English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ E ] / Eşsiz

Eşsiz tradutor Português

1,928 parallel translation
Eşsiz.
Único.
- Eşsiz Hercule Poirot.
- O incomparável Hercule Poirot!
Eşsiz bir keyifti, Allie.
Allie, foi um prazer incomparável.
Bence, Amerikan hayatında onun için bir şeyler yapmaya çalıştığımız eşsiz bir düzenimiz vardır.
O que penso que temos é uma organização única na vida americana, onde estamos a tentar fazer algo em relação a isso.
Bir bakıma, bu geceki suikastın eşsiz olmasını istedim. Katıksız.
De certa forma, queria que o assassinato dessa noite fosse especial.
Ama benim ki eşsiz bir yol oldu.
Mas a minha trilha foi única.
Sen eşsiz bir adam ve dövüşçüsün.
És um homem único, és uma pessoa única.
Halbuki sosisin eşsiz bir formu var ve proteince zengin.
Mas têm um formato porreiro, têm proteínas.
Eşsiz, benzersiz, kızıl kasırga!
O maior, o único tornado encarnado!
Afrodit'ten başka bir inceltici daha, kış sezonu için. Bu eşsiz kenarları ipli, çevreden bağlamalı ve önden arkaya kumaş ve şerit halinde tüylü lastik ve boylu boyunca paslanmak çelik ile çevrili.
Outra criação de Aphrodite para a época de Inverno é esta cinta inteira com reforços dos dois lados em aplicações em borracha e aço à prova de ferrugem.
1988'de George O'Hearn'ın duygusallığıyla birleşen bu eşsiz kombinasyon Pulitzer ödülünü kazandı.
Em 1988, essa combinação única de sensibilidades, valeu ao George O'Hearn o prémio Pulitzer.
Bu adanın eşsiz özellikleri, Dharma girişiminin hem uzayda, hem zamanda benzersiz deneyler yapabilmesini sağlayan bir tür Casimir etkisi yarattı.
As propriedades únicas desta ilha, criaram uma espécie de efeito Casimir, permitindo à Iniciativa Dharma levar a cabo experiências únicas no espaço e no tempo.
Justin'in eşsiz, kırmızı spor ayakkabılarının bıraktığı izler.
as inconfundiveis marcas das sapatilhas do Justin.
Elle boyandıkları için, bu tip ayakkabılar arkalarında çok eşsiz bir sürtünme izi bırakıyorlar.
por serem pintados à mão este tipo de sapatilhas deixa umas marcas únicas.
Önümüzdeki dört yıl boyunca kendinizi sanata gömmek için eşsiz bir fırsat yakaladınız.
Pelos próximos quatro anos terão uma oportunidade única para imergirem nas artes.
Sistemi, yoğun CD-356 konsantrasyonu bir yana birçok eşsiz bileşimi de ihtiva ediyor.
Além da alta concentração de CD-356 no sistema dela ela tinha uma gama de compostos únicos.
Chance eşsiz bir karaktere sahipti.
" O Chance foi uma figura única.
- Sıradaki eşsiz bir parça.
- O próximo é um artigo fora do vulgar.
Kılık değiştirmenin uç noktası bu. Eşsiz olacaksın, dostum.
Sim, como mestre do disfarce, não há igual, meu amigo.
Tam buradaki çamur birikintisinde eşsiz bir canlı var.
Há vida preciosa até aqui, nesta poça de escória.
Ben, Tanrıların habercisi Merkür olarak davet ediyorum bayım sizi burada yaşanacak eşsiz bir geceye.
Eu, Mercúrio, o mensageiro dos deuses, convido-vos... Convido-o, senhor. Para brilhar uma só noite aqui...
Sizin, bu eşsiz yeteneğinizi saklamanız kesinlikle bir günah olur.
Seria um crime esconder esse seu enorme talento.
Bir gün, UCLA'daki doktorlar bu eşsiz durumumu incelemek için beni Bali'den Los Angeles'a götürdüler. Stajer bir hemşireyi korkutup, meslek değiştirmesine sebep oldum.
Quando os médicos da UCLA me levaram de Bali para Los Angeles para analisar a minha doença, fiz com que uma enfermeira estagiária desmaiasse e mudasse de carreira.
Eşsiz New York.
- Nova Iorque única.
Bu eşsiz türe ulaşma şansın olacak...
Você pode ver e tocar essas espécimes incrível...
Eşsiz ve önemli bir olay bu.
que é única e muito importante.
" Yahudiler ve kalacak yeri olmayanlar için eşsiz bir tesis.
Uma habitação única para o alojamento de judeus e outros sem abrigo.
- İçine etti ama bize yardım edebilecek eşsiz bir konuma sahip.
- Cometeu um erro. Mas está numa posição única, para nos ajudar.
İçine etti ama bize yardım edebilecek eşsiz bir konuma sahip.
Cometeu um erro. Mas está numa posição única, para nos ajudar.
- Hunter eşsiz bir çocuk.
- O Hunter é um menino especial.
Dünyaca ünlü, elle işlenmiş eşsiz tokalar.
Conhecidas mundialmente, de fabrico único.
Paul herkesi eşsiz ve ilginç bulur.
Para Paul todos são especiais.
Bunlar eşsiz.
São únicos.
Eşsiz!
Incomparável!
Bu teknolojinin eşsiz bileşimi, akıllı bilgisayar sistemleriyle onların biyolojik modelleri, yani insan zihinleri arasındaki bağlantıya olanak tanıyor.
Devido à exclusiva fusão que a tecnologia proporciona entre sistemas inteligentes de computadores e os seus modelos biológicos. A mente humana.
Aynı zamanda senin yaptığın katkının eşsiz ve kendine özgü olmasına yardımcı olacak.
Isso também ajuda a manter a sua contribuição particular, única e inconfundível.
Benzersiz bir duygudur. Eşsiz.
É uma sensação única, incomparável...
Marshall'ın eşsiz bir sorunu var.
Ele tem desafios únicos.
Göz alıcı, güzel, eşsiz
És brilhante, bonita, única,
Eşsiz bir bağınız var.
Têm uma ligação única.
Şovları tamamen eşsiz olmalıydı.
O número delas teria sido completamente invulgar.
Çenesindeki hasar, eşsiz.
O dano no maxilar é único.
Bu kılıcı bulmak, davada eşsiz bir avantaj verdi bize.
Encontrar a espada deu-nos uma grande vantagem neste caso.
İki birbirinden eşsiz insanın, son derece sıradan birisi olan oğlunuz tarafından birbirine bağlı olmasının ihtimali nedir?
Quais serão as probabilidades de dois indivíduos tão únicos como nós estarem ligados por alguém tão prosaico como o seu filho?
Ve beni de evine eşsiz koleksiyonunu gösterme teklifiyle götürmuştü.
E levou-me até casa dele para me mostrar uma colecção bastante rara.
Ama "Moro" eşsiz bir güzellik, paha biçilemez.
Mas A Moro é um tesouro singular. - De valor incalculável.
Her biri eşsiz ve buz gibi soğuktur.
Únicos e gelados.
Kimsenin boy ölcüsemedigi essiz bir hareketin var mi?
Tens algum truque único, que apenas tu consegues fazer?
Her anı eşşiz bir hediye gibi yaşa...
Vive cada momento como se fosse uma dádiva preciosa.
Eşsiz değil.
Não é inédito.
Eşşiz-ortaklığa!
- Par-feição! - Par-feição!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]