Evren tradutor Português
1,525 parallel translation
Gezegenimiz Güneş Sistemi'nde yegâne hatta belki de Evren'de.
O nosso planeta é único no sistema solar, talvez mesmo no universo.
Teoriye göre, bakteri gibi basit yaşam biçimleri ve volkanik havuzlarda gördüğümüz alg tipi canlılar Evren'de yaygın olabilir.
Afirma que os organismos simples como as bactérias, o tipo de lama que encontrei nas poças vulcânicas mornas, podem encontrar-se com frequência no universo.
Kocaman bir Evren'de bile gezegenimizin gerçekten de nâdide bir Dünya olabileceğini anlamaya başlıyoruz.
Mesmo num universo imenso, começamos a perceber por que razão o nosso planeta pode, de facto, ser uma Terra Rara.
Bu film, en parlak beyinlerden oluşan küçücük bir grubun matematik ve evren çevresindeki "kesinlik" örtüsünü sökmeleriyle ilgilidir.
Este filme é sobre como um pequeno grupo de mentes brilhantes abalou conceitos sobre o universo e da matemática.
"Her ne kadar evren karmaşık olabilirse de, daima, işe yarayan zarif kuralları olacaktır."
Para Einstein significa que embora o universo seja complicado, sempre haverá belos nichos nos quais ele o compreenda.
Birbirine paralel sayısız evren ve dünya var.
Existem vários universos... e muitas terras, paralelas entre si.
Şimdi bu kuantum almaşık evren mi?
Então, isto é um universo alternativo?
Benim teorime göre evren sonsuzdur.
Na minha nova teoria, o universo é eterno.
Evren ve Tanrı birbirinin aynısı.
O universo e Deus são a mesma coisa.
- Görünmeyen evren bilgisi için.
- Suprime a formação das galáxias.
Kip, evren oldukça büyük bir yerdir.
Bem, o Universo é um local muito grande.
Evren kanunu.
- É a lei do universo.
Görünmez bir evren internetle birbirine bağlanan ama hayattan kopuk yabancılarla dolu.
Um universo invisível, CULPADO! Povoado de estranhos, ligados "online" e desligados na vida.
Evren başladığında bir mermerden büyük değildi.
Quando o universo começou era uma bola... e depois :
Saniyenin trilyonda birinde dağılıp bildiğimiz evren haline geldi.
E em um trilhonésimo de segundo... ele se expandiu exponencialmente até o tamanho que conhecemos hoje.
Programın adını "Güzel Evren" koyduk.
O espectáculo chama-se "Planeta Bom".
ve evren bana iki tane mükemmel erkek bahşetti.
E o universo trouxe-me dois tipos espectaculares.
Tam şu anda, sandalyenizde otururken ve hemen sonraki anda 10 saniye içerisinde, 100 şey daha oldu bütün yıldızlar gezegenler ve astreoidler bedeninizdeki bilinen evren, ve buna hayat deniliyor.
E está tudo a acontecer agora, neste instante, que está aí sentado e, no instante seguinte, em 10 segundos, já aconteceu mais uma centena de coisas no seu corpo do que em todas as estrelas, planetas e asteróides no Universo conhecido, e isso chama-se vida.
Tatlım, tüm evren seninle konuşmak için çabalıyor.
Querido, o universo está a falar contigo.
Bütün evren seninle iletişim kurmaya çalışırken sen kalkmış çocuk kaçırma gibi basit bir konudan endişeleniyorsun.
Todo o universo está a tentar comunicar contigo e estás preocupado com uma coisa tão vulgar como rapto?
Ama öğrenmen gerek ki, evren yaşadığımız tecrübeleri işleyerek öğrenmemizi sağlıyor, evlat.
Mas lembra-te que o universo conspira para te trazer esta experiência. É um processo de aprendizagem.
Evren hazır olduğunda çöpünü yok edecek.
O universo despejará o seu lixo, quando for altura.
Bir evren yaratmak o kadar zor değildi.
Não era assim tão difícil fazer um universo.
Rastlantısal evren?
À do Universo aleatório?
Garip bir şey, şu evren.
Coisa engraçada, o Universo.
Bunu bana evren yapıyor.
É o universo.
Bilirsin evren büyük bir yerdir.
Sabe... o universo é lugar bem grande.
Bekleyip göreceğiz. Elbet evren karşıma bir şey çıkarır.
Eu vou saber quando o vir, o universo irá tratar disso.
Karma yada evren hakkında konuşacak... -... türde bir kız değildin.
Não eras o tipo de rapariga que falasse de karma... ou do universo.
Seth, evren ne zaman bir şey olmasına niyetlenirse o olur.
Seth, quando o Universo planeia algo, acontece.
Seth, evren ne zaman bir şeyin olmasını isterse o olur kişisel arzularımız veya doğal tercihlerimiz olamaz.
Seth... Quando o Universo planeia algo acontece. E os nossos desejos pessoais, ou predilecções naturais, não entram na acção.
Bazen evren senin bile anlayamayacağın şeyler yaptırır. Tabi.
Às vezes, o Universo leva-nos a fazer coisas que nem nós compreendemos.
Evet ve bu sayede tanışmış olduk. Evren esrarengiz şekillerde çalışıyor.
Os desígnios do Universo são insondáveis.
Bu elementlerle evren yeniden birleşsin.
Com estes elementos deixe que o universo fique unido.
Çünkü tüm evren yayılan şöhretimden nefret ediyor.
Porque o universo odeia esta onda actual de sucesso que ando a ter.
Belki daha önce de oldu, bu durumda, evren hakkında düşündüğümüz, bildiğimiz herşey yanlış.
Se calhar aconteceu antes. Em todo o caso tudo o que pensávamos que conhecíamos sobre o Universo está errado.
Evren beni haksız çıkartmayı seviyor değil mi?
O Universo deve adorar provar que estou errado, não é?
Hayır, çünkü evren çok büyük diye.
- Porque o universo é grande.
Evren dengesini her zaman tekrar bulur.
O universo volta sempre ao equilíbrio.
#.. Evren parıldıyor. #
O universo brilha.
Paralel evren mi?
Universos alternados?
Hey evren..
Universo?
Benim kör olmam ve tüm paramızı kaybetmemiz.. Biliyorsun biz, oldukça bencil ve açgözlüydük, evren de bize, daha iyi insanlar olmamızı söylüyor. Karma.
A minha cegueira e perdermos todo o nosso dinheiro.
Evren tekrar bir anlam ifade etmeye başladı.
O universo faz sentido outra vez.
Unuttum. Ama evren Vesuvius'u burnumun dibine uzatıp duruyor.
Já me esqueci, mas o universo continua a impingir-me os Vesuvius.
Ve Ben de kesin olarak emindi ki evren Grump'ları ortadan kaldırmıştı.
E o Ben estava positivamente certo de que o universo tinha tossido um Grumps.
- Küçük evren.
- Microcosmo?
Peki bana düzgün bir cevap verebileceğiniz bir evren var mı?
Há algum universo onde você esteja me dando uma resposta direta?
Teşekkürler, evren.
Obrigado, Universo.
Biliyorsun biz, oldukça bencil ve açgözlüydük, evren de bize, daha iyi insanlar olmamızı söylüyor. Karma.
É o karma.
Hey evren.. Kıçımı ye!
Universo?