French tradutor Português
355 parallel translation
- İçki alır mısın? - Teşekkürler, cin ve French alayım.
Obrigado, um pouco de Genebra.
Araç 49 ve 60, Park Crest Hotel, Fransız Caddesi 322 Numara. 3. kod.
Patrulhas 49 e 60 ao Hotel Park-Crest, 322 French Street.
- French Line rıhtımını gördün mü?
- Vês o cais da Linha de França?
- FRENCH LlNE
- LINHA DE FRANÇA
Bu Bayan Emily French vakıası.
É o caso de Emily French.
Gazetede Bayan French'in başına aldığı bir darbe yüzünden öldüğü haberini okudum.
Eu li no jornal que Sra. French foi encontrada morta com a cabeça esmagada.
Tanıştıktan sonra Bayan French'in bana yardım edebileceğini düşünmüştüm.
Eu tinha esperança que seria o que Sra. French poderia fazer por mim depois que a conheci.
- Peki Bayan French'le tam olarak nasıl tanıştın?
- Como, exactamente, conheceu Sra. French?
Bütün bunlar olurken Bayan French'in varlıklı olduğundan haberin yok muydu?
Nesta ocasião você não tinha ideia de que Sra. French fosse rica?
- Oh, hiç zahmet etmeyin, Bayan French.
- Oh, não, não se preocupe, Sra. French.
Bayan French'ten ne kadar para alabildin?
Quanto você conseguiu com Sra. French?
Çünkü Bayan French, karımla aramın pek iyi olmadığı izlenimine kapılmıştı.
Porque ela tinha a impressão de que não vivíamos muito bem.
Bayan French'in evinden saat 9'da çıktım.
- Mas eu tenho. Eu deixei Sra. French às nove.
- Emily French cinayeti.
- O assassino de Emily French.
Ama o zaman da Bay Vole Bayan French'ten para alıyorsa neden gelir kaynağını kessin?
Se Sr. Vole estivesse a explorar a Sra. French, porque matar a sua fonte de suprimento?
- Bayan French'in size bıraktığı 80 bin sterlin.
- As 80.000 que a Sra. French deixou para si.
Bugün Bayan French'in kasasını açıp vasiyetini buldular.
Abriram, hoje, o cofre da Sra. French no banco e encontraram o seu testamento.
Şu anda elimde, Emily French'i öldürme suçlamasıyla ilgili bir tutuklama emri var.
Tenho um mandato para a sua prisão acusado do assassinato de Emily French.
Evet, elbette Leonard'ın Bayan French'le sık görüştüğünü biliyordum.
Claro que eu sabia que Leonard estava a ver a Sra. French muito frequentemente.
Bayan French'in kocanıza para bıraktığından haberiniz var mı?
Sabia que a Sra. French deixou dinheiro ao seu marido.
Bayan French, kocanızı bir oğul ya da sevdiği bir yeğen olarak görmeye başlamıştı.
Claramente, a Sra. French via o seu marido como um filho ou sobrinho favorito.
Demek sizce Bayan French onu böyle görüyordu?
Acha que Sra. French via Leonard como um filho? Ou um sobrinho?
Belki biri seni Bayan French'in evinden çıktıktan sonra görmüştür diye fotoğrafı gazetelere dağıtacağız.
Vamos espalhar a foto na esperança de que alguém o tenha visto no caminho para casa.
"Bay Vole, Bayan French'in iş ilişkilerine yardımcı oluyordu. Özellikle de vergi iadesi konularında."
"Sr. Vole auxiliava a Sra. French nos seus negócios, particularmente, com a sua declaração de rendimentos."
Leonard Stephen Vole, mahkememizde açılan davada 14 Ekim günü Londra şehrinde Emily Jane French'i bilerek ve planlayarak öldürmekle suçlanıyorsun.
Leonard Stephen Vole, você é acusado de ter, no dia 14 de Outubro, no Condado de Londres, assassinado Emily Jane French.
Jürinin saygıdeğer üyeleri, önünüzdeki mahkuma 14 Ekim günü adı geçen Emily Jane French'i öldürmekle suçlandığı bildirildi.
Membros do Júri, o prisioneiro é acusado de, no dia 14 de Outubro, ter assassinado Emily Jane French.
Mahkumun, 56 yaşındaki Emily French'le nasıl dostluk kurduğunu öğreneceksiniz.
Ouvirão como o acusado fez amizade com Sra. Emily French, uma mulher de 56 anos.
Geçen Ekim'in 14'ünde, saat 9 : 30'la 10 arasında Bayan French bir cinayete kurban gitti.
Na noite de 14 de Outubro passado, entre 9 : 30 e 10 : 00, a Sra. French foi assassinada.
Polisin bulmuş olduğu kanıtları dinleyeceksiniz. Ayrıca Bayan French'in hizmetçisi Janet McKenzie'nin ifadesini, tıp ve laboratuar uzmanlarının... ve ölen kadının son vasiyetini yazan avukatın ifadelerini de dinleyeceksiniz.
Entre as testemunhas, ouvirão o depoimento da policia, também o depoimento da governanta da Sra. French, Janet McKenzie, e dos peritos médicos e de laboratório, e o depoimento do advogado da mulher assassinada, que redigiu o seu testamento.
