Gilroy tradutor Português
284 parallel translation
" Pete Gilroy'un ağırlığı ve boğazındaki giderek sıkan ilmik, vahşi kısrağın hızını kesmeye başladı.
O peso de Peter Gillroy e o nó que cada vez se estreitava mais à volta do pescoço dela...
Müfettiş Gilroy ve Çavuş Lincoln.
- Sim. Inspector Gilroy, Sargento Lincoln.
Jim Gilroy adıyla son beş senedir Joplin, Missouri'de yaşıyormuş.
Viveu com o nome de Jim Gilroy em Joplin, nos últimos 5 anos.
Olay yerindeki araba Jim Gilroy adına kayıtlı.
O carro estava registado em nome de Jim Gilroy.
Jim Gilroy'un disiplinini takdir etmelisin. Onun gibi dürtüleri olan bir adam son beş senedir suskun kalabilmiş.
É preciso apreciar a disciplina do Jim Gilroy, um homem que com os impulsos dele consegue ficar quieto cinco anos.
Polisimi vuran Jim Gilroy'u tanıyor musunuz?
Conhecem este tipo, o Jim Gilroy, que matou o meu agente?
Ne demek istiyorsun? Katilin Jim Gilroy olmadığını mı söylüyorsun?
Queres dizer que o Jim Gilroy não é o assassino?
Senin Gilroy diye tanıdığın adamı biz Jake Waterston olarak tanıyoruz.
O homem que conhecem por Gilroy nós conhecemos como Jake Waterston.
- Gilroy. - Gilroy uzun boyluydu.
O Gilroy mede 1,90m.
İkinci kan örneği, A-negatif, Gilroy'un kan tipi. Ateş edilirken Gilroy'un yaralandığına dair hiçbir kanıt yok.
O do Gilroy, mas nada indica que ele se feriu no tiroteio.
Eğer Gilroy arabayı kullanmıyorsa ve yolcu da değilse, o zaman hangi cehennemde bu?
Se o Gilroy não vai ao volante e nem é o passageiro, onde raios está ele?
Gilroy bize yalan söyledi.
O Gilroy mentiu-nos.
- Jim Gilroy'un arabasının yerini belirledik.
Encontramos o carro do Gilroy.
Gilroy'un banka hesaplarına erişebilir miyiz buradan?
- Temos acesso aos registos bancários?
Gilroy son birkaç senedir, oldukça düzensiz bir hesap bakiyesini sürdürmüş.
Nos últimos anos, o Gilroy teve um saldo bastante errático.
On ay önce, Gilroy'un adına bir hesaba... 7000 dolarlık bir havale yapılmış.
Há dez meses, foi-lhe feita uma transferência de 7.000 dólares.
Gilroy, Maddie'nin bebeğini alıp sattı... ve kendine bir televizyon aldı.
O Gilroy vendeu o filho da Maddie e comprou uma televisão.
Gilroy'un hesabına havaleyi yapan kim?
Quem fez a transferência para a conta do Gilroy?
Yani Gilroy Maddie'nin bebeğini aldı, ve avukat Barnard'ı tutup, satması için ona komisyon verdi.
O Gilroy tirou o bebé da Maddie e o Barnard tratou de a vender.
Sheena Gilroy'un dairesindeyim.
Apartamento da Shana Gilroy.
Seninle gurur duyuyorum ama Gilroy hakkında konuşmamız gerekiyor.
Estou muito orgulhoso pela Brown, mas preciso de te falar no Gilroy.
- Gilroy?
- No Gilroy?
West Canaan, Gilroy'a karşı.
West Canaan contra o Gilroy pelo título máximo.
Top, Gilroy'da ve orta sahada.
O Gilroy tem a bola no meio campo.
Top, Gilroy'da.
O Gilroy tem a bola.
Gol atan, Gilroy!
Pontos para o Gilroy!
Saha golü Gilroy için.
Golo para o Gilroy.
Gilroy 17-14 önde.
O Gilroy ganha por 17-14.
Dr. Gilroy'ın onlardan bir kütüphane oluşturduğunu söylerler, ve ilk fırsatta onu görüp, bir kaçını alıp alamayacağımı sorarım.
Bem, eu ouvi dizer que o Dr. Gilroy tem uma biblioteca de livros, e, bem, da próxima vez que eu o ver, vou perguntar se posso pegar um ou dois?
- Gilroy'u bulana kadar pek görünme.
- Fixe. Fica aqui até encontrar o Gilroy.
Gilroy ne evde ne de yazıhanede.
O Gilroy não está em casa nem no escritório.
Gilroy'un bunları paraya çevirmesi için kızın imzası gerek.
Se o Gilroy quiser lucrar com isto, precisará da assinatura da rapariga.
Gilroy seni fırıldak gibi döndürüyor değil mi?
O Gilroy fez-lhe a folha, não é?
Suç artsın da emlağı ucuza kapatsın diye Gilroy, polisleri o bölgeden uzak mı tuttu?
O Gilroy afastou patrulhas da Polícia daquela zona para o crime aumentar e ele comprar propriedades baratas?
- Gilroy kötü.
- O Gilroy é mau.
Gilroy'un sevgilisi, anahtar.
A chave é a amante do Gilroy.
- Gilroy beni sokakta istiyor.
- O Gilroy quer-me nas ruas.
Böylece Gilroy'u ve onları yakalamanın itibarı senin olur.
Assim, ficará com os louros por apanhar o Gilroy e a eles.
Gilroy için biraz karmaşık.
É elaborado demais para o Gilroy.
Gilroy'u tanımıyorum.
Não conheço nenhum Gilroy.
Suçla bağlantılı tek kişi Gilroy değil.
O Gilroy não é o único que ela incrimina.
Gilroy'un vur kaçının tanığı.
A testemunha do atropelamento e fuga.
Bir polis arkadaşı Gilroy için örtbas etmiş diyor.
Diz que um polícia amigo ajudou o Gilroy.
- Gilroy'u indirmemi istedin o seni indirmeden önce.
- Queria que eu apanhasse o Gilroy antes que ele o apanhasse a si.
Gilroy bir şey bulacağımızı düşünüyor.
O Gilroy acha que encontraremos algo.
Çözülmemiş çete cinayet silahının Gilroy'da işi ne?
E porque haveria o Gilroy de ter a arma de um ataque de um gang?
- Bu arama iznini Gilroy mu çıkarttı?
- O Gilroy disse para obter o mandado?
Jim Gilroy asla silah kullanmazdı.
- O Jim Gilroy nunca usou uma arma.
- Gilroy'un direksiyon başında olduğundan pek emin değilim.
- Não sei se é o Gilroy ao volante.
Bu Jim Gilroy.
É o Jim Gilroy.
- Gilroy maçı hakkında endişeleniyoruz.
- Aflige-nos o jogo com o Gilroy.