Extra tradutor Português
5,970 parallel translation
Komiksin. Bu da bonusun.
Engraçado, isso é um extra.
Masada fazladan bir anahtar var.
Há uma chave extra na mesa.
Hayatlarında ekstra bir koruma olacak mı? İstedikleri zaman girip çıkma özgürlükleri olacak mı?
Elas terão alguma protecção extra?
Sanırım geçen günkü ekstra ödemenin bir sebebi vardı, değil mi?
Mas, presumo que o outro dia... as regalias extra... vêm com favores, certo?
Piyangonun açıklandığı gece başkan için ekstra önem almamız gerektiğini söylüyorum.
Sim, estou-te a dizer. Precisamos de segurança extra para o Presidente na noite do anúncio final da "Lotaria".
- Ek kazanç istemiyor musun?
- Não queres o dinheiro extra?
Sanırım dininiz ; işten kaytarıp tatil yapmak için kullandığınız bir sahtekârlıktan ibaret.
Acho que toda a vossa religião é uma farsa para que possam ter feriados extra no trabalho.
Chicago dışındaki Sorumlu Özel Ajan'ın Özel Ajan Barclay yardım için Louisiana'ya fazladan adam gücü gönderiyor.
O seu Comandante de Chicago, Agente Especial Barclay, está a enviar uma força extra para a Louisiana para ajudar.
Hemen burada fazladan biraz yerimiz olmalı.
Devemos ter algum espaço extra mesmo aqui atrás.
Ekstra hafıza ya da Cameron'ın...
Não posso dizer que esteja contente com a memória extra...
Evlilik dışı bir ilişkiden olabilirmiş.
Pode ter sido um caso extra-conjugal.
1,900 birim, tanesi 600'den olmak üzere trenle nakliye edildi ek olarak gümrük ve ekstra devlet masrafları da var.
1900 unidades enviadas por comboio a um custo de 600 por unidade, mais custos alfandegários e despesas extra-governamentais.
- Altıncı hisle mi anladın?
Baseado em quê, na percepção extra-sensorial?
Ned bize fazla sandviçleri dondurucusunda saklamamıza izin verdi.
O Ned deixou-nos usar o frigorifico dele para guardar as sandes extra.
Domates çorbası ve salata istiyorum. Salataya ekstra kıtır ekmek istiyorum.
Quero sopa de tomate, a a salada da casa, extra croutons.
Yine mi o kadın geldi?
Oh, não, a "Extra Croutons" está cá de novo?
Kıtır ekmek için ekstra ücret al.
Certifica-te de cobras pelo extra.
Ekstra ücret almayacağız.
Não vamos cobrar pelo extra.
Caroline, merak etme. Kıtır ekmekçi kadın iyi.
Caroline, para de te preocupar, a "Extra croutons" está bem.
Gerçekten mi? Ekstra boyutlar veya süper simetriyi destekleyecek kanıt mı bulundu?
Encontraram as provas que apoiam dimensões extra de supersimetria?
Hayatımın büyük kısmını sicim teorisi ve onun ekstra boyutlar kompaktifikasyonuna adadım.
Dediquei o apogeu da minha vida à teoria das cordas e à sua procura da compactificação de dimensões extra.
6 ay önce bu adamların 35 milyonu ve B serisi finansı vardı.
Há seis meses, esses homens tinham 35 milhões de dólares e financiamento extra.
Bu kanepe sanırım çekilmiyor, en iyisi kendime katlanabilir yatak ayarlamak.
Acho que este sofá não vai abrir. Vou arranjar uma cama extra.
Yapılması gereken işleri yapma konusunda biraz daha sorumluluk aldım.
Só estou a arranjar algumas responsabilidades extra, a fazer algumas coisas que precisam de ser feitas.
Olay şu, biraz fazladan para kazanmak için biraz uyuşturucu satıyorum.
Sabes, às vezes, vendo alguma droga para conseguir algum dinheiro extra.
Yapabildiğimiz kadar hızlı bir şekilde ceplerimizi nakitle dolduralım.
Põe esse dinheiro extra no nosso bolso, o mais rapidamente possível.
Ekstadan bir seyler verseniz olmaz mi?
Pode dar-me alguma coisa extra para isto?
- XL, peynir kenarli, pepperoncini'li mi?
Gigante de pepino e queijo extra?
Annenin sevdiği ekstra yağlılardan almak için başka markete gittim.
Tive que ir a outra loja para comprar o de extra-gordura que a tua mãe gosta.
Ekstra benzin de alacaksınız.
Vou arranjar-lhe petrohol extra.
Eğer kurtaramazsak, kesinlikle fazladan birisine ihtiyaç duyacağız.
Se não conseguirmos traze-lo de volta, podemos vir a precisar de um par mãos extra.
Tamam, ekstra kremayı aldım. Hadi gidelim.
Ok, eu tenho o glacé de açúcar extra.
- Ekstra - - Evet.
- Com extra...?
Al. İhtiyacı olanlar için fazladan yiyecek ve ilaç yardımı.
Rações extra, cuidados médicos aos que precisam.
- Ekstra bir bataryaya ihtiyacın var.
Vais precisar de uma bateria extra.
İlave alaycılığa lüzum yok.
Não preciso do sarcasmo extra.
Mesaidışındayız.
São horas extra.
Eğer biraz ekstra yardıma ihtiyacın varsa her zaman gönüllü olduğumu bilmeni istedim.
Eu quero que saiba, que se precisar de ajuda extra, estou sempre disponível.
Eğer fazladan iş imkanı olursa Jenkins, aklımdasın, tamam mı?
Se for preciso fazer horas extra, Jenkins, vou pensar em ti, está bem?
Sabaha biraz fazla mesai ile başlamak gibisi yok, değil mi?
Nada como começar a manhã a fazer um extra, não é?
Size fazladan iş çıkarmak istememiştim, efendim.
Não queria dar-lhe trabalho extra, senhor.
Babasının kumar borcu üzerinden onu sıkıştırmışsın. Yasadışı dinleme için onu zorlamışsın.
Chantageaste-o com as dívidas de jogo do seu pai, e obrigaste-o a fazer vigilância extra-oficial.
Sanırım geziniz biraz uzadı.
Acho que vocês ganharam um tempo extra.
- Hayır, blog ekstra yaptığı bir iş.
Sou uma blogueira? Não. O blog é só uma actividade extra.
Çok fazla adam öldürdün farklı bir can sıkıcı dert ile uğraşmamak için mi?
Matastes uma dúzia de homens porque não queríeis ser incomodada com os trabalhos extra?
İşten sonra bana lazımsın.
Preciso de ti. Extra oficialmente.
Bay Büyük Boy Kola!
Sr. Goma Extra!
Mary'ye fazladan yardım için minnettarım.
Agradeço a ajuda extra com a Mary.
Bunları devamlı yanınızda taşıyın.
Andem sempre com eles. A minha equipa está a fazer patrulhas extra e estão prontos para agir. Usem-nos.
Eski dostun Wick için plajda fazladan bir hamak tutmayı unutma yeter.
Lembra-te, apenas, de deixar uma rede extra pendurada na praia, para o teu velho amigo Wick.
Sam Amca'ya bildirimi için fazladan puan.
Um bónus extra por ter confirmado isso com o Tio Sam.