Bu katilin Bayan French'i gafil avlamış olduğu anlamına gelir mi acaba?
Isto indicaria que o assassino apanhou a Sra. French de surpresa?
Müfettiş, sizin fikrinize göre bu saldırgan erkek, kadın ya da ne olursa olsun Bayan French'i gafil avlamış olabilir mi?
Inspector, na sua opinião o agressor, seja ele, ou ela, apanhou a Sra. French de surpresa?
- Bayan French'e, Janet McKenzie'ye ve daha sonra Leonard Vole'a ait olduğu ortaya çıkan parmak izleri bulduk.
- As impressões digitais da Sra. French, as de Janet McKenzie, e outras que depois foram identificadas como de Leonard Vole.
Müfettiş, bulduğunuz parmak izlerinin Bayan French, Janet McKenzie ve mahkum Leonard Vole'a ait olduğunu söylediniz.
Inspector, diz que as únicas digitais que encontrou foram as de Sra. French, Janet McKenzie e Leonard Vole.
Bu durumda hırsızın boş bir eve girdiğini sanırken aniden Bayan French'le karşılaşmış olması, ona vurmuş ve sonra onun öldüğünü anlayarak bir şey almadan kaçmış olması da mümkün, değil mi?
Não poderíamos conjecturar que um ladrão tenha entrado na casa que supunha vazia, e de repente encontra a Sra. French e a golpeia, e aí, verificando que ela estava morta foge sem levar nada?
Müfettiş, söylediğinize göre mahkumun ceketinin üstündeki kan ve Bayan French'in kanı test edilmiş ve her ikisi de aynı çıkmış. 0 grubu.
Inspector, afirmou que os vestígios de sangue no casaco do acusado foram analisados, da mesma maneira que o sangue da Sra. French, e ambos foram enquadrados no grupo O.
- Zavallı Bayan French öldükten sonra Glenister Yolu 19 numaradaki yeğenimin yanına taşındım.
- Agora que Sra. French, pobre alma, está morta, mudei-me para a casa da minha sobrinha na Glenister Road, 19.
Siz öldürülen Bayan Emily French'in dostu ve hizmetçisi miydiniz?
Era acompanhante-governanta da falecida Sra. Emily French?
Oturma odasının yanından geçerken, içerden mahkumun sesini duydum. Bayan French'le konuşuyordu.
Quando passei pela sala de estar, ouvi que o acusado estava lá, conversando com a Sra. French.
Bayan French'in neyi bilip bilmediği, tamamen Bayan Janet McKenzie'nin varsayımı.
O que Sra. French sabia ou não sabia é pura conjectura da parte de Janet McKenzie.
Siz Bayan French'in Leonard Vole'un bekar bir adam olduğunu sandığı izlenimine kapıldınız.
Você formou a opinião... de que Sra. French achava que Leonard Vole era solteiro?
Bayan French'in parasının dağıtılmasında ne tür ayarlamalar yaptığı konusunda bilginiz var mıydı?
Estava ciente dos arranjos que a Sra. French fez para a transmissão dos seus bens?
Bayan French ve mahkumun yeni vasiyetten söz ettiklerini mi duydunuz?
Ouviu a Sra. French e o acusado a discutir sobre o novo testamento?
Eski vasiyette, yani değişende, Bayan French'in varlığının çoğunu sizin almanız gerekiyordu, değil mi?
No antigo testamento, aquele que foi revogado, você iria receber a maior parte do património da Sra. French, não?
Bu duyguya kapılmanızın nedeni hanımınızla arkadaşlığının vasiyetteki payınızı azaltmış olması, değil mi?
Suponho que tenha formado esta opinião... porque a amizade dele com Sra. French custou-lhe a maior parte do património dela.
Şimdi, 14 Ekim gecesi mahkum ve Bayan French'in konuştuklarını duyduğunuzu söylemiştiniz.
Agora. Na noite de 14 de Outubro... diz ter ouvido o acusado e Sra. French a conversar.
Şimdi söyleyin, Bayan French geceleri televizyon izler miydi?
Agora, diga-me, Sra. French costumava ver televisão à noite?
Polise verdiğiniz ifadenizde, Bayan French'in öldürüldüğü gece Leonard Vole'un evden saat 7 : 30'da çıktığını ve 9 : 25'de geri döndüğünü söylediniz.
Afirmou para a Polícia que na noite que Sra. French foi assassinada, Leonard Vole saiu de casa às 7 : 30 e retornou às 9 : 25.
Leonard Stephen Vole, 14 Ekim gecesi Emily Jane French'i öldürdünüz mü, öldürmediniz mi?
Leonard Stephen Vole, você, na noite de 14 de Outubro último, matou ou não matou Emily Jane French?
Bayan French'le tanıştığınız dönemde bir işiniz var mıydı?
Sr. Vole, na ocasião em que fez amizade com a Sra. French, estava empregado?
Peki Bay Vole, Bayan French'i son kez ziyarete gittiğinizde üstünüzde bir palto ve kahverengi şapka var mıydı?
Agora, Sr. Vole, quando foi visitar a Sra. French pela última vez, usava uma capa de chuva e um chapéu marrom?
Fransız'75.
French 75.