English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ G ] / Gençken

Gençken tradutor Português

1,313 parallel translation
Yıllar önce, daha çok gençken hiçbir şeyden korkmazdım.
Quando era mais novo não tinha medo de nada. Não tinha o mínimo receio da morte.
Gençken
"Quando eu era mais jovem..."
Gençken süperdin, harika görünüyordun.
Tu eras óptimo quando eras novo.
Halkımız daha gençken duygularını şekillendirdi.
Moldou a sensibilidade das pessoas na sua adolescência.
Küçük bir çocukken, gençken, o en iyisiydi, Trance.
Quando era uma criança, quando ele era jovem, era o melhor, Trance.
" Gençken, olmuş olsalar da olmasalar da her şeyi hatırlardım.
" Quando era mais novo lembrava-me de tudo, tivesse acontecido ou não.
Gençken hep yanlış şeyi söylerdin.
Dizias sempre a coisa errada quando elas eram pequenas.
- Biz gençken öldü.
- Morreu quando éramos mais novos.
Ah, John... eğer bu durum da sana şu gençken izlediğin kovboy filmlerini hatırlatmıyorsa bunu hiç duymuş olamam
Ah, John... se essa situação não o tivesse lembrado, os filmes de velho oeste da sua juventude. - Eu nunca teria ouvido isso.
Ailem beni de gençken odama kilitlemeye kalktı.
Quando eu era adolescente, os meus pais tentaram trancar-me.
Henüz gençken yapabileceklerini yaparak.
A fazer o que queria...
Gençken yürüyüş yapmaya bayılırdım, doğanın içinde olmaya.
Quando era mais nova, adorava fazer caminhadas...
- Kendine bir iyilik yap, gençken bırak.
Devias fazer um favor a ti próprio : deixa isso enquanto és jovem.
Daha gençken renkli beneklerin olduğu bir başka oyunun vardı.
É como o que tiveste quando eras mais novo, com os pontos coloridos.
Bak, şimdi seni düşündüm, gençken, savaştan dönüyorsun öldürmeye alışmış, iş bulamıyorsun, dışlanmışsın.
Olha, tive uma visão de ti, de um miúdo, voltando da guerra... acostumado a matar, incapaz de arranjar emprego, isolado.
Daha gençken. Böylece başarısız olma fırsatın ve zamanın olurdu.
Quando eras mais jovem... para teres a oportunidade e tempo para falhar.
Erkekler aşık olmaya baya bi gençken başlar.
Os rapazes começam a apaixonar-se muito cedo.
- Yapardım, gençken.
- Praticava, quando era mais novo.
- Gençken hepimiz öğreniriz.
- Todos a aprendemos em jovens.
Gençken potansiyelin sonsuzdur. Her şeyi yapabilirsin, gerçekten.
Quando somos jovens, o nosso potencial é infinito, podemos fazer qualquer coisa.
Gençken bazen istediğimi alabilmek için gerçekleri biraz çarptırırdım.
Às vezes, como era mais jovem, esticava as verdades para obter o que queria.
Gençken biraz ilgilenirdim sonradan vazgeçtim.
Fui por um tempo quando eu era mais jovem, muito tempo atrás.
Hayır, gençken.
Não, adolescentes.
Babam, gençken yakışıklı mıydı?
O meu pai, era bonito quando era novo?
Gençken.
Mas a perdi.
Gençken potansiyelin sonsuzdur.
... o seu potencial é infinito.
Gençken bazen istediğimi alabilmek için gerçekleri biraz çarptırırdım.
Às vezes, quando era mais novo, contava mentiras para ter o que eu queria. - Repita.
Gençken, bu işin havalı falan olacağını sanmıştım.
Quando era mais novo, era isto que eu sempre achei que era mesmo fixe.
Gençken benim için bir kahramandınız, Bay Connolly.
Quando eu era rapaz eu o considerava um herói, Sr. Connolly.
1950'lerde, ben daha gençken, tıpkı senin gibi büyük bir yazar olmanın hayalini kurardım.
No anos 50, quando eu era jovem, queria ser escritor como você.
Fransa'ya gençken geldi ve, inşaatlarda çalıştı. Ta ki... Ta ki annemi tanıyıp Fransa'ya yerleşene kadar.
Ainda jovem teve de vir para França e trabalhou muito na construção até... que conheceu a minha mãe e estabeleceu-se em França.
Bayan M onları gençken kaçırıyor
A Madame M gosta de pegar nelas quando são novas.
Ben de gençken Konfüçyus'u defalarca okurdum.
Quando era pequeno, lia Confúcio vezes sem conta.
Annemi gençken sevdiğini... ve çok mutlu olduklarını söyledi.
Ele disse-me que eu era como a minha mãe quando era nova e eram felizes.
Gençken kardeşi ile arkadaştık.
Eu era amigo do seu irmão quando estávamos a crescer.
Ebeveynlerinizin siz gençken her şeyi ayarlamaları gibi fakat... peki ya..?
Como os vossos pais combinam tudo quando vocês são novos. Mas e...
Sana bunu daha önce hiç söylemedim, ama ben de gençken, uçmak istedim.
Eu nunca te falei isso, mas quando eu era jovem... Eu também queria voar.
Piliç ve ot kullanmam ama halen gençken biraz takılmak istyorum.
- Não ando por aí a usar as mulheres. Estou só a curtir enquanto sou novo.
Şirret kadın Alison gençken de Smallville erkekleriyle popülermiş.
Ao que parece, a víbora da Alison era popular entre os rapazes de Smallville, já na adolescência.
Gençken uyuşturucu kullandım.
Já consumi drogas, quando era mais novo.
Vücut çalışmayı seviyor... Gençken Golden Gloves'ta boks yaparmış.
Gosta de fazer exercício e praticava pugilismo amador, quando era mais novo.
Ben gençken "Stinky" ismine çok düşkündüm.
Já começava a gostar do nome "Fedorento".
Bunlara sen daha gençken başlasaydık, daha kolay olurdu.
Era mais fácil aprender quando eras mais novo.
Babam gençken çok yakışıklıymış ve çok iyi bir patenciymiş.
Bem, quando ele era muito jovem, ele era muito bonito e um excelente patinador.
Bunlara sen daha gençken başlasaydık, daha kolay olurdu.
Seria fácil demais se começasse isso quando era mais jovem.
Ben çoktan anladım. Gençken o koca popoyu ovmak zorunda kalıyordum.
Eu já vi. Tive de o massajar quando era puto.
Yani daha gençken dikkat çekmek için kendimi kestiğim olmuştu ama damarlarımı kesmeyi asla istemedim.
Cortei-me, tentei chamar a atenção quando era adolescente... mas eu não queria cortar as veias.
Senin gibi gençken, mesleğe yeni başlıyorken ilk büyük işimde bir adamı soymuştuk.
Quando eu era um jovem a começar, como tu, o meu primeiro grande esquema, um tipo que roubamos...
Sanırım gençken, bunu yapabilmeyi umut bile edemezdi. Bunu hak gibi gördüğünü sanmıyorum.
Penso que nunca deixou de lhe dar valor.
Gençken herşey bir maceradır.
Tudo é uma aventura quando se é jovem.
Gencken annemizle catidaydik..
É uma nova etiqueta para seu pote. Brain está bem soletrado!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]