Frisbee tradutor Português
160 parallel translation
Şuraya koy Frisbee.
Deixe isso ai, Frisbee.
Frisbee, beni iskelede bekle.
E, Frisbee, espere por mim no cais.
Bayan Frisbbe'yle tanışmanı istiyorum.
Frisbee e ao Sr. Allenby. A Sra. Scott.
Bayan Frisbee'yi tanıyorsunuz.
A Srta. Frisbee, o Sr. Allenby.
- Frizbi.
- Foi um frisbee.
Hey, Frisbee!
Ei, Frisbee!
Benim ve Frisbee Şov'un ihtiyaçlarını düşünsen...
Se pensasses nas minhas necessidades e nas do "Frisbee Show"...
Claire'i Frisbee için mi bıraktın?
Deixaste a Claire pelo Cão Frisbee?
"Frizbi." Uçmuş bunlar.
"Frisbee." Espectacular.
O, kuçu yıllarını sahilde Frankie ve Annette ile frizbi oynayarak geçirmedi.
Ele não gastou os seus preciosos aninhos na praia... a jogar Frisbee com o Frankie e a Annette.
Oyuncapının peşindeki köpek gibisin.
Pareces um cão atrás dum Frisbee.
O frizbiyi çalmak istememiştim.
Calma! Foi sem querer que roubei aquele Frisbee!
- Frisbee çok özeldi.
- Frisbee era especial.
Pekala, verde bir bakayım.
Viste só, quando ele quase apanhou o frisbee? Foi culpa minha.
Haftada iki kez frizbi oynarım.
Jogo "Frisbee Radical" duas vezes por semana.
Kamyonumun arkasına binen, frizbi oynayan, ve nereye gidersem benimle gelen köpeğim.
Aquele que eu trago na minha carrinha, joga "Frisbee" e vai para onde eu vou.
Kes gitsin. Bir frizbiye tuttur onları sonra.
e depois rapá-la... pregá-la a um Frisbee...
- Evet, hemen şurada Stroker'la frizbi oynuyor.
Vi, está ali, a jogar frisbee com o Stroker.
Bana bir frizbi borçlusunuz. Yenisini.
Ei, vocês devem-me um Frisbee.
Birlikte yakalamaç, frizbi ve saklambaç oynarsınız...
Você pode brincar de pegar, pode jogar Frisbee e esconde-esconde.
Lütfen frizbiyi bırakın!
Por favor, sem Frisbee!
Tamam, gidip Frisbee'yi alalım.
Vai buscar o Frisbee.
Spot'un topunu al, biz de frizbiyi alalım.
Vai buscar a bola do Spot. Vamos levar o Frisbee.
Belki frizbi işe yarar.
talvez resulte com o Frisbee.
Haydi, git frizbiyi yakala.
Anda, vai buscar o Frisbee.
Frizbi'yi köpeklerle oynamalısın.
Sabes, podias jogar Frisbee com os câes.
Frisbee yi biliyor musun.
Já conheces ali o Frisbee.
Frisbee, seks ve seyahat dostum.
Frisbee, sexo e viagens, pá.
Frisbee, tatlım?
Frisbee, querido?
Frisbee, canım, ne yapıyorsun?
Frisbee, querido, o que estás a fazer?
- Hadi, Frisbee.
- Vá lá, Frisbee.
Hey, Frisbee, endişelenme.
Hey, Frisbee, não te preocupes.
Hey, Frisbee bu Spider Mike değil mi ya da bu kim, Cookie mi?
Hey, Frisbee aquele não é o Spider Mike e aquela outra, a Cookie?
Frisbee, yapma gereken tek şey kıyaFetlerini üzerinde tutmak ve sonra herşey iyi olacak.
Frisbee, tudo o que tens de fazer e permaneceres vestido e tudo irá correr lindamente.
Nasılsın, Frisbee?
Como estás, Frisbee?
- Frisbee?
- Frisbee?
Polisler nerede, Frisbee?
Onde está a bófia, Frisbee?
Evet ve şu küçük serseri Frisbee,, onun üzerinde de bir telsiz vardı.
Ya, e aquele mariconço, o Frisbee, tinha um microfone.
Madem buradayım frizbi oynayalım, Belki babamızıda armalıyız ve Elliot piliciyle yatacağımdan kesinlikle emin olabilirsin.
Enquanto estou por cá podíamos jogar frisbee golf, talvez ligar ao pai, e fazer com que eu durma com aquela Elliot.
Kim frizbi oynamak ister?
Quem está pronto para jogar um pouco de Frisbee?
6 fedai beni bardan dışarı yaka paça fırlattı.
Seis seguranças atiraram-me do clube como se fosse um Frisbee.
Frizbi bizim oldu gayri.
É o nosso frisbee agora.
Ne şapka ama, Frisbi gibi.
O chapéu, é um Frisbee.
The Bell'de başka kim kafasında frizbiyle dolaşır ki?
Ei, quem mais estaria na "The Bell", com um Frisbee na cabeça?
Yeniden frisbee oynayabilmek çok güzel.
Estou tão contente por estar a atirar o disco de novo. Toma.
Çatıdan frizbi almaya çalışıyorum.
A tentar tirar um frisbee do telhado.
Ah, frizbi buradaymış!
Ah, ali está o frisbee.
Hey, hazır oradayken, çıkıntıdan frizbimi alabilir misin?
Ei, já que ai estás não queres apanhar o meu frisbee que ta ai no canto?
Hey, Flanders, frizbimi gördün mü?
Ei Flaners, viste o meu frisbee?
Frizbin.
O teu frisbee.
Julie'yle frisbee oynuyorduk.
Pois.