Fingir tradutor Português
8,334 parallel translation
Rol yapıyordum ve işe yaradı.
Eu estava a fingir, e resultou.
Ama eğer olmadığın biri gibi davranmaya devam edersen bu böyle sürüp gider
Mas não vai durar se estiveres a fingir ser alguém que não és.
Bir sürü insan verandasının ışığını kapatıp evde yokmuş gibi davranıyor artık.
Mais e mais pessoas estão a apagar as luzes das entradas e a fingir que não estão em casa.
Hem de her şeyi bedava verirsin böylece canını acıtmıyormuş gibi davranırsın.
Dar tudo de graça. Dessa forma, pode fingir que isso não magoa.
Şimdilerde ise eline iPhone'u geçiren herhangi bir sığır Sydney Pollack usulü seks filmi çektiğini sanıyor.
Hoje em dia, qualquer casal de bimbos pode pegar nos iPhones e fingir ser a Sydney Pollack dos filmes pornográficos.
Taklidini yaparken her zaman fazla ses çıkarırım.
É sempre alto quando estou a fingir.
Aklını dağıtır, sorun yokmuş gibi davranırsın.
Para ocupar a mente, fingir que está tudo bem.
- Hectormuş gibi davranmayı sever.
Gosta de fingir ser o Hector.
Gerçek şu ki, bir terapistken numara yaptım.
A verdade é que eu estava a fingir que era um terapeuta.
Buradaki insanların yarısının rol yaptığına bahse girerim.
Aposto que metade destas pessoas estão a fingir.
- Uzaktaymış gibi davranmasını söyledi.
- Para fingir que estava mais longe.
Hepsi kandırmaca, Jimmie Ray.
Foi tudo a fingir, Jimmie Ray.
Çaresizsin, öyle değilmiş gibi davranmayı bırak.
Estás desesperado. Podes parar de fingir que não estás.
Yakmadan hemen önce başkası ile değiştirdim.
Eu troquei-o antes de fingir queimá-lo.
Yok, numara yapmıyor.
Não, ela não está a fingir.
Ve üç numaralı yataktaki adam İngilizce konuşmama numarası yapıyor.
O tipo na cama 3 está a fingir que não fala inglês.
Bana tavır yapmana gerek yok.
Não precisas fingir comigo.
Ve yapmanız gereken tek şey sadece rolünüze girmek.
E tudo o que teriam que fazer era fingir.
Çünkü rol yapmak hepimizde var olan süper bir güçtür.
Por que fingir é como um super poder que todos temos.
Eğer bunu da iyi yaparsak insanlar gerçekten rol yaptığınızı artık fark edemezler.
E se ficar muito bom nisso, as pessoas nem saberão mais que estás a fingir.
Ben rol yapmak istiyorum.
Eu quero brincar ao fingir.
İşte bu bir rol yapma.
Agora, isso é fingir.
Jacob bize rol yapacak.
Jacob vai fingir connosco!
Hey, sen de bir şeylerin rolüne girmelisin.
Deverias estar a fingir ser algo, também.
Ben ona hiç sınıfsız pis şirret gibi davranmadım ki. Benim işimi yapmak istermisin?
Ir até lá e fingir que não a chamei de puta sem classe com intenção?
Dinle, yanımda bir şişe şarapla beraber sana geleceğim ve herşey daha güzelmiş gibi yapacağız.
Vou até à tua casa, levo uma garrafa de um bom vinho que vou fingir que vai mudar a tua vida.
Sadece o podyumda durup bu konuda bir bilgim yokmuş gibi davranamam.
Mas não posso ficar naquele pódio e fingir que não tenho uma opinião sobre isto.
Demek istiyorum ki, retro bir insan olarak onu seviyorum. "Ama, lütfen, o... u. Niye 1973'teymiş gibi davranıyorsun?"
Gosto de retro como toda a gente, mas, porra, por favor, para que fingir que é 1973?
