Faris tradutor Português
97 parallel translation
Ben Faris al-Farık.
Sou Faris al-Farik.
Peki, Faris Al-Farik "Ölümcül Şövalye."
Faris Al-Farik, "o Cavaleiro Fatal".
Aman Tanrım, Sanırım bu Anna Faris.
Meu Deus, acho que é a Anna Faris.
Anna Faris az önce E'ye çarptı.
A Anna Faris bateu com o carro no E.
Umarım bunu Bayan Faris'e söylememişsindir, çünkü onu fena halde dava edeceğiz.
- Não disseste isso à Sr.ª Faris. Porque vamos processá-la.
Sol testisim üzerine bahse girerim ki Anna Faris'i ayarlayamaz.
Aposto o meu testículo esquerdo em como não come a Anna Faris.
Anna Faris'in adresini.
A morada da Anna Faris.
Evet, Anna Farris.
- Sim, a Anna Faris.
- Anna Faris'i tanıyor musun?
- Conheces a Anna Faris?
Anna Faris'e bayılırım..
- Boa. Adoro a Anna Faris.
Albay Faris El Gazi, SUUDİ DEVLET POLİSİ
Coronel Faris Al Ghazi, POLÍCIA ESTADUAL SAUDITA
Faris.
- Faris. - Faris.
Subay Faris.
- Sim. - Guarda Faris.
Faris seni evine bırakır.
O Faris levar-te-á a casa.
Faris bir dakikaya döner.
O Faris já volta.
Bu arada maktülün ismi Tyler Faris.
O nome da vítima é Tyler Faris.
Faris suç işlemek üzereyken bu sokaktan kim geçiyor olabilir ki?
Que apareceu num beco na hora que o Faris cometia um delito?
Katil Faris'i bardan beri takip etmiş olmalı.
O assassino seguiu-o de dentro do bar.
Bayan Faris, başınız sağ olsun.
Srª. Faris, sentimos muito pela sua perda.
Hırsızlık, saldırı, dolandırıcılık aklına ne geliyorsa, Tyler Faris yapmış.
Assalto, furto, fraude... É só escolher, o Tyler Faris fez de tudo.
Tyler Faris, üç gün önce bir markette küçük bir kavgaya bulaşmış.
O Tyler Faris entrou numa discussão numa taberna há três dias.
Evet, Faris'le bir tartışmam oldu.
Sim, conhecia o Faris.
Faris, yaptığı işi batırdı, ben de kapının önüne koydum.
O Faris lixou o trabalho, então eu enquadrei-o.
Şöyle diyelim, Tyler Faris eski hâlinin yarısı kadar kalmış bir adam.
Digamos que o Tyler Faris é metade do homem que costumava ser.
Evet, o ara sokaktaki görgü tanığımız kadın da Tyler Faris'i öldüren kişi olarak bu fotoğrafı onayladı.
Sim, a nossa testemunha do beco confirma, ela viu o homem que matou o Tyler Faris.
Benzer işlenmiş suçları ve cinayetleri inceliyoruz ayrıca Tyler Faris'in ve Tony Valtini'nin ortak olabilecek düşmanlarını inceliyoruz. Son olarak da kıyafet ve kılıcın nereden geldiğini bulmaya çalışıyoruz.
Procuramos por assassínios com a mesma característica e também entre os inimigos que o Faris e Valtini têm em comum e por fim, localizar a origem da máscara e da espada.
-... neden Faris'i ikiye böldü?
- porque matou o Tyler Faris?
Belki de Tyler Faris'in içinde kırılanın yerine yenisini almıştır.
Deve estar a substituir a que partiu no Tyler Faris.
Tyler Faris'i öldürdüğünü görmüş ve sen de tilki gibi dönüp dolaşıp kürkçü dükkânına, olay yerine geri döndün.
Ela viu-o a matar o Tyler Faris. E num piscar de olhos, desaparece do local do crime.
Yani diyorsun ki, o ara sokağa hiç gitmedin elime kılıcınla vurmadın ve Tyler Faris'i öldürmedin?
