English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ F ] / Fac

Fac tradutor Português

47 parallel translation
Dediğim gibi, bu yalnızca orijinalinin bir kopyası.
Pois bem, como eu disse, este é apenas um fac-símile da coisa real.
Siz ve ben gerçeğiz efendim. Teğmen Barclay'de öyle.
Seu transportador era um fac-símile.
Paul, Dartmouth Tıp Fakültesi'nde psikiyatri profesörü.
O Paul é professor de Psiquiatria na Fac. de Medicina de Dartmouth.
Fac 51, diğer adıyla the Hacienda.
Factory 51, isto é : a Hacienda.
- Sanırım "la fac".
Acho que é a fac.
- Yani "la fack" üniversite mi demek?
Estás a brincar? Tu dizes a fac, para dizer universidade?
- "Je vais la fac" mı diyorsunuz?
- Tu dizes eu vou à fac.
- Evet, "Je vais a la fac".
Sim, eu vou à fac.
- "Fac" a gidiyorum.
Se pudermos encontrar melhor...
- Nereye? - Ne?
Vou para a fac.
O bir kopya.
Ela é uma cópia. Um fac-símile.
Bence biri yada bişey Asteğmen Mayweather'ı kaçırdı... ve yerine bu kopyayı koydu.
Creio que alguém, ou algo, raptou o cadete Mayweather e deixou este fac-símile no seu lugar.
FBI, nasıl facılara ya da kristal küre okuyucularına başvurmuyorsa aynı nedenden dolayı numerolojistlere de başvurmaz.
O FBI não consulta numerologistas, pela mesma razão que não consulta horóscopos ou ciganas, ou bolas de cristal.
Sınırın ötesinden ağır provokasyon. FAC'de şansölyenin ofisinde protestolar.
"Protestos no gabinete do Chanceller na FRG ( Alemanha Ocidental )"
FAC'den DAC'ne girmek için izin bekleyen insanlara yurda giriş için izin verdi.
"consentiu à entrada no país de pessoas vindas da RFA que vinham pedindo exílio nas embaixadas da RDA em Praga e Budapeste."
İşsizlik, gelecekten ümitsiz olmak... ve Neo Nazi Cumhuriyetçilerinin gittikçe artan seçim başarıları... cesareti kırılmış olan FAC vatandaşlarının kapitalizme arkalarını dönmeye işçilerin ve köylülerin ülkesinde yeni bir hayat arayışına sebep oluyor.
"Desemprego, más perspectivas futuras..." "e o aumento das vitórias eleitorais dos Republicanos neonazis..." "levaram os enfraquecidos cidadãos da RDA a voltarem as costas..."
FAC'den gelen yeni DAC vatandaşları işte buraya park ediyorlar.
"Aqui estão alojados, os novos cidadãos da RDA vindos da RFA."
Evlerine FAC vatandaşı almak isteyen yurttaşlarımızın bölge elçiliklerine başvurmaları gerekmektedir.
"Os cidadãos que estiverem preparados para acomodar um refugiado da RFA," "informem por favor ao seu presidente da Secção de Planeamento."
Duvarın yıkılmasından kısa bir süre sonra, binlerce FAC vatandaşı...
"Pouco depois da queda do muro, milhares de cidadãos da RFA..."
- Buna ihtiyacın olacak.
- Vai precisar disto. - Suponho que seja um fac-símile.
" Aynı fakültedeyiz.
" Tamos na Fac juntos.
Björck dosyası yakında bana fakslanacak.
Terei partes do relatório de Björck por fac-símile.
Sana bir iskelet lâzım ben de gerçek bir kopyasını yapacağım.
Precisa de um esqueleto, por isso vou fazer um bom fac-símile.
- Kafeteryadan bir şey ister misin?
- Queres alguma coisa do D-Fac?
Gece 11.47'de cinayet olduğuna veya olabileceğine dair ofisimize bir telefon aldık.
Às 23h47... SHELDON BURNETT POLÍCIA DE CARLSBAD... foi feita uma chamada para o nosso departamento com um fac-símile, a dizer que houve ou poderia haver uma situação de homicídio.
- "Uş.."
- "fac..."
Amanda Clarke'ın şerefine toplana her bir kuruş ihtiyacı olanlara dağıtılırken ne yardımseverler ne de A.C.F.'in gelecekteki haznedarları gerçek amacının farkında bile olmayacak.
Mesmo cada centavo colectado em honra da Amanda Clarke a ser distribuído aos necessitados, nem os clientes, nem o futuro tesoureiro da FAC, saberão da sua verdadeira finalidade.
Bu gece burada bulunan ve Amanda Clarke Vakfı'nı açmamıza yardım eden herkese teşekkürler.
Obrigado a todos por estarem aqui hoje e por nos ajudarem a lançar a FAC...
Yani A.C.V.'nin ona sponsor olması gerektiğini mi düşünüyorsun?
Portanto tu achas que a FAC devia patrociná-la?
Eğer sen de ne yaptığını biliyorsan yarın yabancı bankalar açılmadan önce Mathis'i A.C.V. hesabındaki görevinden alırsın.
E, se sabes o que fazes, vais tirar o Mathis da conta da FAC antes que os bancos estrangeiros abram.
- İslamabad'daki bir tıp fakültesinde.
- Numa Fac. Medicina, em Islamabad.
- Ya da inandırıcı bir kopyasına.
- Ou um fac-símile digital.
- Federasyonda arkadaşlarım var.
- Tenho alguns amigos na FAC.
AYF'nin böyle kullanımının yasadışı olduğuna dair tasarı hazırlıyoruz.
Vamos elaborar uma lei que diga que utilizar assim o FAC é ilegal.
Afet Yardım Fonuna para lazım.
Preciso do FAC reforçado.
Affedersiniz Sayın Başkan, ama Afet Yardım Fonunu siyasal amaçlarınız için talan eden sizsiniz.
Desculpe, Sr. Presidente, mas é o único que sacou o dinheiro do FAC para fins políticos.
Gönülsüz valilere söyle, kapalı oldukları günler ve fazla mesai için Afet Yardım Fonunda kalan parayı kullanacağız.
Diz aos governadores que hesitam em concordar, que pagaremos os dias encerrados e horas extraordinárias com o que sobra no FAC.
Sen dahice bir taklitsin bir suret.
És apenas uma imitação inteligente, um fac-símile.
Uçuş bilgisayarı kapatıldı, açıldı.
Desligar e ligar FAC 1.
"Quod facis, fac citius." Ne yaparsan yap, hemen yap.
Continuaremos a busca.
MK = Merkez Komite DAC = Demokratik Alman Cumhuriyeti, Eski Doğu Almanya ABSP = Almanya Birleşik Sosyalist Partisi FAC = Federal Alman Cumhuriyeti, Eski Batı Almanya
ABREVIATURAS RDA = Republica Democrática Alemã RFA = Republica Federal Alemã
- Hey! Yapma!
Não faç...
Charlie?
Charlie? Não faç...
Hayır, bir şey yapma.
Não, não, não. Não faç nada.
Yapma bu- - - Selam.
Não o faç...
face 144

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]