English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ G ] / Galveston

Galveston tradutor Português

163 parallel translation
- Baba, Galveston Seli'ni gördük.
- Vimos as Cheias de Galveston.
Galveston'a üç gün var.
Serão três dias até Galveston.
Galveston'a döndüğümde, onu bulacağım.
Vou revirar Galveston de alto a baixo. Eu a acharei.
Galveston'da?
Galveston?
Üç hafta önce, ben Gavestonda gemiden inerken, sen biniyordun.
Há três semanas eu vi-o embarcar em Galveston.
Houston ve civarında, ayrıca Galveston bölgesinde de, - cinayetlerin işlendiği öğrenildi.
Ocorreram mortes semelhantes em Houston e Galveston, mas...
Bizim burada, Galveston'da tımarhane vardı.
Tivemos um hospício aqui, em Gkalverstooun.
Galveston'a bizim iznimiz olmadan kimse giremez.
Não, ninguém entra sem a nossa permissão.
O kadar çok parayı saklayıp, buradan Galveston'a götürmek kolay değildir.
Não é fácil de esconder muito dinheiro... e ter de ir daqui para chegar, a Gkalverstooun.
Ve senden, üç saat içinde Galveston'dan gitmeni istiyorum.
E quanto a você... você tem três horas para deixar, Gkalverstooun.
Ben, Galveston'da kalıyorum.
Vou ficar em Gkalverstooun.
Ve en güvenli yer, bunu Galveston'da yapman.
E esta é a maneira mais segura, para saber que eu não iria "vender".
- Galveston'dakiler oldukça huzursuz.
Segure-o, com tão em Gkalverstooun. Vai ser muito perigoso.
- Oh, eğer bağırsak kurdu yoksa ve topa l değilse, Galveston'da 1000-1500 dolar eder.
- Oh, cerca de $ 1.000. $ 1500 no leilão de Galveston, se não for coxo, e não tiver vermes na barriga.
Jim Howie seni Galveston'da satmaya çok kararlı.
Jim Howie quer vendê-lo no leilão de Galveston.
Ama yine de ağzına kadar propan gazı dolu bir tren Galveston yakınlarında raydan çıkma densizliğini göstermiş ve tüm kasaba havaya uçmak üzereymiş.
No entanto, um comboio carregado de gás propano teve o mau gosto de descarrilar perto de GaIveston e hà uma cidade inteira que pode explodir.
Şu anda Galveston'a gidemem.
Nâo posso ir para GaIveston agora.
Daha çok Galveston'lıya benziyor.
A mim, parece-me mais Galveston.
Diyorlar ki, İnfanta'nın gözleri meşhur Galveston taşından çok daha güzelmiş.
Dizem que os olhos da Infanta são mais belos que a famosa pedra de Galveston.
Meşhur Galveston taşından, Lordum.
A famosa pedra de Galveston, senhor.
Çok meşhur mavi bir taş ve Galveston'a ait.
É uma famosa pedra azul... de Galveston.
Galveston'ın Kuzeyi, Texas 1983
A norte de Galveston, Texas 1983
Manny'nin Bermuda üçgeninde yutulduğu iddialarına rağmen, Sahil Güvenlik tekneyi iki yıl sonra Galveston'da tamamen sökülmüş halde buldu.
Apesar de o Manny dizer que tinha sido sugado pelo Triângulo das Bermudas, a Guarda Costeira encontrou-o uns anos mais tarde em Galveston, completamente desaparelhado.
Roy. Bebeği gömdü, beni arabaya bindirdi ve 70 mil kadar durmaksızın giderek
O Roy... enterrou o bebé, pôs-me numa carroça... e viajámos 100 milhas até Galveston sem parar.
Cumartesi günü Galveston'a gittik, orada kaldık.
No sábado fomos a Galveston e dormimos lá.
[Deep Baritone] # # Galveston, oh, Galveston # #
"Galveston, Galveston"
Sen Jack Easler'la, Galveston'nun dışında çalışmamış mıydın?
