Gato tradutor Português
8,038 parallel translation
Neden zor anlaşılıyor biliyor musun? Daha çok pamuk şekerim ama şekil açısından kısmen kedi, kısmen fil, kısmen de yunusum.
Não sou muito definido, a maior parte de algodão-doce, mas sou parte gato, parte elefante e parte golfinho.
Kedi benim kalp ilaçlarımı yuttu.
O gato comeu o meu remédio para o coração.
Kedinin adı "Tombik," ya senin adın ne?
Se gato é "Porco", qual é o teu nome?
Fransızcada "kedi" nasıl deniyor?
Como é que se diz "gato" em Francês?
Anı yaşamayı devam etmeyi diledim.. .. doğum günümdeki kadar mutlu ölmeyi.. .. ve torunlarımın kedisi olarak yeniden hayata gelmeyi diledim.
Desejei continuar a viver no presente, morrer feliz como estou no meu aniversário, e reencarnar como o gato da minha neta.
Dereyi geçmenin birden fazla yolu var.
Há mais de uma forma de esfolar o gato que lhe mordeu a língua.
Michael, Cesedi Sahile Taşı'ya ne oldu?
O que é feito do Matei o Gato à Paulada?
Kedin mi varmış?
Qual é a tua, gato?
Ben de öyle düşünmüştüm pısırık kedi.
Bem me parecia, gato medricas. Rapazes...
Cins babası ise kedilerden başka kimseyle sosyalleşmiyor.
O maluquinho do pai não convive com ninguém, tirando o gato.
Ben kediyi sevdim.
Eu gosto do gato.
Ya kediniz?
O vosso gato?
Bir orman kedisi gibi.
Como um gato selvagem.
Çünkü fareyi biliyorum ama cep faresinin anlamını bilmiyordum.
Porque sei o que é um gato, mas não sabia o que é um burglar.
Kedi kumunu temizledikten sonra gözlerini yıkamadın mı?
Esfregaste o olho depois de limpares a caixa do gato?
- Lanet kedi.
- Este maldito gato.
O kediyi kısırlaştıracak mı?
Castrar aquele gato ali?
Ben kedi severim sen köpek
Gosto do gato, tu gostas do cão
Teknik olarak Megan O'Reilly'yi yarı yarıya becerdim sayılır. Kedisi üzerime saldırdığı için nihayete erdiremedim.
Tive metade da ponta dentro da Megan O'Reilly antes de o gato dela me atacar.
Kedi çığlık atıyor galiba.
Acho que ouvi o gato gritar.
"Bana üç şey ver." derdi ve sen de "Top, kedi ve Roger." derdin.
Ele... Ele dizia, "Diz-me três coisas." E tu dizias, "Uma bola, um gato e o Roger."
Sonra da Roger isimli evcil bir kedinin sahip olduğu top hakkında bazı hikâyeler uydururdu.
Então ele... Inventava um conto sobre uma bola que tinha um gato chamado Roger.
Kedisini kaybetmiş ve dünyada kedisini bulabilecek tek kişinin o olduğunu sanan dullar.
Viúvas que perderam o gato e julgam que ele é o único homem na Terra que os pode encontrar.
Hey, Domino, seni şapşal kedi, seni seviyorum.
Olá, Domino, seu gato idiota, adoro-te.
Gemiye küçük bir kedi alırız.
Arranja-se um gato para o navio.
Kendini kedi, seni de fare sanıyor.
Ele acha que é o gato e que tu és o rato.
Dilini kedi mi kaptı?
O gato comeu-te a língua?
Annemlerin kocaman bir kedisi var.
Os meus pais tinham um gato gigantesco.
Çünkü küçük bir kedi figürü görüyorum da.
Porque vejo... uma pequena figura de um gato.
- Çiçeklerini sulayıp kedini mi besleyeyim?
Queres que vá regar as plantas, que vá dar comida ao gato?
Eğer korkutucu bir kedi gibisin.
Assustada como um gato.
- Kedi.
- Gato...
- Kedi, evet.
- Gato, sim.
Şimdi de siyah bir kedi ve kapüşon takmış birini hatırlıyor.
Ele lembra-se de algo acerca dum gato preto e de alguém a usar um capuz.
Bak ihtiyar eğer bir kedi olsaydın, az önce olanlar dokuz canından birini götürmüş olurdu.
Pois é, velhote... Se você fosse um gato, aquilo que acabou de acontecer, contaria como uma das suas sete vidas.
Kedi gibi gözü var.
Ele tem olhos de gato.
Kedi?
O gato?
Belki kedi atladı ve açtı.
Talvez o gato tenha saltado, e a tenha ligado.
Kedi çıktığı için çok üzgünüm.
Sinto muito que o teu gato tenha fugido.
Yakasını orada gördüm!
Eu vi a coleira do meu gato!
Söylemeliyim ki... paspaslar, ayakkabılar, kedi yemi... - Bu çok mükemmeldi.
Tenho que dizer... os tapetes, os sapatos, o ensopado de gato foi brilhante.
- Kedi yahnisi Nina'nın fikriydi.
O ensopado de gato foi ideia da Nina.
O kediden kurtulmak zorundaydık.
Tivemos que nos livrar daquele gato.
- Kuyruğunu kovalayan kedi gibi olacak bence.
Um bocadinho de jogo do gato e do rato.
Göz yerinde kalp olan kediyi de.
Bem como o do gato com corações em vez de olhos.
Evet, komşularımızdan biri geçen hafta kedisini kaybetti.
Sim, um dos vizinhos perdeu um gato na semana passada.
Richard'a toksoplazmoz teşhisi konuldu. Kedi dışkısında bulunan bir parazitten kaynaklanan bir hastalık.
O Richard foi diagnosticado com toxoplasmose, uma doença causada por um parasita detectado em fezes de gato.
Kedimizin kaybolduğu gün, Duncan'ı garajda çöp poşetiyle yakaladım.
Mãe, quando o nosso gato desapareceu, encontrei o Duncan na garagem com um saco de lixo.
Kanarya için kedi bir canavardır.
Para um canário, um gato é um monstro.
O bir kedi.
Ele é um gato.
- Kedi kakası yediğimi mi söylüyorsun?
Está a dizer que comi merda de gato?