English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ G ] / Grass

Grass tradutor Português

61 parallel translation
# Taze yeşil çimenlerin üzerinde #
Over fresh green grass Sobre grama verde fresca
15 Mil kadar açıkta "Sea Grass" adında bir balıkçı teknesi var.
Tenho a posição de um barco de pesca... a 24 km, chamado "Sea Grass"
15 Mil açıktaki Sea Grass'in tayfalarına. Sıcak bir merhaba. Doğudan size doğru ilerleyen sis tabakasına dikkat edin.
Aos homens do "Sea Grass", a 40 km da costa, esta noite uma saudação quente, e cuidado com esse banco de nevoeiro, que se aproxima de Este.
- Ashcroft'tan teknesini isteyip, Sea Grass'ı aramaya gideceğim.
Vou falar com o Ashcroft para pegarmos no barco dele... e ir procurar o "Sea Grass"
Saat 1 : 57 itibariyle Sea Grass telsiz mesajlarına cevap vermedi.
Á 01 : 57 de hoje... o "Sea Grass" não tinha respondido... a comunicação de rádio.
Sahil güvenliğin verdiği haberi yayınlıyoruz : En son Spivey Point'in 15 mil doğusunda görülen 10 metrelik balıkçı teknesi Sea Grass aranıyor.
Repetimos este boletim da Guarda Costeira... estão a procura do "Sea Grass"... um barco de pesca de 10 metros... visto pela última vez a uns 40 km a Este de Spivey Point.
Bugün öğleden sonra Sea Grass'ı bulmuşlar... Ama geminin, ya da içindekilerin durumuyla ilgili bir bilgi yok.
Encontraram o "Sea Grass" esta tarde... mas não há mais informações... sobre as condições do barco, e dos homens a bordo.
Beni tanımazsınız, ama ben bugün Sea Grass'ı bulanlardan biriyim.
Você não me conhece, mas sou um dos homens... que encontrou o "Sea Grass" esta tarde.
Sea Grass'le bir alakası olmayabilir.
Pode não ter nada a ver com o "Sea Grass".
- Sea Grass'de üç kişi.
Os três homens do "Sea Grass".
Şimdi de Grand Ole Opry'deki sahnede..... Bill Monroe ve Blue Grass elemanları söylüyor. :
Agora, do palco do "Grand Ole Opry"... o Bill Monroe e os Blue Grass Boys vão cantar :
Kim bunlar, Grass Roots mu?
Quem é, os Grass Roots?
Ama zamanla gruptan ayrıldım. Yaratıcı farklılıklar yüzünden, Aslında
Mas não podes dizer que ouviste música até ouvires o meu solo na Grazing in the Grass.
Benim enstrümanım için yeterince parça yoktu. Ama benim "Grazing in the Grass."
O pranto do meu sousafone, o público de pé.
* Ludes, * trees, * grass, * stars, * crank.
Alucinogenos, heroina, erva, E por aí fora...
Kıçım plastik sandalyelerinizin şeklini aldı. Tüm o bademler yüzünden Gazman'a döndüm. Mardi Grass'a gitmiş gibi mutluyum!
Minha bunda está moldada em uma cadeira de plastico e eu ganhei gás de ter comido aqueles amendoins.
Ya da çevre filozofu Parlum Grass'ında ifade ettiği gibi...
Ou, como diz o ecofilósofo Parlum Grass :
Gelecek yıl bu zamanlar, boton, moreka ve salam otu üretiyor olacağız. Hepsi de ihracat için değerli ürünler.
Por esta altura no próximo ano, podemos estar a produzir boton, moreka e saiam grass, tudo mercadorias com valor de exportação.
Ama Ramsdale'de alışkın oldunuz kaz ciğerini bulabilir miyiz bilmiyorum.
Não sei se em Ramsdale encontra "foie grass" como aquele a que está habituado.
- "Splendor in the Grass" nedir?
- O que é Splendor in the Grass?
Tampona benim "Benzin, ot yada kıç" stikırımı koyabiliriz.
Nós pomos um autocolante a dizer "my gas, grass ou ass" sobre isso.
Indiana, Grass Creek.
- Grass Creek, Indiana.
Grup genç aktivist Jesse Grass tarafından yönetiliyor.
