English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ F ] / Fahad

Fahad tradutor Português

64 parallel translation
- Yezit Fahad. Bölüm başkanımız.
Yazeed Fahad, nosso presidente eclesiástico.
Yezit Fahad bir barış adamıydı.
Yazeed Fahad era um homem de paz!
İkisinde de aynı adam aramış. Bu adam olduğunu tahmin ediyorum. Yezit Fahad.
Mesma voz em ambas, e assumo que é este sujeito, Yazeed Fahad.
- Bombacı Yezit Fahad'dı.
Somos nós. Fahad foi o homem-bomba.
Yezit Fahad. Eski Amerikan denizcisi. Bir terörist saldırıyla ilgili ihbar hattını aradı.
Yazeed Fahad, ex-marinheiro Americano, nos chamou para advertir de um ataque terrorista.
- Bu Umar, Yezit'in sesine çok benziyor.
É só eu ou isso parece com a voz do Yazeed Fahad?
Hala tereddütler varsa, şahsen arayıp Yezit Fahad'ın terörist bombalama eyleminin faili değil, kurbanı olduğunu söylerim.
Se ainda houver algum negociador Vou pessoalmente chamar e reafirmar que Yazeed Fahad foi vítima de um terrorista com bomba e não o responsável.
Steven Arthur Younger, Kral Fahd camisinin bir üyesi.
Steven Arthur Younger, membro da Mesquita king Fahad.
Fahad! Ne halt ediyorsun?
Que merda estás a fazer?
Soktuğumun Fahad'ına söyle, onun bir kardeşi yok.
Diz a esse maldito Fahad, que não tem irmão.
- Fahad!
- Fahad.
Anlat bakalım..... Fahad bugün niye gitmedi okula?
Diz-me... Por que não estava o meu filho Fahed hoje na escola?
İlk seferinde de dediğini duydum Fahad. Yeni bir Xbox.
Já ouvi a primeira vez, Fahad.
Sizin için Fahad'la kuzenini yollayacağım.
Vou mandar o Fahad e o teu primo para a ajudarem.
Fahad.
O Fahad.
Fahad, onu tehdit etmişti.
O Fahad ameaçou-o.
Fahad Ranjani.
Fahad Ranjani.
Fahad, taşın kendisine geleceğini sanıyordu.
O Fahad pensou que ia para ele.
Ama siz havlayan köpektiniz, Fahad.
Mas você é um cão que ladra, Fahad.
Şüpheli konumundasınız, Fahad.
Você é uma pessoa de interesse, Fahad.
- Sen bilirsin Fahad. - Faheed!
- Sirva-se, Fahad.
Yani Fahad Ahmadi'yi davet ettik ve biri onu öldürdü mü?
Então, convidamos o Fahad Ahmadi, e alguém o matou?
Maktul Fahad Ahmadi'yi tanır mıydınız?
Conhecia a vítima, Fahad Ahmadi?
Narkotik, Fahad'ı neden programa seçti?
Porque é que a DEA escolheu Fahad para o programa?
Mesela Ajan Richards program için neden Fahad'ı seçti?
Como o motivo da Agente Richards escolher Fahad para o programa.
Ajan Richards Fahad ve diğer iki askeri seçti çünkü onların Afgan ordusunda üst düzey güvenlik yetkisi var.
A Agente Richards escolheu Fahad e os dois outros soldados por terem grande acesso no Exército do Afeganistão.
- Tabii Fahad'ı öldüren, önce istediğini almadıysa.
A não ser que quem matou o Fahad, já tinha o que queria.
Bu sabah 8 : 30'da ofisinden çıktığını biliyorum muhtemelen Fahad Ahmadi'nin öldürüldüğünü duyduğunda.
- Sim. Sei que deixou o escritório perto das 8 : 30 esta manhã, possivelmente depois de saber sobre a morte de Ahmadi.
Fahad Ahmadi cinayetini soruşturmak için geldik.
Estamos a investigar o assassínio de Fahad Ahmadi.
Fahad iki kişi tarafından öldürüldü.
O Fahad foi assassinado por dois homens.
Bu sabah Fahad'ın cesedi bulunduğunda gitmişlerdi.
Foram embora na altura em que o corpo de Fahad foi encontrado esta manhã.
Fahad'ı öldürüp, kaybolmuş olabilirler.
Podiam ter morto o Fahad e fugido.
Sadece o değil, onu buraya biz getirdik. Yani Fahad, planı kabul etmediği için öldürüldüyse...
E ainda os trouxemos aqui, por isso se o Fahad foi morto porque não concordou com o plano...
- Fahad'a olanları duydum.
Acabei de ouvir o que aconteceu com o Fahad.
Sizce Fahad cinayetiyle ilgileri var mı?
Acha que eles têm alguma coisa a ver com a morte do Fahad?
Aslına bakarsanız Fahad sörf öğrenmeye başlamıştı.
Na verdade, Fahad aprendeu sozinho o SUP.
Amerika'ya gelme fırsatını değerlendirdiler. Yollarına çıkınca da Fahad'ı saf dışı ettiler.
Aproveitaram e vieram para a América, e eliminaram o Fahad por atrapalhar.
Brenner haklıysa ve Fahad'ı diğer iki asker öldürmediyse...
Se o Brenner tem razão e os outros 2 soldados
O zaman muhtemelen biri onların da peşindedir.
- não mataram o Fahad... - Também andam atrás deles.
Tamam. MAK, Abdul'ü kaçırıp Kamal'ı kaçırmaya teşebbüs ettiyse,.. ... belki de Fahad'ın ölümü, ters giden bir kaçırma teşebbüsüydü.
- Está bem, se, a MAK levou o Abdul e tentou levar o Kamal, então, talvez, a morte de Fahad fosse qualquer coisa que correu mal.
Fahad Ahmadi'yi öldürdün mü?
Mataste o Fahad Ahmadi? Não.
Bunu kimse istemedi. - O zaman İslam kanunu, Fahad Ahmadi'nin ölmesini emretse bunu uygular mıydın?
Então, se as leis do Islão mandassem matá-lo, fazias o que as leis mandam?
Fahad'ın kanı ellerinde.
O sangue dele está nas tuas mãos.
Fahad Ahmadi cinayetinden hakkında işlem yapmak için.
Para processar-te por assassínio do Fahad Ahmadi.
Ya Fahad?
E Fahad?
Fahad bu sabah kumsalda koşarken öldürüldü.
Fahad foi morto enquanto corria na praia esta manhã.
Yezit Fahad.
Yazeed Fahad.
- Fahad.
- Fahad.
Fahad!
Fahad.
Fahad!
Fahad!
- Fahad Ahmadi.
- Fahad Ahmadi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]