Evde tradutor Português
30,505 parallel translation
- Joan evde mi?
A Joan está em casa?
Birkaç saat içinde evde olurlar.
Três estão a caminho. Eles chegarão à propriedade em algumas horas.
Katia ve Alexei'nin bu evde ne işi var?
O que estão o Alexei e a Katia a fazer cá em casa? Vieram ter comigo.
Sen ve Kendall, Austin'in dikkatini dağıtırken ben de onun Hayalet olduğuna dair evde kanıt arayacağım.
Enquanto tu e a Kendall distraem o Austin, eu procuro provas de que ele é o Fantasma.
- Ne bu birden evde yenilikler?
Porquê as melhorias repentinas na casa?
Evde, kendi yatağımda daha iyi uyurum bence.
Penso que vou dormir melhor quando estiver em casa na minha própria cama.
Evde sana bahsetmek istedim bundan ama Dylan ve Emma oradaydı geldiğimde.
Tentei falar disto contigo lá em casa, mas o Dylan e a Emma já lá estavam.
Yok, evde alırım.
Não, faço isso em casa, está bem?
Şu an önemli olan onun iyileşmesi ve evde olması.
Sim. O principal objectivo é fazer com que ele melhora, e tê-lo em casa neste momento, pode parecer bom temporáriamente,
Ben de evde olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Também acho que ele não devia de estar em casa.
Dylan evde olmaman gerektiğini düşünüyor.
O Dylan acha que não devias estar em casa.
Sadece akşam yemeğinde evde olmanı istedim.
Só te queria em casa à hora do jantar.
Bizim evde kalmamızı istemediğinden emin misin?
Tens a certeza que não queres que fiquemos aqui?
Biliyordum ben asla böyle bir evde yaşayamayacaktım ya da benim böyle bir ailem olmayacaktı.
E eu sabia... que eu nunca iria viver numa casa daquelas ou ter uma família como aquela.
Aynı evde kaldığınızı gördüğüme sevindim.
Ainda bem que vão viver juntas.
- Egzersizleri evde yapacağız biz.
Nós vamos fazer os exercícios em casa.
Onların evde bir yardımcıya, benim de bir eve ihtiyacım vardı.
Elas precisavam de uma empregada interna e eu de uma casa.
Hafta sonunu geçirmeye St. Louis'a geliyorlar ve bir sebepten ötürü babam otelde kalmakta ısrar ediyor, böylelikle en azından evde birlikte kalamama problemimiz olmayacak.
Ele vêem a St. Louis, passar o fim de semana, e por alguma razão, o meu pai continua a insistir em ficar num hotel, por isso, não haverá problema se ficarmos em casa juntos.
Bebeği evde doğurmaya zorladı ve erkek arkadaşını öldürdü.
Obrigou-a a ter o bebé em casa e assassinou o seu namorado.
Aynı evde oturmaya bile daha yeni başladınız.
Consegui colocar-vos na mesma casa.
Han'a mesaimin kalanını evde tamamlayacağımı söylerim.
Digo ao Han que vou trabalhar o resto do meu turno em casa.
İyi de, bu konuşmayı evde de yapabilirsiniz.
Sabem, vocês também poderiam ter essa conversa em casa.
Evde küçük bir kaza yaşadım.
Foi apenas um acidente em casa.
Adalind evde miydi?
A Adalind estava lá?
Black Claw ile birlik Kuzeydoğuda korunaklı bir evde.
A GN tem uma casa bem guardada a nordeste.
O evde kalacaktın, ben de seni aramayacaktım.
A Pam ficaria naquela casa e eu não a procuraria.
Kasabanın sınırındaki o ürkütücü, eski evde yaşadığını söylüyorlardı.
Dizem que ela vive naquela casa sinistra nos arredores da cidade.
- Evde durumlar nasıl?
Como vão as coisas em casa?
- Paige şu anda evde değil ama...
A Paige não está em casa neste momento.
- Evde başkası var mı?
Há mais alguém em casa? Não.
Bayılacaksınız. Evde alıştırma yapıyordu.
Vão gostar, ele tem ensaiado.
Sonra, evde. Sen, ben ve 40 lezzetli şey daha.
Mais tarde em casa, eu, tu e 40 de algo delicioso.
Hiç evde olmuyorsun.
Nunca estás em casa.
John evde yok mu?
O John não está em casa?
Geçen gece Roscoe sizin evde çok gerginlik olduğunu söyledi.
Ontem à noite, o Roscoe mencionou que anda muita tensão na tua casa.
Çıkıyor, o memphis kolej yakın bir frat evde saklanıyor.
Acontece que, ele está escondido em uma casa de fraternidade perto de Memphis College.
Evde?
"Casa"?
Ben kocamın Noel'i çocuklarıyla evde geçirmesini isterdim.
Eu iria querer meu marido em casa no Natal, com os filhos.
Peki evde nasıl gidiyor?
- E como é que se desloca pela casa?
- Sorun yok. Claire evde içer.
A Claire bebe lá em casa.
Bir yere uğramam lazım. Seninle evde buluşuruz.
Encontramo-nos em casa.
Clenna'nın Benton'la o evde olduğu fikrine dayanamadım.
Não conseguia suportar a ideia da Clenna com o Benton.
Aynı evde yaşayacağız, ayrı odalarda kalacağız.
Vamos viver na mesma casa, quartos separados.
Gerçekten istediğim şey normal insanlar gibi bu evde kalmak, ama bir sürü saçmalık oluyor.
Então, levo-te eu mesmo para o hotel, se for o que quiseres.
Zaten evde değiliz.
- Tira-os de mim.
Parkta veya evde yere düşmüş olabilir.
Ele poderia ter caído no parque. Ou em casa.
Ya da büyürken evde bir şey mi oldu?
Ou aconteceu algo em casa durante o seu crescimento?
Evde şiddet barındırmam.
Não existe violência em casa.
Evde.
- Em casa.
Seninle evde olmak istiyorum.
Eu... Quero ir para casa contigo.
Evde düzgün bir televizyon yok.
Vá lá.
evdeyim 77
evde misin 63
evde mi 56
evde kimse yok 70
evde kimse yok mu 61
evde yok 32
evde kimse var mı 101
evde değil mi 17
evde kimse yoktu 16
evde görüşürüz 46
evde misin 63
evde mi 56
evde kimse yok 70
evde kimse yok mu 61
evde yok 32
evde kimse var mı 101
evde değil mi 17
evde kimse yoktu 16
evde görüşürüz 46