Eşyalarım tradutor Português
5,132 parallel translation
Bisikletim, eşyalarım ne olacak?
Então e a minha bicicleta, e as minhas coisas?
Siz beylerle parti yapmayı çok isterdim ama eşyalarım yok benim.
Eu até gostava de ir à festa convosco. Mas... Não tenho as minhas merdas.
- Eşyalarımız sığmayacak...
- As minhas coisas não cabem...
Onu eşyalarımızla kargoya verebilirsek bu şekilde daha az başımız ağrır.
Além disso, ela é tão lenta e seria muito menos complicado se pudéssemos mandá-la com o resto das nossas coisas.
"Senin sevgilin olacağım ve sonra eşyalarımı toplayacağım."
"Eu serei a tua namorada e depois embalo as minhas coisas."
eşyalarımı biliyorum
Eu conheço as minhas cenas.
Eşyalarımı almam lazım.
Tenho de ir buscar os meus pertences.
Niye eşyalarımı karıştırıyorsun?
Porque é que estás a vasculhar as minhas coisas?
Bütün eşyalarım bütün eşyalarım yanımda.
Já apanhei as minhas coisas.
- Eşyalarımız orada mı bırakacağız?
Vamos mesmo deixar as nossas coisas lá dentro?
- Neden benim eşyalarımın yerini değiştirdin?
- Porque mexeste nas minhas coisas?
- Eşyalarımı yıkadın mı?
- Lavaste as minhas coisas?
- Eşyalarımı niye kutulara koydunuz ki?
- Por que está tudo em caixas?
İnternette satacak eşyalarım bitti. Hiçbirşey kalmadı.
Já esgotei as coisas para vender no eBay, eu não tenho mais nada.
Eşyalarımızı hazırlayalım da gidelim lütfen.
Podemos ir arrumar as malas e partir?
Yani, sadece benim eşyalarım.
Quer dizer, as minhas coisas.
Eşyalarımı alabilir miyim?
Posso ter a minha máquina?
Onun etrafta dolaşıp eşyalarımı karıştırıp mikrodalga ile TV'yi satmasını istemiyorum.
Não o quero a passear por aí, a mexer nas minhas coisas, a bater no micro-ondas e na televisão.
Eşyalarımızın neden hala burada bulunduğunu merak ediyor.
Está a perguntar porque é que ainda temos as nossas coisas aqui.
Eşyalarımı almaya geldim, anne.
Apenas vim buscar as minhas coisas, mamã.
- Eşyalarımı toplamamı söyledin.
Disseste-me para fazer as malas.
Ben de eşyalarımı kaybetmeyi sevmem.
Também não gosto de perder nada.
- Ya eşyalarımızın geri kalanı?
E o resto das nossas coisas?
Of, sadece kişisel eşyalarım.
- Ah, são coisas minhas.
- Eşyalarıma iyi bakarım.
Cuido bem do meu equipamento.
Önce bana eşyalarımı toplamamı söylüyorsun ama şimdi telefona cevap vermiyorsun.
Primeiro dizes-me para fazer as malas e depois não atendes.
Eşyalarımı toplamamı ve onunla birlikte şehirden ayrılmamızı istediğini söylemiş.
Disse-me para fazer as malas e para sairmos da cidade com ele.
İnsanlar, burada eşyalarımız ile dalga geçecekler.
Não gosto da ideia de todas aquelas pessoas aqui, a cutucar as nossas coisas.
- Evet, tabii. Eşyalarımı alayım.
- Sim, vou buscar as minhas coisas.
Eşyalarınızı toplayıp buradan defolup gitmek için yarım saatiniz var.
Têm meia hora para arrumarem as malas e sair daqui.
Iron Man'in eşyalarına benziyor amına koyayım, pahalılar.
Isto parece uma merda que o Homem de Ferro teria! Estas merdas são caras.
- Eşyalarını almama yardım et.
Ajuda-me a tirar as coisas dele!
- Bunlar benim eşyalarım.
É as minhas merdas!
Mary'ye eşyalarınızı aldırtırım.
Olhe para mim. Mandarei a Mary subir com vossas coisas.
Benim eşyalarımı ne zaman çaldın?
Quando roubaste as minhas coisas?
O herifin eşyalarını taşıdığımızda tatilde olduğun için çok şanslısın.
Tiveste sorte de estar de férias quando tivemos que mudar o tipo do lado norte.
Eşyalarını toplamaya başladım.
Comecei a embalar as coisas dela.
Eşyalarımı topladım bile.
Já arrumei tudo.
Git eşyalarımı topla.
Vai buscar as minhas malas.
- Eşyalarınızı toplayın tamam mı?
- Deixa-me levar as nossas merdas.
Babamın eşyalarını paylaştıktan sonra sırların açığa çıkacağını mı sanıyordun?
Pensei que íamos manter isso em segredo até depois de dividir as coisas do pai?
Nasıl biri olduğuna dair fikir edinebilmemiz için bize verebileceğin kıza ait eşyalar var mı?
Tem algum bem pessoal dela? Alguma coisa que nos ajude a ver como ela era?
Endişelenmemesini, eşyaları topladığımızı ve her şeyin vaktinde... yapıldığını söyle.
Diz-lhe que não se preocupe, que estamos a arrumar as coisas... que está tudo de acordo com o plano.
Eşyaları taşımak için biraz yardım lazım.
Preciso de ajuda com este equipamento.
Size sadece kişisel eşyalarınızı almanız için birkaç dakika verebilirim. - Gitmenizi istemek durumundayım.
- Agora... o que lhe posso dar são alguns minutos para trazer os seus pertences.
Tüm bu eşyaları güvenli bir şekilde nakliyat kamyonuna koyalım bence. Kocamı aramalıyım.
- Sugiro que arranje uma maneira pôr tudo em segurança num camião de mudanças.
Bugün eşyalarınızı alıp kaldırıma çıkarmak için kiralanmış bu elemanları göndermek zorunda kalacağım.
Vou ter de mandar que estes tipos, que foram contratados hoje, tragam as suas coisas e as atirem para o meio da rua.
Şahsi eşyalarını sonra yollarım.
Mando-te os teus pertences depois.
Bu June'nın eşyası mı? 257 00 : 17 : 34,754 - - 00 : 17 : 36,120 Evet. Onun eşyaları.
- Isto são coisas da June?
Bütün eşyaların burada olduğundan emin olmak için burdayım.
Estava apenas assegurar-me de que todas as coisas dela estavam a salvo.
Konuştuğumuz şey sanat mı yoksa eşyalar mı?
Estamos a falar sobre vender arte ou vender coisas?