Não foi você que esteve no beco e bateu-me na mão e que matou o Tyler Faris?
Peki neden birden Tyler Faris'i infaz etmeye karar verdi hem de böyle vahşice bir yolla?
Porquê de repente, ele ia matar o Tyler Faris, de uma forma tão brutal?
Tyler Faris, Sean Elt'i tanıyordu.
O Tyler Faris devia conhecer o Sean Elt.
Ama sokakları hizaya sokma girişimlerinde Tyler Faris onu ifşa etmekle tehdit edince ufak bir pürüz çıktı sonucunda da Yalnız İntikam Tyler'ı tek ve korkusuz bir hamleyle ikiye böldü.
Mas o seu plano de limpar as ruas corre risco, quando o Tyler Faris ameaça revelar a sua identidade secreta, e faz com que o Vingador Solitário, acabe com ele com um único e terrível golpe.
Tyler Faris, Paul Whittaker'ın Yalnız İntikam olduğunu nereden biliyordu peki? Onun cevabı bende.
Como foi que o Tyler Faris descobriu que o Paul Whittaker era o Vingador Solitário?
Tyler Faris'in aylardır aradığı numara.
É o mesmo número para onde o Tyler Faris ligou.
Yani Faris bir kaynak ya da paralı bir muhbirdi.
O Faris era uma fonte ou um informador.
Faris, Paul'u arayıp etrafta işlenen suçları bildiriyordu ama gelen sadece Yalnız İntikam oluyordu. Böylece Faris, Paul'un Yalnız İntikam olduğunu anladı.
Se calhar o Faris avisava o Paul sobre crimes na vizinhança, mas quem aparecia era o Vingador Solitário.
Paul'le yüzleşti, onu ifşa etmekle tehdit etti o yüzden Paul Whittaker da yarım yamalak süper kahraman kimliğini korumak için onu öldürdü.
E assim... foi como o Faris descobriu que o Vingador Solitário era o Paul. Ele confrontou o Paul, ameaçou expô-lo... E o Paul Whittaker mata-o para proteger a sua identidade de super-herói, de meio expediente?
Tyler Faris'i öldürdüğünü biliyoruz, Paul.
Sabemos que matou o Tyler Faris, Paul.
Tyler Faris de bunu öğrendi?
- E o Tyler Faris descobriu?
Tyler Faris bile olsa birini öldürmek bu kuralı çiğnemek olurdu.
E ao matar alguém, mesmo como o Tyler Faris, violou o código.
Tyler Faris'i öldürdüğünde nasıl hissettin?
Como se sentiu quando matou o Tyler Faris?
Evet, Faris'in eli ölmeden önce kesilmişti.
A mão do Faris foi cortada, antes de ele ser morto.
Tyler Faris'in kanı için araştırıyorlar.
Estão à procura do sangue do Tyler Faris.
Tyler Farris'ten bahsedelim.
Vamos falar sobre o Tyler Faris.
Tyler Faris'i ben öldürmedim.
Eu não matei o Tyler Faris.
Faris'in takıldığı Matt'in Yeri'ni gözetlerken bir şey farkettim.
Deparei-me com uma coisa quando sondava o bar do Matt, de onde o Tyler Faris saiu.
Yani katilin, Faris'in o sokağa geleceğini bildiğini mi söylüyorsun?
Estás a dizer que o assassino sabia que o Faris ia aparecer, naquele beco?
Tyler Faris'i o öldürmedi.
- Ela não matou o Tyler Faris.
Tamam, diyelim ki katilimiz suçu başkasına yıkan biri. O zaman, katilimizin hedefi Tyler Faris'ti ve kostüm giyerek ya tanınmamayı garantilemek istedi ya da tanınarak, cinayet suçunu Yalnız İntikam'a yüklemek istedi.
Está bem, vamos supor que o assassino é um impostor, quer dizer que ele escolheu o Tyler Faris e usou uma máscara, para ter a certeza que não o identificassem...
Faris!
Faris!