English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ F ] / Fina

Fina tradutor Português

997 parallel translation
Dar bi belin var, ha?
Tem a cintura fina...
Ve bu inciler Azor Adaları'nda ele geçirdiğimiz bir filonun ganimetleri.
E estas pérolas... são a fina-flor de uma frota que capturámos junto aos Açores.
Çok kötü, zırh çok kısa.
A cota de malha... era muito fina.
- Savaş öncesi kuşağından sanırım.
- De fina estirpe de antes da guerra, deduzo.
İnce kırmızı hat. Burada başkomutan yer alıyordu.
A fina linha vermelha.
İnce kırmızı hat.
A fina linha vermelha.
İnce kırmızı hat.
Uma linha vermelha fina.
Kızlar, siyah çuha takım giyer.
As meninas usam fatos de lã fina preta.
Lensleri o kadar güzeldir ki çok yakın bir mesafeden o sincabın özel hayatını, tüm detaylarını izleyebilirsiniz.
Têm uma óptica tão fina e uma disposição tal, que podem ser utilizados como uma lupa a pouca distância. Examina o esquilo sem o intimidar e vive a sua intimidade.
Benzinden tasarruf edeyim derken karışım oranını çok düşürmüşüm.
Fiz a mistura demasiado fina para tentar poupar gasolina.
Tam o sıralarda, biri ortaya çıkıp omzumun üstünden bakarak bir kemanın ince ve keskin sesi gibi kulağıma fısıldamaya başlamıştı.
Só aí alguém começou a olhar sobre meu ombro e a sussurrar.. numa voz fina e clara, com a corda de um violino.
Şey, biliyorsunuz üst sınıf müşterilerimiz var... doğal olarak...
Bem vê, temos uma clientela muito fina e, naturalmente...
Kathy gibiler "iyi insanlar" ca reddedilmekten korkarlar.
As Kathys desta vida têm medo de ser postas de lado pela "gente fina".
- O çok hoş bir kadın.
- É uma mulher demasiado fina.
Soğanı çok ince kesmelisiniz.
Corta-se a cebola muito fina.
Sonra bir kat daha tutkal, azar azar. Dikkat et kırışmayacak, dümdüz olacak. Anladın mı?
E depois outra demão muito fina de cola, para que o cartaz fique estirado e sem rugas.
Karla karışık ince bir kar yağmaktaydı. İnsanı hem donduruyor, hem de sırılsıklam ediyordu.
Caia uma neve muito fina, misturada com chuva, terrivelmente fria.
Güzel ithal müzik kutusu istemiyorsun.
A fina importada caixa de música, não quer.
Öyleyse peruğa ihitiyacı var.
Então ele precisa de uma fina peruca.
- İthal iyi bir müzik kutusu.
- Uma fina e importada caixa de música.
Her taraf kar beyazı, aşağı kurtarmıyor!
São peles brancas, coisa fina!
Millet, şu züppelere bakın!
Olhem que gente fina nos chegou.
# O şık, ve modaya uygun biri #
" Que tão elegante é, Como é ela e é tão fina...
# Ve yaz zamanı, giyilir organze #
E no verão, é seda fina
Her zaman çok kuralcı görünürdü.
Sempre pretendendo ser transparente e fina.
Bir bürokrat eşi için hafızanız çok iyi.
A fina memória da mulher de um funcionário público.
İnce yağmurluğu rüzgârda açıldı.
Na sua fina gabardina revirada pelo vento.
Süpürge olarakta kullanılır.
Usa-se para a mascadura mais fina.
Tahminen, Vatikan'a bir mektubumdan ve kalın kalem ucu, ince kalem ucu.
Provavelmente, de uma carta enviada ao Vaticano, e aqui ponta fina, ponta grossa.
O süslü bir kadin, yanina da süslü bir adam lazim.
É uma mulher fina e precisa de um cavalheiro fino.
Onca cafcaflı yemek ve şatafatlı yaşamdan sonra...
Depois de toda aquela comida fina e boa vida.
Her şey yolunda?
Fina e elegante?
Senin de iyi olduğuna çok sevindim.
Estou contente que esteja fina e elgante, também.
Güzel çok iyi bir odun.
linda... madeira de fina textura.
Kendisi Sundown'ın en güzel kızıdır.
Lucy Summerton, a mais fina e mais bonita jovem de Sundown.
Soğanları çok ince doğrayın.
E corte a cebola muito fina.
- Şekerim, ne fark eder?
Sempre tive uma cintura tão fina!
Çok hoş bir hediye olur.
Um presente de bom gosto... É coisa fina.
Etrafında dolaşan küçük bir top da Dünya olsun.
Agora você esparramou um linha fina disto para uma bola, representando a Terra.
Benim geldiğim yerde sizin gibi yüzüne bakmaya değecek hoş biriyle karşılaşmak imkânsız.
Sabe... Está tão dificil, nesta farda verde-cinza... encontrar uma pessoa fina como você... Que não olha com aquele desprezo que magoa...
- Öyleyse güzel kızlara gidelim.
Coisa fina... Então!
İkisi de çubuk şeklinde, ikisi de asite dayanıklı... ikisinin de ince bir gölgesi var tıpkı kapalı bir kapsül gibi.
- Tanto em forma de bastonete, tanto resistente em ácido... - ambos com sombra fina quase como uma cápsula envolvente.
Ah, iyi bir şey düşünürüz.
A gente arranja aí coisa fina.
Kardeşim belinizin çok ince olduğunu söylüyor.
O meu irmão diz que menina tem uma cintura tão fina.
- Bu arada, isiklandirmana dikkat et.
Para já devias ter mais atencão na camada fina.
Isigin üzerinde her zaman karanlik vardir!
, É a grossa sobre a fina, sempre.
Ben daima dışlandım, ama sadece doktor, sen ve José sıçan olmayan maceralarımdınız.
Eu sempre me armei em fina, mas excepto o Doc e tu, o José é o meu primeiro amante não-rato.
Madam Bertholt çok hanımefendi biridir, efendim.
Madame Bertholt é uma mulher fina, Meritíssimo.
Bu düzgün bir cerrahi müdahele.
Uma cirurgia muito fina, não?
- En iyi ipek kumaştan.
- Da mais fina seda.
Chadwick!
Lembre-se que você é de uma família fina.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]