Frase tradutor Português
3,205 parallel translation
Göçebe gibi New York Şehrini gezerler suçluları yakalarlar gerçekte böyle değil ama karakterimiz öyle.
São como os nômades, a vaguear pelas ruas de Nova Iorque... a arrasar e a apanhar nomes, o que não é o curso mais original da frase, mas a personagem é muito grandiosa.
Tamponunda bir stiker varmış, Einstein'den bir alıntı.
Tem um autocolante com uma frase do Einstein.
Onu kaybetmedim, salakça bir ifade oldu.
Não a perdi, é uma frase estúpida.
Bana mı öyle geliyor yoksa "Annenle seviştim" cümlesini gereğinden fazla mı kullandı?
É de mim ou ele está a dizer a frase "curti com a tua mãe" mais vezes do que o necessário?
İki hafta oldu ve onun hala, ağzından tek bir cümle bile çıkmadı.
Duas semanas e continua sem poder articular uma frase completa.
Ben babamı asla böyle kafası karışık görmemiştim, asla, seninle görüşmesinden eve döndüğü zaman gibi,
Nunca vi o meu pai tão frágil. Nunca. Mas quando voltou da tua reunião, mal podia formar uma frase completa.
Asla, Bu cümleden sonra çok defa kandırıldım.
Não. Já fui manipulado por uma frase dessas antes.
"Orada ne yaptığımı gördün mü?" kısmını kes.
Não, esta última frase.
İlk şakıyan en kısa hapis cezasını alır.
O primeiro a tagarelar fica com a frase mais curta.
İkinci paragrafta parantez içinde bir cümle.
Uma frase intercalar no segundo parágrafo.
İkinci paragrafta parantez içinde belirttim. Hepsi bu.
Disse-lhe que podia pôr uma frase no segundo parágrafo, só isso.
Bu gelmiş geçmiş en iyi ve tarafsız cevaptı.
É a frase mais típica para fugir ao compromisso.
O satırı tekrar okuyabilir misin?
Podes repetir essa última frase?
- Baba, son cümleyi tekrarlayabilir misin?
Pai, podes repetir essa frase?
Umrumuzda değil düşük bütçeli bir diziden slogan yürüttüysen.
Não nos importa que tenhas roubado a tua frase a uma série da net.
Peki ya kimsesin kızının bir Rolling Stones üyesiyle evlenmesine izin vermemesi ancak Beatles üyesiyle evlenmesinde sorun bulmaması?
E aquela frase de que não deixariam uma filha casar com um Rolling Stone, mas deixariam que casasse com um Beatle?
Bilgin olsun, en kötü giriş cümlen değildi.
Para que conste, não foi a tua pior frase de abertura.
"Yenilgiyi kabul etmek," deyişini hiç duymadınız mı?
Já ouviu a frase : "Dar-se por vencido?"
Bayan O'Brien'a söylemen için sana ne demişti?
Já agora, qual foi a frase que ele te deu para dizeres a Miss O'Brien?
Her zaman şu tabiri kullanırım ; ... erkekler, edep yerlerini iç güdüsel olarak korurlar.
Toda a vez digo esta frase, os homens instintivamente cobrem as suas partes íntimas.
Cümleni bitirmeden önce babanı vururum.
Mato o teu pai antes de acabares a frase.
Bu aynı cümle.
É a mesma frase.
Bir cümleyle ya da daha kısaca yani demeye çalıştığım.
Podem dizer numa frase ou menos... Sabem o quero dizer.
Cümlesini bitirmeden onu öperek dışarı çektin.
Beijaste-o e puxaste-o porta fora, antes que ele terminasse a frase.
İnanmıyorum, lafını da öğretmişsin.
Olha para ti. Tu até lhe ensinaste a frase. - Pois.
Bu tabiri nasıl öğrendiğimi bilmek ister misin?
Sabes como conheço esta frase?
Tuhaf konuşuyorsun ama neyse işimize bakalım.
É uma frase estranha, mas vamos seguir em frente.
"Özür dilerim" ve "Teşekkürler" aynı cümlede?
"Sinto muito" e "Obrigado" na mesma frase?
Güven bana o cümleyi bitirmek istemezsin.
Confia em mim, tu realmente não queiras acabar a frase.
Ama tersini kastediyorsun.
Eis uma frase que significa o seu oposto.
Çocukların kullandığı tabir neydi?
Qual é a frase que as crianças usam?
Cümlenin başındayken bayağı bir korkmuştum ama sonra hevesim kaçtı...
Assustei-me com o início da frase, mas depois a modos que perdi o interesse...
Bu cümle üzerinde biraz daha düşünecek zamanım olsaydı kulağa bu kadar terbiyesizce gelmezdi.
Deveria ter pensado melhor na frase, para não parecer tão obscena.
Aslında son kısmı aynı kalabilir.
Quem haveria de dizer? Esta última frase mantém-se igual.
Bazen keşke sana o "Günün Cümlesi" takvimini vermeseydim diyorum.
Por vezes, desejo nunca te ter ensinado a frase do dia do calendário.
Ben tamamlamam.
Não vou terminar a tua frase.
Kadınları bir cümleyle itebiliyor.
Ele pode afastar as mulheres com uma única frase
Bu Burt'ün lafıydı ama bence o da lafı MacGyver'ın bir bölümünden çaldı.
Era a frase do Burt, mas acho que a foi buscar a um episódio do "MacGyver".
İki hafta önce bir cümle bile kuramaz diye 20 dolarına bahse girmiştim.
Aposto 20 dólares em como, em duas semanas, não conseguirás dizer uma frase.
- Baban da öyle. Konuşmanın kalanını duymama cidden hiç gerek yok.
Não preciso mesmo de ouvir o resto dessa frase.
Şu cümle ; "işler sarpa sardığında" beş tehdit mektubunda gözüküyor.
Esta frase, "Na ponta do feixe" aparece em cinco das sete cartas.
Böyle anormal bir cümlenin bu kadar yer alması gerçekten garip.
É estranho que frase tão aberrante se repita com tanta frequência.
Aynı garip kullanım.
A mesma frase estranha.
Yoksa, söylediğim her cümledeki kelimeleri zihnimden saymamla mı ilgili?
É porque conto o número de palavras que digo a cada frase?
Üzgünüm, Jimmy. Ama sen cümleyi bitirene kadar bebek büyüyecekti.
Desculpa, Jimmy, mas a bebé já seria adulta quando acabasses essa frase.
Kenny Rogers'ın en ünlü kısa mektubu gibi "Bu tavuğun kötü bir parçası."
É como a frase mais famosa do Kenny Rogers : "Este bocado de frango não presta".
Belli ki "kısa ve öz" deyişi senin için bir şey ifade etmiyor ama devam et.
O termo'curto e grosso'é uma frase sem sentido para ti, obviamente, mas continua.
"Şeytanını duy, şeytanını gör."
Não é para a frase ser :
Bekle, Ne alıntısı?
Espera, que frase?
Selam, Laurel.
A frase favorita do teu pai. Olá, Laurel.
Pes ediyorum!
É como a frase mais famosa do Kenny Rogers :