Fofo tradutor Português
1,114 parallel translation
Kapa şunu tatlım, kapa.
Desliga, fofo. Desliga.
Haklısın tatlım.
Tinhas razão, fofo.
Otur, şov başlıyor.
Fofo, senta-te.
Tatlım, bu benim için bir onurdur ama...
Fofo, fico tocada...
Tatlım, gidemem.
Fofo, não posso.
- Tatlım, tam söyleyecektim!
- Fofo, eu chegava lá.
Bilmiyorum tatlım, gelmemeliyim.
- Não sei, fofo. Acho que não.
Hadi ama tatlım, bu yer tehlikeli.
Anda, fofo! Este lugar é perigoso.
Zaten masaj delisi biri değilim, tatlım.
Eu nem sequer gosto de massagens, para início de conversa, fofo.
Daha önce de yaptım, tatlım.
- Pois, eu já fiz isto, fofo.
Tatlım, Bunu duymamış olayım.
Fofo, não quero ouvir!
Parkta etrafına toplanan hoş adamlardan konuşalım mı?
Fofo, chega aqui. Eu não produzo teatro. Eu sou o teatro!
Will, kadının tansiyon ilacını yemesin diye çıkıştığım için ölmez.
Amor Entre Côcos : Uma Fantasia Caribenha? Não sei, fofo.
İlk o başlattı. - Bu akşam dışarı çıkıyoruz.
Fofo, acho que tens um pouco de molho barbecue...
"Phil yok şunu değerlendir yok Phil bunu değerlendir" demeye. Oh, Evet.
Cuidado com a trave, fofo...
- Bilmiyorum ama içimden Jack'i anımsatan bir isim.
"E façamos lup-lup no meu barco." - Não, fofo. Não presta.
Çikolatalı draje olmak için bankamatikten 100 dolar çekeceğiz.
Exactamente, fofo! Isso! E vista por esse prisma...
Neden kavga ettiğinizi anlamıyorum.
Ele está aqui, fofo. Mas está demasiado ocupado. Ele é importantíssimo no Paraíso.
Ah Tatlım, aynı Stan'in bana yatakta söylediği gibi söyledin.
Fofo... Pareces mesmo o Stan na cama.
Tatlım, sokağın üstünde bir yerlere çıkmalısın.
Fofo, tens de partir da rua para cima.
Tatlım.
Fofo. Este é muito sério...
Tatlım, ben de aynısını dedim.
Foi o que eu disse, fofo.
Tamam tatlım.
- Fofo...
Telefonunu ver bana.
- Fofo, dá-me o teu telefone.
İşte tatlım, biri arıyor.
Toma, fofo. Tens uma chamada e eu tenho de ir...
— Olmaz bebiş, Kenny ile biraz daha oyna.
- Não fofo, continua a brincar com o Kenny mais um pouco.
— Tekrar dene, bebişko.
- Tenta outra vez, fofo!
Çalışırsan başarırsın, bebişko.
Se praticares chegas lá, fofo.
Nedir, bebişko, sorun ne?
O quê fofo, o que foi?
Hala orada mısın, şekerim?
Ainda aí estás, fofo?
Şuraya otur, seksi aslanım.
Senta-te aqui, fofo. Senta-te aqui, fofo.
- En azından dans ettiğimizi düşünüyordum.
Que fofo. - Acho que estávamos a dançar.
Kermit, çok yumuşak ve tombulsun.
Cocas, és tão macio e fofo.
Ah, çok sevimli.
Ah, é fofo.
Sevimliymiş.
É fofo.
"31 Aralık 1999" - Ne mükemmel ve püsküllü değil mi? !
Bom, não é isto esplêndido e absolutamente fofo?
Çok tatlı bir çocuk.
Ele é tão fofo.
- Yumuşak ve kucaklanası olmalı.
- Seria macio e fofo.
- Komikzo yumuşak ve kucaklanası.
- Funzo é macio e fofo.
- Ne kadar güzel - - Hadi yanaklarını çekelim.
Tão fofo.
"Ah Mary Vah Mary" ismi daha önce kullanıldığı için koyamadı sanırım. Öykümüz bir cenazede başlıyor.
Fofo, ainda bem que resolvi fazer uma limpeza ao armário da Grace.
Will, tatlım, birkaç bardak şampanya eğlendiğin yanılmasını yaratabilir.
Will, fofo... Uns goles de champagne vão criar a ilusão de estares a divertir-te.
Ah Tatlım, Sonny olarak çok tatlı olacaksın.
- Fofo, ficavas giro de Sonny.
Çok sevimli.
Fofo...
Tatlım, tatlım!
Fofo, vem cá.
Gel tatlım.
Anda, fofo...
Bunun anlamı ya beni bir bütün olarak götüreceksin ya da burada bağırsaklarımı çıkaracaksın! Beni kışkırtma, fluffy!
Não me tente, Fofo...
Teşekkür ederim.
Meu querido, fofo.
Bu gece terk edecek.
Não, fofo.
Evet, merhaba tatlım.
Olá, fofo.
Evet.
Leonte, fofo...