Gayle tradutor Português
171 parallel translation
"90 mil boranın dehşet sahnesinde, kardeş gemi Leuana yardıma yetişti."
O navio alcançou o desastre a 19 milhas de Gayle...
Tamam, Gayle, vay canına! S, i, r, i, n, c, i, o, n, e... güvenliğin hemen yanındaki ilk yardım istasyonunda babanızla buluşun.
Gayle S-l-R-l-N-C-l-O-N-E... encontre-se com o seu amigo no Pronto-Socorro, perto da Segurança.
Bu nedenle sizden rica ediyoruz, Bay Gayle Sayers.
"Razão pela qual lhe escrevemos, " Sr. Gale Sayers. "
Katherine, Patricia, Judy.
Katherine, Patricia, Judy. A Gayle está grávida.
Gayle hamile dedi. Dişçiye gitmelisin.
Tens que ir ao dentista.
- Arthur Gayle.
- O Arthur Gayle.
Gerçekten küçük Gayle'e siyah bir göz mü hediye ettin?
Puseste mesmo um olho negro ao Lord Gayle?
Sana yemekten sonra birkaç hareket göstereceğim bu sayede bayan Gayle bu ay nasıl geçer diye düşünecek.
Vou mostrar-te uns golpes depois do jantar que irão deixar a Miss Gayle sem saber de que terra é.
Şu an Gayle'den daha çok oğlana benziyorsun, bunu biliyor musun?
Já pareces o larilas do Arthur Gayle, sabias?
Evet, çok matrak bir durum.
- Sim, é Jackie Gayle.
Gayle Cassiopi'yi arıyorum.
Procuro Gayle Cassiopi.
Walker topu Bay Gayle ile oynadı.
Walker passa em profundidade para o Sr. Gayle.
Ve gardiyan Bay Gayle atışı kullanacak.
E o guarda prisional Sr. Gayle vai marcar.
Galibe ciddiler. Harika, ama evimi yakışıklı gayle neşeli kızıla satmayı tercih ederim.
Deves queres ver-te ao espelho porque tens um bocadinho de loucura na cara.
- Zavallı Gayle Sayers.
O pobre Gale Sayers.
Ben Kansas'tan Dorothy Gayle'im ve sen de daha fazla Eski tutacaksın.
Eu sou Dorothy Gayle do Kansas, e você vai contratar mais Veneráveis.
Tip "Martin Geyl".
Martin Gayle.
Adı, Gayle Keating. Yerel bir kasetçi dükkanında çalışıyormuş.
O nome dela é Gayle Keating.
Gayle cinayetini ve diğer 9 cinayeti de üstlendi.
Confessou a morte de Gayle, edos outros 9 crimes.
Deborah Gayle.
Deborah Gayle.
Bayan Gayle çılgın taleplerin kraliçesiydi.
A Miss Gayle era a rainha das extravagâncias.
Bayan Gayle'in arkadaşı yoktu.
A Miss Gayle não tinha amigos.
- Deborah Gayle'in.
Da Deborah Gayle.
Deborah Gayle'in dişlerinin ardında bulduğumuz kırmızı madde ojeymiş.
Sabes a substância vermelha que encontrámos na parte de trás dos dentes de Deborah Gayle. É verniz para as unhas.
Bay Katsui. bağışlayın, ama Deborah Gayle balon balığı zehirlenmesinden öldü.
Sr. Katsui, com todo o respeito... Deborah Gayle morreu devido a veneno de peixe-balão duas horas depois de ter...
Bayan Gayle çok özel bir müşteridir.
A menina Gayle é uma cliente muito especial.
- Tekrar bilime. Biri Deborah Gayle'i öldürdü.
Alguém matou Deborah Gayle.
- Deborah Gayle'in bahar koleksiyonunu açtım.
Estou a ver a linha de Primavera de Deborah Gayle.
Deborah Gayle'in ağzında bulduğun ojeyi hatırlıyor musun?
Lembras-te do verniz das unhas que encontraste, nos dentes de Deborah Gayle?
- Deborah Gayle ile ilgili.
É por causa de Deborah Gayle.
Eskiden Deborah Gayle'in asistanıydım.
Eu era assistente de Deborah Gayle.
Gayle.
Gayle.
Ben Gayle.
Eu sou a Gayle.
Senden hoşlanıyorum, Gayle.
Gosto de ti, Gayle.
Beni tanımıyorsun, Gayle.
Não me conheces, Gayle.
- Gayle, kapıda biri var. - Ha?
Gayle, está alguém a bater à porta.
Kevin Ryan. Dünya Ticaret Merkezi'nin inşasında kullanılan çeliği onaylayan şirket, Underwriters Laboratuarları'ndan, Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü'nden Frank Gayle'e yazdığı bir mektuptan alınmıştır.
Kevin Ryan, da Underwriters Laboratories, a companhia que certificou o aço usado no WTC, numa carta a Frank Gayle, do Instituto Nacional de Standards e Tecnologia :
Bir puma bana saldırdı, araba sürme hakkında hiçbir şey öğrenmedim ve Crystal Gayle gömleğim mahvoldu.
Bem, fui espancado por um cougar não aprendi nada sobre condução, e a minha t-shirt da Crystal Gayle está estragada.
- Vay be. - Bayan Gayle ateşli savruk.
A senhora Gayle é um desastre.
Seaver soyadıyla da yarım milyon dolarlık bir hayat sigortası yaptırmış.
Destinado à Gayle Seaver.
Menfaat sahibi Gayle Seaver.
Contudo, sobre o último nome Turner, ele tem um testamento em que deixa tudo para a Lila e a sua filha.
Araştırmalarımız sonucu, olay yerinde bir parmak izi bulduk ve olası bir karışıklığı gidermek için senin parmak izine ihtiyacımız var Gayle.
A nossa investigação encontrou uma impressão digital na cena do crime, e apenas precisamos das suas, Gayle, para evitar qualquer possível confusão.
Gayle Seaver.
Gayle Seaver.
- Lila, Gayle.
Lila, Gayle.
Gale ve benim aramızda, ortada bir çocuk parkı vardır özel ihtiyaçları olan çocuklar için düzenlemiştir.
Existe um parque infantil a cerca de metade do percurso entre mim e a Gayle, específico para miúdos com necessidades especiais.
Telefon kayıtlarınızı inceledik, Gayle ve siz Larry'ye Cuma gecesinden sonra hiç mesaj bırakmamışsınız.
Verificámos os teus telefonemas, Gayle, e... não deixaste nenhuma mensagem ao Larry depois de sexta à noite.
Tüm olasılıkları değerlendiriyoruz, Bay Dale.
Estamos a verificar todas as possibilidades, Sr. Gayle.
Meghan Dowd, Carolyn Jillian ve şimdi de Vanessa Gayle.
Meghan Dowd, Carolyn Jillian e agora Vanessa Gayle.
Harika bir akşamdı Gayle.
Prometo...
Güle güle.
Tive uma óptima noite, Gayle.
Evet sorunlarımız olsada, en azından bir gayle evli değilim.
- Mesmo que seja... - É. Tu não dás abébias.