O líder do grupo é o activista adolescente Jesse Grass, um sonhador de caracóis que está em grande.
Ondan önceki soyadımız Bermuda Grass.
O nosso nome original era Bermuda Grass.
Rap değil, punk değil, hip hop değil... Heavy metal değil, klasik değil, klasik rock değil... New wave değil, new age değil, blue grass değil...
Nada de rap, punk, hip hop, heavy metal... nada de rock clássico, new wave, new age... nada de bluegrass, blues, jazz e muito menos country!
Sen burayı sıcak mı sanıyorsun?
Ei, achas que aqui está quente? Eu vi os The Dead tocarem em Grass Valley...
Grass Valley'de Grateful Dead konserindeydim ben. Sen Barbara'sın herhâlde.
Deves ser a Bárbara, estás-te a divertir?
Oturan Boğa, halkını av hayvanlarının bol olduğu Yağlı Çimen adlı nehrin kenarına götürdü.
Sitting Bull moveu a sua gente para as margens do rio chamado Greasy Grass, onde a caça era abundante.
- Yunanca Çimen Yaprakları.
O Leaves of Grass em grego.
Grasse kasabasındaki tepelerin yamacında bu işi temiz havayla yapardık...
É claro que numa colina de flores de Grass apenas estivemos a desenvolver puro ar fresco.
Grasse, ne kasaba ama!
Ah, Grass, que cidade.
Bunu Grasse'da öğrenebilir miyim?
Mas posso aprendê-la em Grass?
Grasse'dan başka neresi olabilir ki?
Onde mais senão em Grass.
Bir hafta içinde Grenouille iyice düzelmişti. Ama Grasse'a gidebilmek ve orada bir işe girebilmek için kalfalık belgelerine ihtiyacı vardı.
Numa semana, Grenouille voltou a ficar bem mas para poder viajar para Grass e arranjar um trabalho ele precisava dos seus documentos de autorização.
Grasse'a giden iki yol vardı.
Havia dois caminhos para chegar a Grass :
Grasse'a olan yolculuğuna devam ediyordu.
Ele tinha de continuar a sua viagem até Grass.
Grasse ahalisi, hepimizin burada bulunma nedeni, bu caninin içimizde saklanan bu şeytanın...
Cidadãos de Grass, viemos declarar que este assassino é o demônio no nosso meio.
Herşeyi itiraf etmiş, buna Grasse'daki cinayetler de dahil.
Ele confessou tudo, incluindo os homicídios em Grass.
Grasse'daki kızlar kafalarının arkasına tek bir darbeyle öldürülmüştü.
As mulheres de Grass foram mortas com um só corte atrás da nuca.
Grasse ahalisi korkunç bir akşamdan-kalmalık içinde uyandılar.
Os habitantes de Grass acordaram com uma terrível ressaca.
, Çim beni kaldırın kalıp, başarısız,
Oh, lift me from the grass I fail, I die,
Elaine Roberts'ın kardeşi Green Grass Bahçeciliğin sahibi mi?
Então, o irmão da Elaine Roberts é dono da Green Grass Landscaping.
Şu sözü duymuş muydun "GAS ( gaz ), GRASS ( çimen ) veya ASS ( kıç )..."?
Já ouviste dizer "Combustível, dinheiro ou porta fora..."?
Grass.
Erva.
Desperate Housewives
Desperate Housewives S06E06 - Don't Walk on the Grass -
Gözün kocaman platformun üstündeki Mardi Grass prensesinde olsun. Şimdiye kurbağayı... öpmek üzeredir.
Presta muita atenção e vê se encontras um carro chamativo... com uma princesa do Carnaval prestes a ser beijada por um... sapo.
Amerikan Ordusundan Teğmen Grass'a bir mesaj gönderiyorum.
Envia uma mensagem para o Tenente Grass, exército dos EUA.
* Rüzgârın ağaçları yaşken eydiğini *
Wind that makes the tall grass bend into leaning
Grass Roots, teknolojik altyapıyı hazırlıyor.
O cidadão comum a usar a alta-tecnologia.
Otta yapmak istiyorum.
Quero fazê-lo na relva ( grass ).
Grasse.
Um brinde a Grass.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]