Fiyata tradutor Português
745 parallel translation
Ama istediği fiyata satamadım.
Sim, mas não consegui o preço dele.
Bizim biramızı aynı fiyata satabilirsin.
Podes vender a nossa ao mesmo preço.
Sağlıklı, güçlü bir adam £ 10 ila £ 20 arasında bir fiyata satılabilir.
Um homem saudável e vigoroso pode valer de £ 10 a £ 20.
"... en doğru ve uygun fiyata satılmışlardır.
" vão agora ser vendidos a um preço justo.
Sevgili Albayım, Kral'ın isteğine göre. Bu tatlı satışta ilk sırayı sizin almanızı istiyor hem de istediğiniz fiyata.
Meu caro coronel, de acordo com o pedido do Rei, pode escolher primeiro entre este belo ramalhete... e pelo preço que quiser.
- Hayır, Mike fiyata dahil.
- Não, o Mike está incluído no preço.
Asalakça olmak fark etmez de, indirilmiş fiyata razı olamam.
Os parasitas não me incomodam. Aqueles que fazem descontos sim.
- Hiçbir fiyata satılık değil.
- Não está à venda por preço nenhum.
Böyle söylentiler bir yeri satmaya çalışıyorsan fiyata darbe indirir.
Boatos como esse são dinamite... se estiveres a vender uma propriedade.
- O fiyata cam bile alamazsın.
- Por esse preço, nem vidro.
Ekipmanlara ve sürücülere sahibiz ve değirmene ödenen yüklerin teslimini garanti edebiliyoruz... Size çekici ve bize karlı bir fiyata.
Temos equipamento e condutores... e garantimos a entrega do minério à fundição... a um preço de que todos beneficiam.
Bizi çeken fiyata tutmaya çalıştık.
Tentou nos roubar-nos no preço do transporte.
Bu eşekleri istediğin fiyata satabiliriz.
Podemos vender esses burros tão bem quanto você.
Ve araziyi sizden satın alırım. Ödediğinizden daha fazla bir fiyata.
Eu comprar-lhe-ei a terra logo a seguir por muito mais do que pagará por ela.
İyi bir fiyata verebilirim.
Tem um bom preço. - Parece ser melhor.
Albay, sizi, Çiçero'nun söylediği kişi bir casus olduğuna, bize değeri yüksek... gerçek belgeleri yüksek bir fiyata sattığına ikna edecek şey nedir?
Coronel von Richter, o que poderá convencê-lo de que Cícero é o que diz, um espião vendende-nos documentos genuinos de grande valor por uma grande quantia em dinheiro?
Ödememiz gerekse bile, böyle bir kaldırma iki kat fiyata göre ucuz olacaktır.
Mesmo que tenhamos que pagar, o dobro desta soma seria magnífico.
Fiyata razı olan aldatılmış sayılmaz.
Um homem não é enganado quando o preço o satisfaz.
Fiyata bağlı tabii.
Depende do preço.
Emma, bizi yarı fiyata tutmasıyla ilgili olarak onunla konuşabilir misin?
Emma, nao pode convence-lo a contratar-nos por meio salario?
Soğumuş. Bu fiyata en azından kahve sıcak olabilirdi.
Com este frio podias aquecer um pouco o café.
O fiyata süt dünyada olmaz!
Ao preço que o leite está, nem pense nisso.
- Ödenen fiyata!
- Depende do preço pago
İstediğimiz fiyata alacağız Martha.
E vamos consegui-la ao nosso preço.
Uygun bir fiyata kiralarım sana.
Também lhe faço um bom preço.
Eğer genç hanım masumsa her şey yoluna girer. Masum değilse, silahımı sana satarım. Hem de makul bir fiyata.
Se ela for inocente, tudo terminarábem... se for culpada, posso lhe vender minha armapor um ótimo preço.
Onu iyi bir fiyata satabilirim.
Podiam dar-me uma boa soma por ele.
Eğer Tenvoorde verdiğim fiyata evet derse.
Isso se Tenvoorde baixar o preço.
Şey, bu fiyata senin için bir tane örmekten mutlu olurum.
Bem, por esse preço, até te tricotava um.
Orasını o fiyata satamayacağını bilmesi gerek.
Ela deveria saber que nunca vai vender por esse preço.
Fakat evimle benim istediğim fiyata ilgilenmiyorsan, konuşacak bir şey yok.
Mas se não está interessado no preço, não há nada para conversar.
Eğer evimle benim istediğim fiyata ilgilenmiyorsanız, söylenecek fazla bir şey yok.
Se não está interessado no preço, não há mais nada a dizer.
Ne de olsa, onu o fiyata alacak param var
Afinal, posso pagar.
Tanesi sadece 50 sent. 2 dolarlık çok özel bir fiyata...
Por apenas 50 cêntimos, e o preço especial de $ 2...
Açıkçası hanımefendi, bu fiyata bulabileceğimiz ürünler gerçekten sınırlı.
Francamente, minha senhora, por esse preço, a variedade de artigos é um pouco limitada.
Derneğimiz, halkımızın ortak çabalarıyla evi sizden kar edeceğiniz bir fiyata satın almaya hazırdır.
Nossa associaçäo está disposta, num esforço conjunto de nossa comunidade a comprar a casa por um preço maior do que pagaram.
Fiyata karar verdik.
Acordámos um preço.
Millet buna ne dersiniz hem sihirbazlık hem komedi hemde tek fiyata.
Que dizes a isto? Um número de magia e de comédia pelo preço de um.
İyi bir fiyata anlaşabiliriz.
Devem render um bom preço.
Mantar istiyorsan sonraki rafta daha iyi fiyata bulabilirsin.
Se são cogumelos que quer, encontrará facilmente mais baratos.
Bundan çok daha iyi fiyata satabilirim.
Posso conseguir um preço muito melhor que esse.
İyi fiyata satmayı bildiğiniz kesin.
Pelo que ouvi, sabe pagar-se bem.
Senin için eski anlaşmamdaki ücretten daha az fiyata çalışırım.
Eu conduzo para si, a receber menos do que recebia com o meu antigo contrato.
Paket indiriminde anlaştık... Yemek, dekorasyon ve herşey makul bir fiyata.
Estamos recebendo um pacote promocional... alimentos, decorações, tudo por um preço razoável.
Hepsi tek fiyata, 10 kuruşa!
Os alhos franceses e os ovos a dez cêntimos!
Bundan daha iyisini bu fiyata hiç bir yerde bulamazsınız hanımefendi.
Não encontrará melhor, senhora, aonde quer quer vá.
- Uygun fiyata hemde.
É um preço justo.
daha aşağı olmaz... satılık iyi bir çocuk... alın sizin olsun... sadece 1.000 peni, hiçbir şey değil... dört gineden az dedim yedi gineden bu fiyata indirdim...
ou à volta disso um belo rapaz tenho para venda podem ficar com ele por apenas 1000 moedas podem fazer as contas quatro guinéus, pouco menos já baixei, porque eram sete
İyi bir fiyata bırakırım.
Preciso falar com Francesco.
Tabi ki en makul fiyata.
E por um bom preço ainda!
- Evet. Hem de iyi bir fiyata.
- Sim, e bem caro nos ficou.