English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ F ] / Fairview

Fairview tradutor Português

204 parallel translation
Yaz bunu.. .. 2-2-2-2 Fairview Caddesi.
Anota ai... 2,2,2,2
Sanırım Westbridge'in Fairview Manor kadar iyi bir muhit olduğunu kabul edersin.
Sabe que Westbridge é um bairro tão bom quanto Fairview Manor.
- Bay Ve Bayan Stanley Banks 24 Maple Drive, Fairview Manor.
- Bem... - Sr. e Sra. Stanley Banks.
Ve düğün de 10 Haziran'da.
Maple Drive, 24, Fairview Manor.
Gelecek ay yapılacak Fairview Köpek Show da jüri olduğunu biliyorum.
Ou não sabia? Bem, sabia que irá julgar... o Fairview Dog Show no próximo mês.
Neden onu gelecek ay ki Fairview şovda yarıştırmıyorsunuz?
Porque não a inscreve no show Fairview do próximo mês?
Küçük Venüs'ü çekmiş.
Ele desenhou o Little Venus em Fairview.
Fairview Akıl Hastanesi'ndeki amcasını kontrol etmekte zorluk çektim.
Eu pessoalmente tive muitos problemas ao tirar o seu tio Deke do Hospital Fairview Mental.
Geçen ay bir çocuğu Fairview'e kurban verdik.
Nós perdemos uma criança mês passado em Fairview.
Fairview'da işleri böyle yaparız, değil mi?
Esta é a maneira como fazemos as coisas aqui em Fairview, não é?
Fairview'dan gelen haberlere göre bir arabalı sinema yıkılmış.
Informações vindas de Fairview, indicam que um cinema ao ar livre foi destruído.
Tanrım, Üçüncü cadde ve Fairview'in kesiştiği yer.
Na esquina da 3ª e da Fairview.
Fairview Park'ında bir kadın boğazlanmış.
Uma mulher foi estrangulada no Fairview Park.
Bu dram, mahkemede oynanıyordu.
Esta peça de moralidade estava a ser produzida no tribunal judicial de Fairview.
Fairview gibi daha az arzu edilen semtler, her şehirde vardır.
Como todas as cidades, Fairview tinha um bairro indesejável.
Silver Fox seni neşelendirmiyor mu? - Çık dışarı.
REDINGTON-FAIRVIEW HOSPITAL CENTRAL
Fairview'deki kapı komşum.
É minha vizinha em Fairview.
Fairview İlçe Hapishanesi sakinleri salı günlerini iple çekiyorlardı.
Os "habitantes" da cadeia de Fairview esperavam ansiosamente a chegada das Terças-feiras.
David Bradley'in Fairview'daki en başarılı avukat olmasının nedenleri vardı...
Havia uma razão pela qual o David Bradley era o advogado com mais sucesso em Fairview.
O hayır, orası Fairview Ailem orada yaşıyor.
Não, isso foi lá em Fairview. Eu tenho família lá.
Umarım, Fairview'de mutlu olursunuz.
Realmente espero que vocês sejam felizes aqui em Fairview.
Fairview ilçe hapishanesi müdür yardımcısıyım.
Sou o assistente do director da prisão de Fairview.
Bu sırada Fairview County hapishanesinde, Maisy Gibbons ziyaretçisi olduğu için sevinmişti. Fakat sonra hatırladı ki ziyaretçilerden uzak durmalıydı... özellikle bir sepet hediyeyle gelenlerden.
Entretanto, na prisão, a Maisy Gibbons ficou encantada quando soube que tinha uma visita, mas logo viu que mais vale desconfiar das visitas que levam cestos com presentes.
Rex ve benim, Fairview şehir klubune yıllardır üyeliğimiz var, ve görünüşe göre biraz kullanılırlığını yitirmekte, yani ben de üyeliğimizi yenilememe kararı verdim.
Eu e o Rex somos sócios do Clube há imensos anos, mas o Clube já não está tão selecto, portanto decidi não renovar a inscrição.
Fairview'un kaymak tabakası, yarı resmi öğlen yemekleri için ayda bir kez Maxine Bennett'in evinde bir araya gelirdi.
Uma vez por mês, a sociedade das mulheres de Fairview... comparecia a um almoço semi-formal na casa de Maxine Bennett.
Temptation Fairview'un dışında tanınmış bir müessesenin adı.
"Temptation" é nome de um estabelecimento bem conhecido na periferia de Fairview
Son savaş, Fairview mahkemesinde gerçekleşmek üzereydi.
