Fassbender tradutor Português
51 parallel translation
Kadınlarla her zaman başım derde girmiştir, doktor.
As mulheres sempre foram um grande problema para mim, Dr. Fassbender.
Doktor Fassbender!
"Ora! Estivesse mais longe, arrancá-la-ia."
Hemen Doktor Fassbender'i görmeliyim!
Preciso de falar com o Dr. Fassbender.
- Evet. Matmazel Lefevre. Doktor Fassbender, telefonda.
Está um Dr. Fassbender ao telefone para si.
Adım, Fritz Wolfgang Sigismud Fassbender. Ne oldu tatlım?
Chamo-me Fritz Wolfgang Sigismund Fassbender.
- Professor Fassbender?
- Professor Fassbender?
3O yıldır ProfesÖr Fassbender'in yanındayım.
Estive com o professor Fassbenderl30 anos.
Professor Fassbender... ve kızına ne olduğu ise başka bir mesele.
O que aconteceu ao Professor Fassbender... e a sua filha é outra coisa.
Professor Fassbender... ve kızı kaçırıldı.
O Professor Fassbender... e a sua filha foram raptados.
Fassbender çiftliğini geziyor.
Está investigando a fazenda de Fassbender.
Neden bu Öğleden sonra Fassbender'in kahyasıyken... Bu akşam- -
nesta tarde, você era Jarvis, o mordomo de Fassbender... e agora à noite, você é
Professor Fassbender!
Professor Fassbender!
Bayan Fassbender'a çalışma odasını gÖsterin.
Mostra à senhorita Fassbender a sala de aula.
- Fassbender.
- Fassbender.
Dr. Fassbender ve ayna operasyonu kesinlikle düzmece değil.
Dr. Fassbender e a Operação Looking Glass certamente não é um boato.
Size katılıyorum Bay Başkan, bir başka ülkenin... Fassbender'in makinesini ele geçirmesine gÖz yumamayız.
Acho que todos concordamos, Sr. Presidente, que simplesmente não temos recursos... para permitir que qualquer outro país possua a máquina de Fassbender.
Fassbenderve kızını kontrol odasına getirin.
Leve Fassbender e a sua filha para a sala de controlo
- Michael Fassbender?
- Michael Fassbender?
- Biraz iş birliği yap.
INTERROGATÓRIO CONDUZIDO POR MARK WIEGERT E TOM FASSBENDER
Kendi birimimden Dedektif Kark Wiegert ve cinayet masasından Özel Ajan Tom Fassbender.
O Invest. Mark Wiegert do meu gabinete e o agente especial Tom Fassbender, do Departamento de Investigação Criminal.
27 Şubat'ta, dedektifler Mark Wiegert ve Tom Fassbender okuduğu liseye gidip Brendan'ı sınıfından aldılar ve tek başına sorguya çektiler.
A 27 de fevereiro, os investigadores Mark Wiegert e Tom Fassbender foram à escola de Brendan, tiraram-no da sala e interrogaram-no.
Brendan'ı üç saat boyunca tek başına sorguya çektikten sonra dedektifler Wiegert ve Fassbender çıktı ve Barb oğluyla konuşmak için içeri girdi.
Depois de interrogarem Brendan sozinho, durante três horas, os investigadores Wiegert e Fassbender saem e Barb entra para falar com o filho.
Özetle, Brendan Dassey'nin, dedektifler Wiegert ve Fassbender'a vermiş olduğu ifadeler, kendi rızasıyla verdiği ifadelerdir.
Resumindo, as declarações feitas por Brendan Dassey aos investigadores Wiegert e Fassbender foram declarações voluntárias.
Özal Ajan Tom Fassbender Soruşturmayı Yürüten Ortak Dedektif
AGENTE ESPECIAL INVESTIGADOR PRINCIPAL
Brendan'la görüşmesi için Özel Ajan Fassbender'ı arayayım mı şimdi?
Queres que ligue ao agente especial Fassbender e lhe diga para vir entrevistar o Brendan, agora?
Michael O'Kelly ben. Özel Ajan Fassbender'ı aramıştım.
Sim, fala Michael O'Kelly para falar com o Agente Especial Fassbender.
Çünkü Mark'la Fassbender seninle konuşacaktı.
Porque o Mark e o... Fassbender vão falar contigo.
Yani Teresa fotoğraf çekti, sen dışarı çıktın.
9 / 11 / 2005 WIEGERT E FASSBENDER INTERROGAM STEVEN Ela tirou a foto, tu vens cá fora, ela...
- Evet, hatırlıyorum. - Şunu sorayım, Bay Fassbender : Sadece bu davada, Avery cinayet soruşturmasında kaç tane fiziksel kanıt ele geçirildiğini biliyor musunuz?
- Deixe-me perguntar-lhe, Sr. Fassbender, sabe quantos itens de provas físicas foram recolhidas neste caso, na investigação do homicídio Avery?
Bu, bu vakada Bay Fasbender'den aldığınız... -... telefon mesajlarından biri. Doğru mu?
Esta é uma dessas mensagens, que recebeu, neste caso, do Sr. Fassbender.
