Fotoğraflar tradutor Português
7,819 parallel translation
Evernow oyununu Renautas yayınlıyor. Onlar da tesisin farklı yerlerinde fotoğraflarını çekiyorlar.
A Renautas publicou o jogo "Evernow", por isso eles estão a tirar fotografias deles mesmos em diferentes sitios do campus.
Yetkililer ayrıca 10 şüpheli şahsın isimlerini ve fotoğraflarını yayınladı. Hayır! Olamaz!
O governo também divulgou os nomes e fotografias de dez procurados
Babam fotoğraflarını gösterdi.
O pai mostrou-me fotografias.
Kayıpların fotoğrafları.
Fotos dos desaparecidos.
Yakında tek baktığımız "Zora polis cenazesinde partide" fotoğrafları olacak.
Em breve, vamos estar todos a olhar para imagens da "Zora a festejar no memorial da policia".
O sana gizli fotoğraflar veriyor.
Ela andava a dar-te fotografias confidenciais.
Seni jüri üyelerinin fotoğraflarını çekerken görmüştüm. Ve Harold da jüride.
Vi-te a tirar fotografias dos jurados... e o Harold é um deles.
Fotoğraflar dosyanın içinde.
A foto está no ficheiro.
Sabıka fotoğrafları telefonunuzda olmalı.
Devem ter as fotografias deles nos telemóveis.
Yürek burkucu fotoğraflarınıza tanıklık ettik ve yardım çığlıklarınızı işittik.
Vimos o sofrimento nas vossas fotos e ouvimos os vossos pedidos de ajuda.
İMZALI FOTOĞRAFLAR!
OS AUTÓGRAFOS
Bütün hastaneleri aradım, polise gittim o fotoğrafları her yere astım.
Verifiquei nos hospitais, passei na polícia, espalhei essas fotografias por todo o lado.
Keith imzalı fotoğraflar ve başka hediyeler yollamış.
O Keith deu-lhe fotografias e outros presentes.
"Steven Rose için başkent çapında sürdürülen aramadan canlı fotoğraflar da elimize ulaşıyor..."
Aguardamos imagens em directo da caça ao homem que está a decorrer em Londres e que tem por objectivo Steven Rose.
Ve Dennis Lexi gönderilen metinler Bayan Nolan, biz bazı oldukça grafik fotoğraflar bulundu.
Sra. Nolan, encontramos algumas fotos bastantes gráficas e mensagens que o Dennis enviou à Lexi.
Avcısı fotoğraflar.
Fotos de perseguidor.
Peki ya sana fotoğraflar göstersem ve sen de seni tehdit edeni annene zarar vereceğini söyleyeni göstersen?
E se eu te mostrar algumas fotografias, e tu, apenas, apontas... Para quem quer que seja que te esteja a ameaçar, que disse que magoaria a tua mãe.
Fotoğraflar.
Fotografias.
Çünkü bu fotoğraflar magazinlerde iyi görünmeyecektir.
Porque estas fotografias não ficarão nada bem no TMZ.
Ben sadece bu müstehcen fotoğrafların web de nasıl yolunu bulacaklarını biliyorum.
Mas, sei como é que estas fotografias devassas costumam ir parar à Internet.
Valinin Ramona Lytton ile çekilmiş fotoğrafları varmış elinde.
Tem fotografias do Governador com a Ramona Lytton.
Ellerinde ikinizin fotoğrafları var.
Eles têm fotografias de ambos.
- Avukatıyla dairesinde çekilen fotoğrafları var elinizde, değil mi?
Meu Deus. O que é que ela está a fazer? Tem fotografias do meu marido, supostamente, no apartamento da advogada dele, não é verdade?
- Bu fotoğraflar magazinlerde mi yayınlansın istiyorsun?
- Querem estas fotografias no TMZ?
Mark, Daisy ve Kyle'in fotoğrafları mahkeme salonu etrafına dağıtıldı güvenlik yükseltildi ve her ihtimale karşı RKU'nun bölgede olmasını istedim.
As fotografias do Mark, Daisy e Kyle estão pelo Tribunal. A segurança foi reforçada, e pedi à equipa táctica para ficar pronta no local.
