Fase tradutor Português
5,041 parallel translation
Eğer bu geceyi atlatamazsanız hepimiz için ölü sayılırsınız.
Se não conseguirem passar esta fase, estão mortos para todos nós.
Bir kaç gün içinde satışa çıkacak.
Vendemos a primeira fase apenas em alguns dias.
Pupa evresine girmek üzere.
Vai entrar na fase de crisálida.
Hissettiğin şey mevcudiyet, ilk aşama.
O que está a sentir é a presença, pela primeira fase.
Çocukları sağlıklı alışkanlıklar geliştirmeye ve sağlığa zararlı yiyecekleri satın almaya radyo ve televizyonu kullanarak teşvik etmeleri hiç adil değil.
Não é justo usar o espaço de antena público para encorajar as crianças a criar hábitos de saúde e padrões de consumo, que manterão na fase adulta, que são prejudiciais à saúde.
- O kısmın ötesindeyim.
- Já passei essa fase.
Elbette. ilk etap, halkimiza neredeyse 100'den fazla yerel is imkani sagladi. Bugünde ikinci etaba basliyoruz.
Sim a primeira fase já está criada, mas de cem postos de trabalho, empregos locais, para esta comunidade, e hoje começamos com a segunda fase / i
ikinci etapta bir parkimiz olacak.
E a fase dois significa que teremos um parque...
Son zamanlarda garip bir evrede.
Sim. Ele anda numa fase estranha ultimamente.
Ben ben tüm hayatım boyunca hep rol yaptım.
Fingi toda a minha vida. Em uma fase, pensei :
Hayatının bu ileri yaşında annelik yapacak birini arıyorsan bir köpek edinmeni tavsiye ederim.
Se quer ser a mãezinha de alguém nesta fase tardia da sua vida, sugiro que arranje um cão.
Bu, yeni başlangıçların zamanı. ... bu bir dönüşümün, değişimin zamanı.
Mas sim, o começo de novas oportunidades, uma fase de transformação, de mudança.
Genç yetişkinliğe çok hızlı bir geçiş yapacaksın.
Vais ter de crescer muito depressa e perder a tua fase mais nova de adulto.
Andrea, Yahudi Kutlaması'nın tatlı sahnesinde ne oluyordu anlatsana.
Andrea, diz-nos o que acontece durante a fase da sobremesa do Bat Mitzvah.
Tedavi edilemeyecek kadar ileride olan kanseri saymazsak mı?
Para além do cancro em fase terminal?
Tiroid kanseri, dördüncü evre.
Tiróide, fase quatro.
Hastalığın dördüncü aşamada.
Está na fase quatro.
Bu sadece bir geçiş aşaması.
É apenas uma fase de transição.
Ama proje konuşlanma aşamasına girdi.
Mas o projecto entrou na fase de lançamento.
Ben bile, bana güvendiklerinden emin değilim.
Nem sei bem se os meus homens confiam em mim, nesta fase.
Hayatının farklı bir aşamasıdır.
É uma fase diferente da tua vida.
İyi durumdayız işte.
Bom, estamos numa boa fase.
Dediğine göre, kurtadamlar dolunayda öldürmeye daha çok meyilli oluyorlar.
Segundo isto, lobisomens são impossíveis de matar durante a fase de lua cheia.
"Bildiğim kadarıyla, hatta klinik çalışmalarla, Borderline kişilik bozukluğu " tedavisinde dil peynirinin psikofarmakolojik değeri olmadığından, "seni yaptığımız iyi ve gerekli çalışmadan uzaklaşma fikrini yeniden düşünmeye teşvik etmek isterim."
Como o valor psicofarmacêutico do queijo no tratamento de transtorno de personalidade borderline não está, tanto quanto sei, nem sequer em fase de testes, gostaria que reconsiderasse o facto de ter desistido do bom, e necessário, trabalho que temos vindo a fazer.
Neredeyse sona geldim.
Estou perto da fase final.
Adaylarınız, deneme sürecinin son aşamasına kadar geldi.
Os vossos candidatos chegaram à última fase do processo de testes.
- Hepimiz o sırada tuhaf görünüyorduk.
Pois, mas nessa fase todos temos um aspecto curioso.
- Sadece bir aşamadan geçiyor.
- Dá-lhe uma folga. Ela só está a passar por uma fase.
- Evet, bir aşama. Adı fahişelik. - Şuna bak.
Sim, uma fase, chamada "prostituta".
Hayır, bak, işte aşama budur.
Não, vê, aquela é que é uma fase.
Hala yanlız zaman geçiriyoruz demek, huh?
Ainda estamos a ter uma fase "eu"?
Sen gelişmekte olan bir şirketin içindesin.
Estás na fase inicial de um negócio em crescimento
Bu ilk aşama... bize kendi vücudumuza erişim... ve kontrol sağlayacaktır.
Essa primeira fase dar-nos-ia acesso e controlo sobre o nosso próprio corpo.
Sonraki aşama ne olacak?
E qual será a próxima fase?
Sonraki aşama muhtemelen başka insanları kontrol etmek olacak.
A próxima fase seria o controlo sobre outras pessoas, provavelmente.
Moralim bozuksa ya da hayatımda bir şeyler olmasını istediğim şekilde olmuyorsa bazen de oyalanmak için, yeni bir dil öğrenmeye girişirim.
Quando estou em baixo, ou numa fase onde não consigo fazer as coisas da forma que eu quero que elas aconteçam, por vezes para me ocupar, ensino-me uma nova língua.
Ne oluyor? Üzgünüm, genelde kestane fişeği gibi adamımdır ama bu aralar... -... bayağı sağlam şeylerle uğraşıyorum.
Desculpa, costumo ser muito criativo, mas estou a passar por uma fase complicada.
Şu an kaybetmek için pek fazla fedakârlık yaptım.
Sacrifiquei muito para falhar nesta fase.
Dido zor bir dönemden geçen zor bir adam.
O Dido é uma pessoa difícil que está a atravessar numa fase difícil.
Nasıl bir dönem?
- Que tipo de fase?
4. kademe İHA geri çağrısı.
Fase 4 UAV, revogar.
Evet, bu, Birthday Party ile çıktığımız konserler hakkında çok şey anlatıyor.
Sim, isso diz muito sobre o tipo de espectáculos que estávamos a fazer com os "The Birthday Party", nessa fase.
Bir sonraki işlemimiz patent taleplerini belirlemektir.
Prosseguiremos com a próxima fase de reclamação de patentes.
Birinci aşama.
Fase Um...
İkinci aşama.
Fase Dois...
Bir evreden geçtiğini ve büyüyünce bundan vazgeçeceğini düşündüm.
Ach � mos que era s � uma fase e que passaria.
Kendimi daha başarılı hissettiğim yerdeyim diyelim.
Estou numa fase da minha vida na qual quero sentir-me mais realizado.
Zor bir dönemden geçtik ve ara vermeye karar verdik.
Entramos numa fase difícil e decidimos dar um tempo.
Sanırım o kısmı geçtik.
Acho que já passámos essa fase.
Ben sadece bir aşama olduğuna eminim,
Tenho certeza que é só uma fase.
Tamam, bak belki hayatının belli Bir evresinde kendini kızlara açtı
Ele passou uma fase em que gostava de se expor a raparigas.