Evini tradutor Português
4,333 parallel translation
Evini kaybetmek üzere.
Ele vai ficar sem a sua casa.
Adamın evini kaybetmesine göz yumma.
Não deixes que o homem perca a sua casa.
Çünkü planınız bütün üyeler masa başındayken kulüp evini uçurmaktı kusura bakma ama benden haber aldığına sevindiğine inanmakta zorlanıyorum.
É que o vosso plano era explodir o nosso Clube com a mesa cheia, pelo que me perdoe se eu tenha alguma dificuldade em acreditar na vossa felicidade em ouvirem-me.
Ateş söndü ama o evini kaybetmişti sonra evimize rastladılar.
O fogo foi extinto, mas ele perdeu a casa, e eles foram dar à nossa casa.
Evini satmış.
Vendeu a casa.
Kızım için bu oyuncak evini yapıyorum.
Estou a fazer uma casa de bonecas para as miúdas.
Alonzo'nun evini aradık ama, cevap veren yok.
Fomos ao apartamento do Alonzo, não houve resposta.
Bu adam senin evini de soymuştu.
Este é o tipo que lhe assaltou a casa.
- Soyadını ya da evini biliyor musunuz?
- Outro falhado. - Sabe o apelido dele? Ou onde vive?
Sanders'ların evini aradınız.
Ligou para a residência dos Sanders.
Grunwald onun ailesinin evini bulabileceğini söylemişti.
A Grunwald disse que podia estar à procura da casa da família dela.
O da güzel bir şey sanmıştı, ta ki kötü bir ruhla karşılaşana ruh onun evini yakana ve evle birlikte yüzünün yarısını da götürene dek.
Ela também achava piada, até surgir um espírito mau. Incendiou-lhe a casa e metade da cara.
Evini gözetliyorlar.
Estão a vigiar-te a casa.
Sizi izledi, her yeni adresi kaydetti her koruyucu aile evini, ve fotoğraflarını çekti.
A observar, a anotar cada mudança de morada, cada lar adoptivo e a tirar fotografias.
Ok, tamam, Alex evini şeker yada şaka için kullanmamıza izin veriyor Çünkü buralarda hiç komşumuz yok
O Alex deixou-nos usar a casa, já que não temos vizinhos a quem pedir doces.
Damon'un evini mi diyorsun?
Para casa do Damon?
Eğer çıkmazsa... Adamlarımı, köylerinize göndereceğim ve her birinizin evini yaktırtacağım.
Senão, mandarei os meus guardas às vossas aldeias e transformarei as vossas casas em cinzas.
Halkın düşüncesinin aksine, insanların evini yakmaktan zevk almıyorum.
Ao contrário do que se pensa, não gosto de destruir lares.
Evini küçük gördün. Erkek arkadaşının kariyeriyle dalga geçtin.
- Insultaste o apartamento dela, fizeste piadas da carreira do namorado dela.
Dünya, bakım evini işleten... eski kiralık katilin neye benzediğini göremeyecek, utanç verici.
É uma pena, na verdade. O mundo nunca saberá como seria um asilo administrado por um ex-assassino.
Şu sizin amonyum nitrat yani. Birileri çiftlik evini metamfamine yapmak için mi kullanıyormuş?
Então, estavam a usar a casa para produzir metafetaminas?
Ah, evini düzene sokmak isteyen bir anneyi kim suçlayabilir ki?
Quem pode culpar uma mãe que quer repor a ordem em casa?
Hah.O halde neden onun Westport'taki evini haftada üç gece ziyaret ediyorsun?
Então, porque vai a casa dele, em Westport, três vezes por semana? Nolan...
5 sene önce işinden istifa etti. Evini sattı ve serbest olarak piyasaya çıktı.
- Há 5 anos, ele demitiu-se, vendeu a casa e entrou no mercado livre.
Yani çocuğunu, ardından karısını ve evini kaybediyor.
Ele perdeu o filho, e depois, a mulher e a casa.
Bütün gün Gina ve Gary'nin evini mi dikizledin sen?
Espiaste, a casa da Gina e do Gary o dia todo?
Dengesizin teki onların evini gözetliyor olsaydı ben görürdüm.
Se houvesse algum maluquinho a espia-la, já o teria visto.
Evini alt üst eden bir ekibimiz var.
Temos uma equipa na sua casa.
Dostumuz bir yargıcın evini bastı.
O nosso amigo invadiu a casa do Juiz.
İçlerinden birisi evini samandan yapıyor.
Por isso, um deles constrói a sua casa com palha.
Sanders'ların evini aradınız lütfen mesaj bırakın.
Chegou ao atendedor da residência dos Sanders. Por favor, deixe mensagem.
- O evini ve arabasını kaybetti.
- Ela perdeu a casa, o carro e teve de ir viver com a mãe.
Pekâlâ, onu neyin öldürdüğünü öğrenene kadar evini karantina altına almalıyız.
Está bem, colocamos a casa em quarentena até sabermos o que o matou.
Sana bir kaç gününü geçireceğin evini gezdireyim.
Vou-te mostrar a a tua casa durante os próximos dois dias.
Peki ya evini ararsak?
- Não. - E se lhe vasculharmos a casa?
Sadece beni oraya götür ve evini göster.
Vamos até lá. E apontas para onde ele está.
Bay Al-Hariri evini terk edecek durumda değil.
Al-Hariri é incapaz de sair da sua residência.
Cebini, evini, iş yerini aradım ama cevap vermedi.
Liguei para o telemóvel, para casa, para o trabalho e ele não atende.
Belki evini arıyordur, ya da oraya gidiyordur.
Talvez ligue para o apartamento, ou vá até lá.
Evini kaybetmekten bahsettiğini sanıyordum.
Pensei que disseste que ias perder a casa.
Evini nasıl buldun, Nick?
Como gostas da tua casa, Nick?
Kardeşim kostümün korunması için hayatı pahasına evini asla terk etmedi.
O meu irmão nunca saia de casa, protegia o fato com a sua vida.
Gidip evini bir kontrol etmeyi planlıyorum.
Ele está muito calado. Estava a pensar leva-lo para casa.
Grieverlar'ın evini bulduğunuzu mu söylüyorsunuz?
Estão a dizer que encontraram a casa dos Magoadores?
Daha sonra kurt, domuzcukların evini üfleyip durmuş.
E o lobo não parava de soprar para cima da casa.
Evini düşün şimdi, tamam mı?
Pensa na tua casa, sim?
Kızın evini bulsak da gidip bıraksak olmaz mı?
Não podemos descobrir onde ela vive e deixá-la lá? - Jesus... - Philip...
- Göl evini hatirliyorum.
- Da casa do lago...
Arabanı unut, evini unut.
Esquece o teu carro. Esquece a tua casa.
Nasıl olur da Capitol'de oturup evini yok eden ve ailesini öldüren insanları savunabilir?
Como é que ele pode estar ali sentado no Capitólio, e defender as pessoas que assassinaram a sua família?
Her nokta belirti gösteren kişilerin evini gösteriyor.
Quase nada. Cada ponto representa o domícilio das pessoas com sintomas.