Öyleymiş gibi davranacaksın.
- Não, só estarias a fingir.
UNIX'in sahtesi yapılabilir.
Pode-se fingir o UNIX.
Sahte çevrim içi bağlantı yapabilir miyiz?
Podemos fingir uma ligação online?
Kızımı kaybolmuş numarası yaparken gördün ve bunu sadece bugün hatırlamanın sebebi öldüğün yerden geri gelmen mi?
Viu a minha filha fingir que desaparecia e só se lembrou disso hoje porque regressou dos mortos?
Kendini iyi hissedinceye kadar.
Até ela conseguir fingir que estava tudo bem.
Bunu söylemediğini varsayıyorum ki arkadaş kalabilelim çünkü seni severim.
Vou fingir que não ouvi, porque gosto de ti.
Rehine rolü oynuyor.
Ele está a fingir ser uma vítima.
Bir daha da beni önemsiyormuş numaralarıyla karşıma çıkma sakın.
E nunca mais apareças aqui a fingir que te importas comigo!
Düğün pastamızın tadına çok önem veriyormuş gibi mi davranayım yani?
É aqui que tenho de fingir que me importo com o sabor do nosso bolo de casamento?
Affedersin küçük hanım ama daha önce "hadi insan gibi hayal kuralım" oyunu oynamamıştık.
Desculpa, menina. Parece que nunca jogámos àquele jogo de fantasia "vamos fingir que somos humanos".
En azından senin için güçlüymüş gibi görünmek istedim.
Queria, ao menos, fingir ser forte por ti.
Bütün bu saçmalıklara inanmalı mıyım? Bunu yapman gerekiyordu çünkü senin kocan evliliğiniz boyunca beğendiği her kadınla yattı, ve sende seni kimsenin sevemeyeceğine inandın, böylece gücünü kullanarak bunu yaptın.
Devo fingir que acredito nesses disparates todos? Tínheis de fazer isto, porque o vosso marido fornicou com todas as mulheres de que gostava durante todo o vosso casamento, e vós saístes dele, achando que ninguém vos podia amar,
Devam edebilirmişim gibi davranmayı bıraktım, tamam mı?
Estás a perder o teu tempo, Sam. Estou farta de fingir que consigo seguir em frente, está bem?
Kandırmak için en kolay duygudur.
É a emoção mais fácil de fingir.
Evet, ama olmamış gibi de davranamayız.
Não temos de fazer isto agora. Sim, mas não podemos fingir que nunca aconteceu.
Peki ya tekrar Eva'yı görürsen?
Consigo fingir. E se vires novamente a Eva?
Bunların hepsi bir oyunsa şu anda oraya gidip işi bitirmesine izin verdik.
Se isto é tudo a fingir, estamos a deixá-la ir terminar o trabalho.
Merak etme. Ölü gibi davranmakta ustalaştım.
Não se preocupe, sou perito em fingir-me de morto.
Sanırım katil kurbanları vurmadan hayali bir yemek sahnesi düzenlemek istedi.
Acho que o assassino queria que as vítimas tivessem um jantar a fingir de novo antes de atirar neles.
Benim için yapmış gibi konuşma.
E tu também. Nem sequer te atrevas a fingir que fizeste aquilo por mim.
Bana bu soruyu sormamışsınız gibi davranacağım.
- Vou fingir que não perguntou isso.
Dur bir bakalım. Bu Başkomiser Holt'tan çok önemli bir mesaj almışsın gibi beni çağırıp çığlık atan koyun videosu gösterdiğin şakalardan biri değil, değil mi?
Não vais fingir que recebeste um SMS do Holt e é o vídeo da ovelha a gritar?
- Mallarımı açabileceğini kim söyledi?
Quem disse que podias abrir as minhas coisas? Pelo menos agora não tenho que voltar a fechar e fingir que nunca aconteceu. Força do hábito.