English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ F ] / Frita

Frita tradutor Português

619 parallel translation
Yemek yerlerken baktım, onlar da herkes gibi kızarmış hamur yiyorlardı.
Vi-os a comer e era massa frita, como os outros.
O kızarmış güney tavuğuyla bir ilişkin olamaz.
Não podes ficar com aquele monte de galinha frita do sul.
Kızarmış güney tavuğuna ne dersin?
Que tal um pouco de galinha frita?
- Patates cipsi alsana.
- Coma uma batata frita.
Garson, benim Çarşamba öğle yemeğim her zaman öyle oldu ve her zaman da öyle kalacak, sıcak çorba, sahanda yumurta biftek, Yorkshire pudingi, fırında patates, süet tatlısı ve pekmez.
Comissário, o meu almoço de quinta-feira sempre foi... e sempre será sopa quente, polenta frita... carne assada com puré de Yorkshire, batatas cozidas, pudim e melado.
Yukarı viski ve tavuk gönder.
Mande-nos uísque e galinha frita.
Kalçanı yakıyor.
Frita-te a pele.
Bu kokuşmuş ülkede, gündüzleri kavurur, geceleri ise dondurur.
Nesta terra maldita, você frita de dia e congela à noite.
Kızarmış pilicin, bu kadarı yeter.
Galinha frita, é a única forma.
Sade omletin yanında kızartma ve halka veriyoruz.
Tem o n º 2, omeleta simples com batata frita e pão.
Kızarmış ıstakozu yedirtmedin bana. Farkında mısın?
Perdi o apetite pela minha lagosta frita.
Biftek kızart.
Frita-me um bife.
- Patates kızartması al.
- Uma batata frita.
Yumurta, sosis, patates, fasulye ve bir çay lütfen...
Eu quero ovos, salsicha frita, feijão e chá.
Kızarmış sığır eti, haşlanmış sığır eti köpek bisküvisi ile sığır eti.
Comíamos carne enlatada frita, cozida, com biscoitos para cachorro.
Ben kızarmış tavuk severim.
Gosto de galinha, frita.
Bir tane daha?
Mais tarte frita?
Bana bir patates cipsi ver.
Dá-me uma batata frita.
Çok sıcakladım. Güneş beynimi pişiriyor.
O sol frita-me os miolos.
Bu köylü bir genelevler zinciri açıp tavuk lokantaları gibi reklam yapmamızı öneriyor.
Um amigo meu teve a ideia de montar uma cadeia de casas de putas e anunciá-la como quem anuncia galinha frita.
Aynısından.
Mas, desta vez, frita bem a cebola.
- Kızarmış piliç sever misin?
- Gosta de galinha frita?
- Kızarmış piliç mi?
- De galinha frita?
Bana büyük bir Big Mac verin, kızarmış patates ve küçük boy Kola, lütfen.
Um "Big Mac", batata frita e uma "Coca" pequena para levar, por favor.
Bana bir Big Mac, kızarmış patates ve çay, lütfen.
Um "Big Mac", batata frita e... e chá, para viagem, por favor.
O milk shake'in yanına patates ister misin?
Queres batata frita com esse batido?
Biraz kaburga, patates kızartması ve büyük bir çizburger, yanında da çikolatalı pasta lütfen!
Quero costeletas, batata frita, um belo cheeseburger... - e leite com chocolate -
Bir düzine fazla büyük olmayan ıstakoz, soğansız tartar ve sıcak patates kızartması.
Um bife Tártaro sem cebola e batata frita. Que memória.
Peksimet lapası ve kızartılmış et konservesi.
Papas de aveia e carne de lata frita.
Kahve, patates kızartması, yumurta...
Café, batata frita, ovos...
- Patates alacak mısın?
- Quer batata frita?
Pete. Al. Trampolin üstüne iki yumurta ve yanında Jan d'Ark.
Dois ovos com bacon e batata frita saindo!
- Mahvoldum.
- Estou frita.
İki porsiyon kızarmış patates, iki malt içeceği... iki de kremalı elmalı tart.
Duas doses de batatas frita, dois batidos de chocolate... e duas tartes de maçã com natas batidas.
Uzak dur, Moreno. Patates kızartması kokuyorsun.
Vai-te embora, Moreno, cheiras a batata frita.
Baş satıcı kabak kızartması olmuş.
O vendedor responsável é abobrinha frita.
Cips. Hepsi bu.
Uma batata frita.
Kantinde, siz kara kıçlılara göre... yemek yapmıyorlar!
É que não servem galinha frita nem melancia... na minha messe!
Çocuğun birinin boğazına patates takıldı.
E houve um miúdo que se engasgou com uma batata frita.
Patates kızartması.
A batata frita!
Hey dinle, eğer benim için değilse, beni yağda kızartabilirsin.
Se não fosse por mim, seria uma batata frita morta.
Hem de mükemmel sağlıklı bir yemek Hamburger, patates, kahve ve doughnut.
Vou arranjar-te algo saudável, com todos os grupos de alimentos : hambúrguer, batata frita, café e donuts.
"Fry-her-toes ( parmaklarını kızart )"
"Fry-her-toes ( frita os seus pés )."
Böylece iki tarafı da pişiyor.
Assim, frita de ambos os lados.
Niles : Akımın çok yüksek olduğunu söylediler. Beyninin kızardığını.
Dizem que a corrente é tão rápida que o cérebro frita assim que se baixa a alavanca e o prisioneiro não sente nada.
Yemek için kızartacak mıydın?
Fritá-la para o jantar?
Kaynar yağda kızartsanız daha kolay olmaz mıydı?
Não seria mais fácil fritá-la em óleo?
Ya bizim onu elektrikli sandalyede kızartmamızı kabul edecek... ya da bombayı patlatıp kütüphaneyi de kendisiyle birlikte öbür tarafa götürecek.
Ele pode deixar-nos fritá-lo na cadeira eléctrica... ou pode explodir e ir para o céu junto com a biblioteca.
Güzel. Çok güzel.
Tinha uma batata frita no gancho e fizeste-me perdê-la.
Peg, çok bişeyimiz yok, ama en azından birbirimizden sır saklamıyoruz.
Vamos fritá-Io e combinamos que quando eu tiver um animal, podes deixá-Io morrer à fome.
Yapmaları gereken ne biliyor musun? Bir sürü küçük televizyon getirmeliler ve onları hapishanedeki bütün hücrelere yerleştirmeliler. Biliyorsun, kapalı devre.
Se querem fazer algo bom, deveriam pôr televisores pequenos em todas as celas das cadeias, já sabes, um circuito fechado para que todos os que estão presos possam ver como se frita o seu amiguinho.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]