A batalha final estava prestes a desenrolar-se no tribunal de Fairview.
Fairview A.A. üyeleri her toplantıyı bir duayla bitirirdi.
Os membros das reuniões do A.A. de Fairview terminavam todas as reuniões com uma oração.
Fairview'un en başarılı özel dedektifi, Oliver Weston adında bir adamdı.
O investigador privado mais bem sucedido de Fairview, era um homem chamado Oliver Weston.
Fairview kasabasında sıkça yağmur yağmaz, ama yağdığı zaman da, bardaktan boşanırcasına yağar.
Não chove muito amiúde na cidade de Fairview, mas quando chove, chove a potes.
ve o şimdi Fairview Memorial Hastanesi'nde komada.
E, encontrava-se em estado de coma, no Hospital Fairview Memorial.
Fairview'den daha sakin bir yer yoktur.
Em Fairview, não encontra lugar mais sossegado.
Edward Sibley Fairview'in değerli kurucularından biriydi.
Edward Sibley, foi o venerável fundador da cidade de Fairview.
Fairview'e taşınıp insanlarla tanıştığımı hatırlıyorum, ama sonrasını hatırlamıyorum.
Lembro-me de ir viver para Fairview e de conhecer pessoas. Depois disso, nada.
Fairview Ticaret Merkezinin yıllık yemeğinden.
No Jantar anual da Câmara de Comércio de Fairview.
Her yıl halk eğitiminin bir parçası olarak Fairview'da en fazla dergi aboneliği satan izciler için bisiklet ödüllü bir yarışma düzenlenir. ... ve her izci, büyük ödülün kendisinin olacağına inanır.
Como parte da angariação de rua, todos os anos, o corpo de escuteiros de Fairview, oferecia uma bicicleta novinha em folha a quem vende-se mais assinaturas de revistas, e cada escuteira fazia-se à estrada, convencida que o prémio seria seu.
Eğer hep mükemmel versiyonuyla senin arkanda olacaksa... Fairview'in en iyi aşçısı olmayı istemeye hakkı olacaktır.
Se ela vai lá estar sempre atrás de ti com a versão superior, a aparecer como a cozinheira número um de Fairview...
Pekala Fairviews'in first ladysi olmak nasıl birşey?
Então, como é seres a Primeira-Dama de Fairview?
... bunu daha önce de duydunuz, ama bu, düşündüğüm çok önemli şeylerden birisi.
... sabes que já o fiz, mas é algo em que acredito. CIDADE DE FAIRVIEW Almoço da Direcção
- Görüşmüyorduk. Yarın onunla Fairview parkında buluşacağım senin de gelmek isteyebileceğini düşündüm.
Vou encontrar-me com ela amanhã, no parque Fairview para lho dar e aposto que vais querer vir comigo.
O zamana kadar, Fairview acil masasıyla, vali yardımcısı ilgilenecek. - Bundan yaklaşık 50 yıl önce..
Até lá, o vice-presidente irá coordenar a situação de emergência enquanto a cidade está em alerta de tornado.
Yani bu yüzden mi Fairview'e tekrardan taşındınız?
Então, foi por isso que voltaram para Fairview?
Edie, Fairview'de binlerce bekar erkek var.
Há milhares de solteiros em Fairview.
Bununla birlikte Fairview'de kazanan ismi açıklıyoruz.
No entanto, estamos a prever o vencedor em Fairview. KQRY NOITE DE ELEIÇÕES
Fairview'in first ladysi olduğum için herşey farklı gözüküyor artık. Aman Tanrım.
Agora que sou Primeira-Dama de Fairview, tudo parece diferente.
Kendine Fariview'in first lady'si dedin.
Meu Deus, não te intitulaste Primeira-Dama de Fairview.
Nitekim Fairview başkan karısı olarak ilk resmi görevim... bugünü "Ücretsiz Park Günü" ilan etmek!
Aliás, o meu primeiro acto oficial como Primeira-Dama de Fairview é declarar este dia como Dia de Estacionamento Grátis!
Evet Fairview'ın first ladysiyle uğraşmak ne demek göreceksin!
Vai ver o que acontece quando se mete com a Primeira-Dama de Fairview.
Baylar bayanlar lütfen benimle birlikte Fairview'un müstakbel başkanını selamlayın
Senhoras e senhores, dêem as boas-vindas ao próximo presidente de Fairview,
- Fairview Hastanesi
A mãe está mesmo doente. Nesta fase, é normal. Ela não te disse?
Fairview'den gidiyor musun? Evet. Bu öğleden sonra.
- Vocês vão embora de Fairview?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]