Fotoğraflarına baktım.
Tenho estudado as tuas fotografias,
Fotoğrafları sonra çekeriz öyleyse.
Acho que podemos tirar as fotos depois.
Duvarları süsleyecek fotoğraflar çekeceğiz.
Vamos tirar fotografias para os murais.
Fotoğraflarını Zillow'da görebilirsin. Baksana.
Podes ver as fotografias no Zillow.
Kilisenin zafer partisinde, Miscavige kilise yöneticilerinin, IRS yetkilileriyle kutlama yaptığı fotoğrafları gösterdi.
Acenou e sorriu. Na festa de vitória da Igreja, Miscavige mostrou fotos de executivos da Igreja a celebrar com os agentes do IRS.
Ve söylediğine göre, annesiyle evine gelip ikisinin beraber olduğu bütün fotoğrafları alıp götürmüşler.
E, segundo ela, vieram ao apartamento com a mãe e pegaram em todas as fotos deles os dois e levaram-nas.
O zaman bu fotoğrafları kim çekiyor lan?
Quem diabo está a tirar as fotografias?
Onu sadece fotoğraflarından hatırlıyorum.
Só me lembro dela pelas fotografias.
Dawkins'e "ölüm teyidi" fotoğrafları için güvenli bir uydu hattı sağlayın.
Certifica-te que o Dawkins tem uma ligação segura para nos enviar as fotos das mortes.
Olay yeri fotoğraflarını verirsen anlaşırız.
Junte as fotos do local do crime e chegamos a um acordo.
Otograflar, fotoğraflar, araba... Bu yasal kısmı.
Autógrafos, fotos, o carro, tudo isso é legal.
Şüphelilerin fotoğraflarını gördüğüm anda davayı üstlendim.
Quando vi a fotografia dos suspeitos, assumi o caso.
Demek istediğim, Fotoğraflarını görmüştüm ancak...
Eu vi as tuas fotografias, mas...
Demek istediğim, bütün mesele fotoğraflarında böyle olmamasıydı.
O pacote completo e nada nas fotografias.
- Bu onun söyleyeceği bir şey değil. Kişisel fotoğraflar kaldırıldı, mutfak güzelce temizlendi ve dışardaki gümüş renkli sokak dansçısını ve yüksek sesli cd çalarını başka yere paketledim.
Fotos pessoais retiradas, cozinha limpa e pus o dançarino de hip-hop prateado e o seu rádio barulhento na rua.
Fotoğraflar ve donörler yok ki burada.
Nem sequer há fotografias dos dadores aqui.
Supershock Righteous Thunder takımının fotoğraflarındaki gibi yapabiliriz.
Podíamos fazer uma repetição das fotos da equipa Super Choque-Trovão Certeiro?
Bu fotoğraflar Mona'ya yapılan vahşice saldırıdan alındı.
Estas fotografias foram tiradas do ataque feroz à Mona.
Son 2 yılın çalışan fotoğrafları lazım.
Fotografias de empregados de há dois anos.
Sam Lewis'in tüm fotoğraflarını al, hemen.
Arranja todas as fotografias do Sam Lewis. Agora.
Lewis'in nette olan tüm fotoğrafları gitti ve geri getirilemez.
Foram apagadas todas as fotografias online do Lewis. - São irrecuperáveis.
Garajda gizli bir odası vardı. Üzerinde polis fotoğrafları olan bir panosu vardı.
Ele tinha uma sala secreta na garagem.
Fotograflarımi nasil bulmuslar?
Como é que ele conseguiu as minhas fotos?
Herkes profiline gidip Fotograflarını çalabilirler ve sahtebir hesap yaratabilir
Qualquer pessoa pode ir a tua página e roubar as tuas fotos para criar uma conta falsa.
Beraber fotoğrafları var.
Há fotos deles juntos.
Yolcu uçaklarının fotoğraflarına bakacak olursak havada tamamen hareketsiz bir biçimde asılı kalmışlar. - Bayan Oswald, bakanlıkta telefon var.
- Menina Oswald, tem uma chamada.