicidade assente no estilo de vida.
" Bu sadece yıllardır üretilen en havalı görünüşe sahip bilgisayar değil, artık böbürlenme zamanı..
"Não é apenas o computador com mais estilo apresentado em anos, " mas uma afirmação vigorosa
Başta değildi ama sonra Scooby-doo misali maskesini düşürdü.
Ou seja, ao princípio não era mas depois, como que ao estilo Scooby-Doo percebes, ele tirou a máscara.
Yarım yamalak hazırlayamam sonuçta, tarzım değil.
Não é o meu estilo.
Kombine vuruşu gördün mü? - Kombine vuruş yaptım ve oradan çıktım.
Mudo de estilo e esquivo-me.
Tabii ki istediğin gibi şekil verebiliriz.
É claro que podemos dar-lhe o estilo que quisermos.
Tarzan'da Picasso tarzı boyadı.
Depois pedi ao Tarzan que a pintasse ao estilo do maluco do Picasso.
Buna havalı yolculuk denir.
Isto é uma boleia com estilo.
80lerden bu yana, Danimarka milli takımı dünya çapında takdir topladı.. .. Cazibe sahibi, gösterişsiz oyuncular.
Desde os anos 80 que a Dinamarca tem apaixonado toda a gente pelo seu estilo bonito e o charme dos seus jogadores.
Krampon alırsın.
Chuteiras com estilo.
Richard Moller hep çok kontrollü bir oyun stiliyle oynatır ve dün izlediğimiz bambaşka bir şeydi.
Richard Møller prefere um estilo mais defensivo mas o que vimos ontem foi um futebol diferente.
- Onların karizma va stilleri vardı... 80ler, mazide kaldı.
Desliga essa merda. Aquela equipa tinha carisma, estilo... Os anos 80 acabaram.
- Tarzı hoşuma gidiyor.
Gosto do estilo dela.
Geri döneceksem, bari klas döneyim.
Se vou lá voltar, mais vale fazê-lo com estilo.
Modern bir tarzları varmış. Saçları uzunmuş.
Estilo muito livre, usavam o cabelo comprido.
Pişirme stili eski moda.
O estilo de cozinha dele está ultrapassado.
İnsanlar yaşam tarzı seçimimize gayet saygı duyuyorlar.
As pessoas aceitam na boa o nosso estilo de vida.
Pitbulum mu olsun isterdin?
Tens mais estilo para um pitbull, não é?
Çok havalı.
O meu estilo é atraente.
O zaman Champagne Halı ve Mobilya'dan başkasına bakmayın Eviniz, ofisiniz ve yatınız için en iyi, en seçkin mobilyalar burada.
Encontrará tudo na Champagne Mobília e Tapetes, onde temos a mobília com mais estilo para a sua casa, escritório ou iate.
Fakat benim tarzım değil.
Mas não é o meu estilo.
Tayvan tarzı.
Ao estilo taiwanês.
Tayvan tarzı nasıl oluyor?
O que queres dizer com estilo taiwanês?
Bu benim tarzım değil.
Sabes que não é o meu estilo.
Yani kötü bir tarzım mı var?
Ah, é esse o meu estilo?