Você trabalhou com o Jack Easler de Galveston, certo?
Galveston'danım.
Sou de Galveston.
Galveston yolunun aşağısından.
- Ali pela estrada de Galveston.
Açık bir gecede hatta Galveston'a kadar.
Numa noite límpida, talvez até possamos chegar a Galveston.
Ta Galveston'dan mı?
Lá tão longe, em Galveston?
Bay Ortega Galveston, Teksas'taki Galpex Petrol'ün Operasyonlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı.
O Sr. Ortega é o vice-presidente de operações da Galpex Petroleum em Galveston, Texas.
Galveston, 1969, kasırgadan önce.
Galveston, 1969, antes do furacão.
Ve bir gün Galveston'da bir ayakkabıcıda buluşmuşlar.
Conheceram-se numa loja de sapatos, em Galveston.
Başkan, kendi yönetiminin Amerikan işçilerini desteklediğini söylemişti, ama bu söylediklerinin, Galveston'un Armando Rodriguez'i, Baloxi'nin Sean Brown'ı, Tampa'nın Kendall Taylor'ı ve işlerini kaybeden yüzbinlerce üye işçiler örneklerdekiler gibi boş söz olduklarını biliyorum.
O presidente falou do apoio dele ao trabalhador americano, mas de certeza que estas palavras soam ocas ao Armando Rodriguez de Galveston, ao Shawnda Brown de Biloxi, ao Kendall Taylor de Tampa, e a 100000 dos seus colegas trabalhadores que perderam os empregos
Galveston, Texas'tan Rutland, Vermont'a. 1,800 mil'den fazla.
De Galveston, Texas, até Rutland, Vermont, são mais de 1800 milhas.
Galveston'a en yakın siz olmasaydınız evinize otostopla dönecektiniz.
Se não estivessem perto de Galveston, tinham levado com um par de patins.
Mary, Galveston'a gidiyoruz.
Mary, vamos para Galveston.
Ne yapıyorsun sen?
- O que sabes sobre Galveston? - O que estás a fazer?
Güneyin yeni eşcinsel merkezi.
Galveston, é a nova Meca homossexual do Sul.
Sadece Galveston'da 6000'den fazla kişi ölmüştü.
Só em Galveston, morreram mais de 6.000 pessoas.
Galveston'a.
Pois. Galveston.
Tamam, eğer bir arabam olsaydı Galveston'a giderken, dünyanın en büyük yer fıstıklarının yetiştiği Oklahama eyaletinin Durant şehrinden geçebilirdim.
Sim. Se fosse de carro para Galveston, podia parar em Durant, Oklahoma, onde têm o maior amendoim do mundo.
Galvestonluların bütün umudu, bu fırtınanın rahibeler, yetimler de dahil 6000 kişiyi denize döken 1900 yılındaki fırtına gibi olmaması.
Os habitantes de Galveston esperam que esta tempestade não supere a de 1900, quando 6.000 pessoas perderam a vida. Freiras e órfãos, levados pelo mar.
Ben Hartman Hughes, Galveston'dan hafif fırtınanın ortasından olayın içinden bildiriyorum.
Hartman Hughes, em Galveston, A SEGUIR : URSO NO JACUZZI. no centro duma tempestade moderada, em cima do acontecimento.
Galveston Mücevherat hesabı için.
Pela campanha da Galveston Jewelers!
- Galvestonluymuşsunuz.
- De Galveston, disseram-me.
Yalnızca, dört ay önceki bir cinayetten bahsedecektim. Galveston Texas'ta, bizimkiyle aynı yöntemle işlenmiş.
Descobri um homicídio não resolvido que aconteceu há quatro meses em Galveston, Texas, com o mesmo M.O.
- Corbett bana üç saat süre verdi Galveston'u terk etmem için.
O Corbett deu-me três horas... para eu deixar Gkalverstooun.
Galveston'a vardık.
Não disse nem uma palavra.
Galveston.
Boa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]