Yani size, bu testleri daha yapmadan Bay Fassbender'ın, Teresa Halbach'in Bay Avery'nin evinde ya da garajında bulunduğunu gösteren sonuçlar bulmanızı istediği söyleniyor. Öyle değil mi?
Disseram-lhe, ainda antes de fazer os testes, que o Sr. Fassbender quer que obtenha resultados para colocar a Teresa na casa ou na garagem do Sr. Avery, certo?
Bay Fassbender'ın test sonuçlarından çıkmasını umduğunu söylediği sonuçtu bu. Öyle değil mi? - Evet, öyle zannediyorum.
O Sr. Fassbender disse-lhe que esperava que chegasse a esses resultados.
Bay Fassbender'ın sizden istediği gibi.
Como pediu o Sr. Fassbender.
Raporda belirtmediniz, çünkü belirtseydiniz Bay Fassbender'ın sizden istediği gibi Teresa Halbach'i Steven Avery'nin garajıyla ilişkilendiremezdiniz, değil mi?
Não registou essa informação porque, se o fizesse, não poderia satisfazer o pedido do Sr. Fassbender de colocar a Teresa Halbach na garagem do Steven Avery. Certo?
Tom Fassbender'la aramızda yaptığımız email yazışması.
É uma troca de e-mails entre mim e o Tom Fassbender.
Bay Fassbender'ın, yakma çukurunun olduğu yere bir adli antropolog çağırıp çağırmadığını biliyor musunuz?
Que saiba, o Sr. Fassbender chamou um antropólogo forense ao local da fogueira?
Ve üç dört hafta kadar önce ifade verdiğinizi Özel Ajan Fassbender'a söylemediniz.
Não mencionou o facto de ter estado a depor, três, quarto semanas antes, ao agente especial Fassbender.
Bu bilgiyi Bay Fassbender'a verseydiniz,... o da soruşturmayı yürüten dedektiflerden biri olarak talebinizi şöyle bir değerlendirseydi daha doğru olmaz mıydı?
Não seria mais justo para o Sr. Fassbender se lhe tivesse dado esta informação para ele a ter em consideração, como um dos dois investigadores principais?
Ajan Fassbender, saat 14 : 00'ten sonra bir emniyet görevlisinin veya vatandaşın RAV4'ü kurcaladığını gördünüz mü hiç?
Agente Fassbender, depois das 14h, viu algum agente ou cidadão a tocar no RAV4?
Ben ve Ajan Fassbender Mishicot'taki okula gittik ve Bay Dassey'le orada görüştük.
ESCOLA COM. MISHICOT Eu e o agente Fassbender fomos à escola de Mishicot e foi lá que nos encontrámos com o Sr. Dassey.
Daha önce Özel Ajan Fassbender'dan sanık ve annesinin Mishicot'taki Fox Hills Otele götürüldüğünü duyduk.
Ouvimos o agente especial Fassbender dizer que o acusado e a mãe ficaram no Hotel Fox Hills, em Mishicot.
Bugün hepimizin izlediği 1 Mart'ta çekilen videoda siz ve Ajan Fassbender'ın Brendan'a kaç defa yalancı dediğinizi veya bunu ima ettiğinizi biliyor musunuz?
Sabe quantas vezes, o senhor ou o agente Fassbender, no dia um de março, no vídeo que vimos hoje, sugeriram ou disseram ao Brendan que ele era um mentiroso?
Siz ve Fassbender'ın görüşme boyunca tam 75 defa ima yoluyla veya doğrudan doğruya ona yalancı dediğinizi söylesem şaşırır mısınız?
Ficaria surpreendido se lhe dissesse que foram mais de 75 vezes, durante a entrevista, que o senhor ou o Fassbender lhe disseram algo que sugeria, ou disseram diretamente, que ele era mentiroso?
"Fassbender, Brendan'ı... "... inandırıcı olmasını sağlamak için kendisini birazcık kötü gösterecek şeyler söylemeye teşvik ediyor. "
"O Fassbender encoraja Brendan a dizer coisas que fazem com que o Brendan fique mal visto para que acreditem nele."
Memur Wiegert ve Fassbender'a da o konuşmayı anlattın, değil mi?
E também falou com os agentes Wiegert e Fassbender sobre isso, certo?
Memur Fassbender ve Wiegert'a verdiğin ifade o mu?
Foi o testemunho que deu aos agentes Fassbender e Wiegert?
Belki Freud'u anlatan filmi izlemeliyiz. Michael Fassbender'in sürekli şaplak atıp Keira Knightley'i zevklendirdiği film.
Talvez devêssemos ver aquele filme sobre o Freud onde o Michael Fassbender espanca repetidamente a Keira Knightley até atingir o orgasmo?
- Michael Fassbender.
O Michael Fassbender.
Senin kalbini dışa yansıtacağım Fassbender.
E direi o que lhe vai na alma.
Uzun süredir bu soruşturmayı yürütüyoruz.
INTERROGATÓRIO CONDUZIDO POR MARK WIEGERT E TOM FASSBENDER Estamos a investigar isto há muito tempo.