Ferida tradutor Português
5,434 parallel translation
Karnında kurşun yarası yok.
Não há cicatriz de ferida de bala no tronco.
Bu derin bir yara.
É uma ferida profunda.
İğrenç uçuk yarası çıktı!
É uma ferida nojenta de herpes!
- Yaralanmadın, değil mi?
Não estás ferida, pois não?
Yaranı temizleyeceğim.
Posso desinfectar esta ferida. Não te vou mentir ;
Ben de bandajlayabilirdim. Aptal çanta.
Eu também lhe podia ter tratado da ferida, mas não sei do estojo...
Özellikle de bacağındaki yara daha yeni iyileşiyorken.
Especialmente se estivesse com a perna ferida.
İşte oldu, şimdi yaranın iyileşmeye başlaması...
Pronto, a ferida deve começar a...
Bunu Olivia'nın iltihabının içinde buldum.
Encontrei isto preso na ferida da Olívia.
Nikel bakırı merminin artıklarını Daniel'in iyileşen silah yarasının etrafında buldum.
Encontrei resíduos de bala cuproníquel na ferida de bala remodelada do Daniel.
Yaralandın mı?
- Estás ferida? - Vai!
Belindeki yara hakkında kimseye bir şey anlatmadın mı?
Não ias contar a ninguém sobre essa enorme ferida?
Çayırdaki olayı düşünmekten kaçınmaya çalışıyordum. Ancak zihnim tekrar tekrar dönüp dolaşıp en iyisi dokunmadan bırakılması gereken iltihap toplamış o yarayı didikliyordu.
Tentava evitar pensar no incidente do prado, mas a minha mente continuava a reviver, de novo e de novo, como coçar uma ferida que seria melhor deixar intocada.
Eşim yaralandı!
A minha mulher está ferida.
Kafasının arkasında kurşun yarası var, infaz edilmiş gibi.
Há também uma ferida de bala na parte de trás da cabeça, estilo execução. É um conflito no modo de actuação.
Kurşun yarası değil mi o?
Isso não é uma ferida de bala?
Umarım bugünkü çabalarıyla yarasını iltihaplandırmamıştır.
Só espero que não tenha inflamado a ferida com os esforços de hoje.
Gaz hattı patladığında kötü darbe yemiştin.
Ficaste ferida, quando o gás explodiu.
- Yarası iyileşmiyor.
A ferida dela não está a curar-se.
O gün de kız babasından dayak yiyip hırpalanmış ve yaralı vaziyette geldi.
Também nesse dia, o pai bateu-lhe e ela veio até mim ferida e agredida.
Bacaktan silahla yaralanma.
Uma ferida de bala, perto da coxa.
Yarığın kenarlarını birleştir.
Junta as bordas da ferida.
Ama Sasha değil.
Mas a Sasha está ferida.
Ayrı düştükten sonra kendimi kötü şekilde yaralanmış vaziyette bir tarlada buldum.
Depois de me ter separado deles, dei comigo num campo, e estava muito ferida.
Yarayı temizlememiz gerekecek. Ameliyat etmemiz lazım.
Vamos ter que limpar a ferida, temos que operá-lo.
Gördünüz mü, bu yara dar... ve etrafındaki zarara bakılırsa o kadar derin de değil.
Reparem, esta ferida é estreita e não é tão profunda como o dano circundante.
Ama buradaki yara izi çok dar.
Mas a fenda da ferida aqui, é muito estreito.
Bu kemik parçası içeri bıçak yarasından girmemiş.
O fragmento ósseo não foi originado, na ferida, pela faca.
Bıçak yaraları ne kadar belirgin olsa da şu an elimdeki bilgilere göre ölüm sebebini kurşun yarası olarak değiştiriyorum.
Embora as facadas sejam lesões significativas, dado o que sei agora, vou a alterar a causa inicial da morte, para ferida de bala.
- Bunu ısırdığı yerin üstüne koy.
- Deixa-o na ferida.
Molly zarar görmüş.
A Molly está ferida.
Yaralandın mı sen?
Estás ferida?
Kötü yaralanmışsın.
Vira-te! Que ferida feia.
Yara çok kötü gözüküyor.
Essa ferida está feia.
- Şeyee ihtiyacım..
É uma ferida mágica. - Preciso de...
Eğer normal bir yara olsaydı onu durdururdu ama büyülü yara olduğu için yavaşlatıyor Charlene'i bulmaya kadar yetecektir.
Se fosse uma ferida normal, parava, mas é uma ferida mágica, por isso vai abrandar até conseguirmos encontrar a Charlene.
Excalibur'un büyülü yarası.
- Não, não pára. É uma ferida mágica causada pela Excalibur.
Yaran açıIıyor.
- Estás a abrir a ferida.
Savaşmak için cepheye gitti ve sözde korkaklığına gelince muharebede bir yara oldu, beyninde bir yara. Ne yaptığını bilmiyordu.
Foi para a frente para combater e quanto à sua dita cobardia... foi como uma ferida de guerra, uma ferida no cérebro dele, pois ele não sabia o que fazia.
- Yaralı mısın?
Estás ferida?
- Monica, yaralanmışsın bebeğim. - Önemli bir şey olduğunu sanmıyorum.
- Mónica, estás ferida.
Açık yara görebiliyor musun Dave?
Consegues ver alguma ferida?
Elizabeth Sims, boynuna aldığı derin kesik sebebiyle 28 yaşında öldü.
"Elizabeth Sims morreu aos 28 anos de uma ferida profunda no pescoço ao jeito de homicídio."
Ve tespit edilmesi neredeyse imkansız. O yüzden adli tıp, kafa travması dışında Jennings'in vücudunda herhangi bir iz bulamadı. Dediğin gibi o yara da muhtemelen yere düştüğü zaman oldu.
E não deixa nenhum rasto, por isso é que a Análise Forense não encontrou nada no corpo do Jennings, para além da ferida na cabeça que, como disseste, deve ter feito quando desmaiou.
Yaranın üstüne basınç yap.
Pressiona a ferida.
- Sanırım yaram iltihaplandı.
Acho que a ferida, está infectada.
- Bunu ısırdığı yerin üstüne koy.
- Deixa isso na ferida.
Yaralı.
Ela está ferida.
Arkadaşına gidecekti ama çocuk son anda caymış.
É esfregares sal na ferida.
- Yaralanmış mı?
- Ela está ferida?
Büyülü yara o.
É uma ferida mágica.