Geoffrey tradutor Português
558 parallel translation
Daha çok soru sormalı mıyız?
"Geoffrey P. Seevers", se tivermos mais perguntas.
Ünlü kaşif Kaptan Geoffrey T. Spaulding
O Capitão Geoffrey T. Spaulding, um explorador notável.
Kaptan Geoffrey Spaulding teşrif ettiler!
Anuncio o Capitão Geoffrey Spaulding!
Kaptan Geoffrey Spaulding'in geldiğini bildiriyor!
Ele anuncia o Capitão Geoffrey Spaulding!
- Geoffrey T. Spaulding.
- Geoffrey T. Spaulding.
- Ben de Geoffrey Amca.
- Também eu, tio Geoffrey.
Nasıl gidiyor Geoffrey? Çok iyi değil.
Correu-te bem a caçada, Geoffrey?
Onu vurma Geoffrey.
Não lhe atires, Geoffrey! Disparate!
Geoffrey...
Geoffrey!
Geoffrey amca!
Tio Geoffrey!
- Merhaba Geoffrey.
Olá Geoffrey.
Havadisleri aldın mı Geoffrey?
Sabes a notícia, Geoffrey?
- Beni eve götür Geoffrey amca. - Götür Geoffrey amcası.
- Leve-me a casa, tio Geoffrey.
Güzel ve kısmen ahlâklı yeğenini eve götürüp beni marşmelovlarımla bırak.
- Vai Geoffrey. Leva a tua linda sobrinha a casa e deixa-me com os meus doces de alteia.
Beni öpebilirsin Geoffrey.
Podes beijar-me, Geoffrey.
Bunu kim demiş Geoffrey?
Quem disse isso, Geoffrey?
Hazır efsane demişken Geoffrey, şu Uçan Hollandalı da kimin nesi?
Falando de lendas, Geoffrey. Quem é o Holandês Errante?
Bu beyler de dostlarım Stephen Cameron ve Geoffrey Fielding.
Os meus amigos Stephen Cameron e Geoffrey Fielding. Como está?
- Geoffrey bir arkeolog. Stephen da yarış arabalarında Dünya Hız Rekoru'nu elinde tutuyor.
Geoffrey é arqueólogo... e Stephen tem o record mundial de velocidade em corridas de carros.
- Merhaba Geoffrey!
Geoffrey!
Sen gidip üstünü değiştirirken Geoffrey de bana geçmişteki acayip efsaneleri anlatır.
Deixarei que Geoffrey me conte historias extranhas enquanto te mudas.
- Geoffrey Fielding'i tanıdığına eminim.
- Decerto já conhecias Geoffrey Fielding.
Geoffrey bir keresinde şöyle demişti : "Aşkın büyüklüğü onun uğruna fedakârlıkta bulunmaya razı olanla ölçülür."
Geoffrey disse uma vez, que a forma de medir o amor é... saber o que cada um está disposto a perder por ele.
- Tamam Jenny, bir dakikaya iniyorum.
Desço daqui a minutos. Geoffrey está aí?
- Geoffrey orada mı? Evet, Stephen'ın bekârlığa veda partisi için beyaz papyonunu takıyor.
Sim, está a pôr o laço branco para a despedida de solteiro do Stephen.
Bekârlığa veda partisine Jenny'lerle gidiyorum uygunsa?
Geoffrey pode levar-te quando acabarem de falar.
Klasik gelin tedirginliği dışında?
Aparte do normal nervoso da noiva? É Hendrik, Geoffrey.
- Öyle dediyse kafayı çizmiş demektir.
Não te disse já? Que me estás a esconder, Geoffrey?
Yardım et bana Geoffrey!
Ajuda-me Geoffrey. Por favor, ajuda-me.
Bu kitap Geoffrey'nin ama kitabı ona nasıl iade edeceğimi bilemiyorum.
É o livro de Geoffrey, mas não imagino como devolvê-lo.
Bana dair olan şeyleri nasıl öğrendin.
Como soubeste tudo de mim? Foi o Geoffrey que te contou?
Elimde bu el yazısının iki nüshası var diyecek olsam bilhassa üç asır önceki el yazısının asıl nüshası. Herkes şöyle der : "Zavallı Geoffrey eski efsanelere olan düşkünlüğünden aklını oynatmış."
Se eu disser que tenho dois textos do mesmo manuscrito... escritos pela mesma mão mas com três Séculos de diferença, todos díriam, "pobre Geoffrey perdeu completamente o senso... de repetidamente investigar velhas lendas".
Geoffrey'nin orada olacağını ve tartışmaya gireceğimizi bilmiyordum.
Não sabia que o Geoffrey estaria lá e que desataríamos a discutir.
Geoffrey de mi oradaydı?
O Geoffrey também lá estava?
Geoffrey, Geoffrey, gel Geoffrey.
Geoffrey! Geoffrey! Toma, Geoffrey.
Sör Geoffrey Bucknose.
Sir Geoffrey Bucknose.
O faktörle ilgili olarak yeni bir taramada şunu buldum, sizin oğlunuz Shaun Geoffrey Christopher, Dünya-Satürn araştırmasına öncülük veya liderlik edecek olan ilk insan...
Descobri, depois de fazer uma pesquisa com esses dados cruzados, que o seu filho, o Coronel Sean Jeffrey Christopher, comandou, ou irá comandar, a primeira sonda Terra-Saturno com sucesso, a qual teve muito importância...
Eğer Kaptan Christopher'i Dünya'ya göndermezsek, Satürn'e gidecek bir Albay Shaun Geoffrey Christopher olmayacak.
Se não devolvermos o Capitão Christopher à Terra, não existirá um Coronel Sean Jeffrey Christopher que irá a Saturno.
Richard ve Geoffrey'nin de orada olmalarını istiyorum.
Também quero lá Richard e Geoffrey.
Geoffrey!
Geoffrey!
Seni nerede bulacağımızdan emin olmak istiyoruz Geoffrey P. Seevers.
Só queremos ter a certeza de onde o encontrar,
- Geoffrey, merhaba.
Geoffrey, olá.
- Teşekkür ederim Geoffrey.
- Obrigada Geoffrey.
Hiçbir fikrim yok.
Geoffrey pode dizer-te.
Orada mısın Geoffrey?
Estás aí?
Konuşmanızı bitirdikten sonra Geoffrey seni bırakır.
- Tens a certeza que não te importas?
Güle güle Geoffrey amca.
Adeus tio Geoffrey.
Sorun Hendrik, Geoffrey. - Hendrik mi?
Hendrik?
Teşekkür ederim Geoffrey.
Obrigada, Geoffrey.
Geoffrey?
Geoffrey?
Geoffrey.
Geoffrey?