English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ G ] / Ganimet

Ganimet tradutor Português

367 parallel translation
İngiliz olmayanlarınız içinse Kaptan Blood ile birlikte savaşmanın doyumuna varacaksınız ve Fransız gemilerini yağmalayıp ganimet elde edeceksiniz!
Quem não é inglês, terá de se contentar em lutar pelo Capitão Blood... e pelo saque que encontrarem nos barcos franceses.
Ganimet ne kadar?
Qual foi a carga?
Hepsi bitmeden önce ganimet payını alsan iyi olur.
Pegue a sua parte do tesouro antes que não fique nada.
Kraldan iyi bir ganimet getirecekler.
O rei lhes dará uma boa recompensa.
Büyük bir ganimet buldum!
Uma grande carga!
Ganimet lazım bize. Gösteriyi Chicago'ya götürelim.
Temos de levar o show para Chicago.
Zafer sizin ganimet sizin.
A vitória é vossa. A vós... o espólio.
Şimdi beyler, düşmandan ele geçirdiğimiz en son ganimet karşınızda.
Agora, nossa última aquisição do inimigo.
Kıyı sularında sefer eden ganimet yüklü gemiler var.
Há muitas riquezas nas águas costeiras.
Buraya her gelişimde kendimi ganimet delisi gibi hissediyorum.
Sabe, sempre que venho aqui, me sinto um tolo.
Heyecanlı bir sefer ve bol ganimet için çok umutluyuz.
Temos esperança numa emocionante viagem e, quem sabe, valiosos prémios.
Onu ganimet olarak alalım!
Capturamo-lo como prémio!
Ama çok daha büyük bir ganimet var.
Mas há um prémio ainda melhor.
Ganimet gemilerle geldi ve amiralin yanında kaldı.
Ele veio com os navios, e manteve-se junto ao almirante.
Pek ganimet sayılmaz ama yine de cüzdanlarını alın.
Não parecem ter muito, mas ainda assim tira-lhes as carteiras.
Siz papazlar fetih günlerimizde, ganimet toplamada, gayet güzel savaştınız ama.
Seus padres lutaram bem quando foram solicitados.
Elde kılıç, semerde ganimet,
Armas em punho! Sangue nas areias!
Compton'ın suç ortağı da onu ganimet için öldürdü.
O cúmplice do Compton assassinou - o a ele para conseguir o saque.
Ganimet!
O saque!
Ganimet galibindir.
Aos vencedores pertencem os saques.
- Reichsmarschall için ganimet.
- A pilhar para o Reichsmarschall.
Paralı askerler, şiddet ve ganimet düşkünü serseriler.
Que queres dizer, Siringo? Mercenários com fome de pilhagem e violência, carniceiros.
- Dışarıda çok ganimet var - Emeklilikte zengin olabiliriz...
- colecções impensáveis - reformamo-nos respeitáveis
"Ganimet kazananındır."
"Ao vitorioso, os despojos", Joe Bass.
- Bu kadar ganimet!
- Grande saque!
Ama o kadar ganimet için bu çok küçük sanki.
Parece demasiado pequena para tamanho espólio.
Hiçbir şey kolay olmadı. Yalnız vahşi doğayla değil, bilinmeyen kişilerin onları avlayıp tarlalara döndürmek için tuttuğu gece süvarileri ve ganimet avcılarıyla da mücadele ettiler.
Nada disto foi fácil... pois não só tinham de sobreviver a regiões incultas e hostis... como caçadores de prémios contratados por "desconhecidos"... que tentavam apanhá-los e levá-los de volta para os campos.
Dolayısıyla birçok insan, fırsatı ganimet bilip bu insanlara karşı tavır aldı.
Muita gente aproveitou a situação para criar antipatia contra eles.
Piyango! Ya da biz buna ganimet diyelim. Yanına kar kaldı.
Foi-se embora com todos.
Her yer yağmalanıyordu. Fırsat ganimet olarak bilinmişti.
Em vários lugares houve saques, breves oportunidades de festejar o colapso do sistema.
Ganimet kazananindir.
os despojos säo dos vencedores.
Bu kabartmalı akik 100 yaşından fazla. Büyük bir ganimet ha.
Este camafeu tem mais de cem anos.
Hazır gelmişken biraz daha ganimet mi getirdin?
Então, não é para dividir o "caroço" que vieste?
Ne olacak "tecavüz mü edeceğiz, ganimet mi"?
O que aconteceu ao "nós violamos, nós pilhamos"?
Mihrace ganimet içinde yüzüyor.
O Marajá deve ser riquíssimo.
Burada hatırı sayılır bir ganimet var.
Bom, temos uma quantidade considerável de...
Onu serbest bırakırsan, ganimet sende kalabilir.
Se a libertarem, podem ficar com o saque.
- Ganimet zaten bizde.
- Já temos o teu saque.
Bu gerçek bir ganimet.
Mais outra armadilha!
Burada sana ganimet var.
Temos aqui um belo rabiosque.
Bu sütunlar Haçlı seferleri sırasında Bizans'ın yağmalanmasının ardından ganimet olarak getirildi.
Estas sepulturas foram trazidas como espólios de guerra depois do saque de Bizânzio, durante as Cruzadas.
En büyük ganimet.
A hipertrofia.
Gerçekten dünya klâsında bir ganimet.
Um troféu de classe mundial.
Neden ona Lordlarının akşam yemeğine ganimet olarak yollayacağı bir şey vermiyorsunuz?
Porque não lhe damos algo para relatar, que estragará o jantar dos seus Lordes?
Ganimet kazananın olmalı.
À vencedora pertencem os despojos. Não me interessa.
"Ganimet kazananın olmalı."
"À vencedora pertencem os despojos."
Bu gece çok fazla ganimet topladık.
Esta noite, o saque foi muito grande.
" Müthiş özür dilerim, ama saklı bir ganimet yok.
- É meu. " Lamento imenso, mas não há nenhum tesouro escondido.
Ne var ki Japonlar için en büyük ganimet Malaya olacaktı.
O maior premio de todos esperava os japoneses na Malásia.
Orada bir sürü ganimet toplamış.
Tem uma boa pilhagem aí dentro.
Bütün amacım budur. Böyle değerli bir ganimet için yapamayacağım şey yoktur.
Não há nada que eu não fizesse por tal conquista tão preciosa, e os maiores obstáculos...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]