Greek tradutor Português
168 parallel translation
Brahm'ın 2. senfonisi, biraz Beethoven, Handel ve tek bir Yunan notası bile yok. - Kulağa harika geliyor.
Segunda Sinfonia de Brahms, Beethoven, Handel e nenhuma nota de Greek.
Bilmek istediğim şey bu Gülle dalaverasında ihtimal hesabını nasıl yaptığın?
Espera lá, Greek. A única coisa que quero saber é como calculas as hipóteses nessa treta da corrida mais louca.
Jamie, Rum Jimmy'yi hatırlarsın değil mi?
Jamie, lembras-te do Jimmy Greek.
Sana bir şey söyleyeyim Rum.
Vou dizer-te uma coisa, Greek.
Biliyor musun? Ruma telefon edip bir 10.000 daha üzerimize oynasın diyorum.
Vou ligar ao Greek para apostar mais 10 mil na corrida.
Ama Rum! ... Az sus da beni dinlesene?
Greek, és capaz de te calar e de me ouvir?
Aklıma gelmişken sorayım... Japonların bitirmemesi hâlinde kaça kaç veriyor?
Já agora, Greek, quais são as hipóteses de a equipa japonesa não terminar?
Ne, çıldırdın mı Rum?
Estás maluco, Greek?
Rum paraları sökülecek!
O Greek vai-nos pagar bem!
Yani İsa, Ölüm Vadisi ile Las Vegas'ın tam ortasında Baker, California'daki Deli Yunanlı Restoranının arkasında mı takılıyordu?
Jesus estava a esconder-se atrás do restaurante "Mad Greek", em Baker, na Califórnia, entre o Vale da Morte e Vegas, não?
- Deli Yunanlıyı mı? Çağır bakalım!
"Mad Greek" ( Grego Louco )?
Greek için muhtemel bir devam.
- Uma possível boa mão para o Grego.
Greek'in kıçı için muhtemel bir parmak.
- Possivelmente, um dedo no cú do Grego.
Greek'in solunumu etkilendi.
O Grego costuma hiperventilar.
Yürü Greek.
Mexe-te, Grego.
Hadi be Greek, yine zırvalıyorsun.
Quem pensas que estás a enganar, Greer?
O akşam Greek'te olan çocuk.
O que estava no Greek's, nessa noite.
- The Greek mi?
- O restaurante grego?
Greek'e gittiler, Wallace'ta adamı gösterdi, değil mi?
No Greek's, pedem ao Wallace para apontar o dedo.
Greek's oradan Omar'ın oğlanı Brandon'u aldıklarını söyledi.
Diz que estiveram todos no Greek's, na noite em que apanharam o rapaz do Omar.
Fakat Greek'in orada Omar'ın oğlanı gördüğünde... D'Angelo'yu aradın değil mi?
Mas foi ao D'Angelo que ligaste, quando viste o rapaz do assalto no Greek's?
Belki, ama Greek'in orada olmadığına göre öldürüleceğini bilmiyordum diyebilir.
Talvez, mas, como não apareceu no Greek's, vai dizer ao júri que não previu o homicídio.
Benim elemanlar Greek'te Omar'ın oğlanı görmüşler.
O meu people tá em cima de um dos boys do Omar no Greek's.
Mindamin'e gidecekti... ondan sonra da Greek'e uğrayacaktı.
Ia a caminho do Mindamin e ia ao Greek's depois disso.
Baltimore caddesindeki Greek'te mi?
Na rua Baltimore?
D'Angelo'ya gönderilen ilk numara....sanırım Greek'in ordaki telefon kulübesinin numarası.
O primeiro número, o que enviaram para o D'Angelo. Acho que isto é de um telefone público junto ao Greek's.
Ahbap hadi Greek Sinemasına gidelim, bu insanlar kafayı yemiş.
Vamos ao cinema Greek. Esse pessoal está doido.
Ben buraya bakarım, sen Greek sinemasına git, neleri varsa al.
Vá até o cinema Greek. Compre tudo que eles tiverem.
Şu Greek piçine hiç bir şekilde güvenmiyorum.
Não confio nestes cabrões gregos.
Bunun dışında senin malların bulunduğu deponun önünde, tekrar mal almak içinde Newkirk Caddesinde şu Greek'in deposuna gittiğini gösteren fotoğrafların var.
Temos também fotos que te associam ao teu armazém e que te colocam no armazém do Grego, na Rua Newkirk, para reabastecimento.
Size The Greek'i ve diğer bütün or.spu çocuklarını bu iş bitsin diye vereceğim.
Dou-vos o Grego, só para desabafar.
- Greek'in iki tane var bugün değil mi?
- O grego recebe dois, hoje.
Bu Greek. Şu yaşlı herif.
É aquele o Grego?
Numara almak için Greek'i görmen lazım.
Tens de falar com o Grego e receber um número. Vai receber um carregamento.
Greek'i görmeye gidiyorsun değil mi?
- Vais falar com o Grego, não é?
Sen de Greek olmalısın.
Deves ser o Grego.
Şey, Ben de Greek sayılırım.
Bom, sou grego.
Greek'le her hangi bir mesajlaşma da yok.
E não há mensagens de texto em grego.
Belki Sobotka geldiğinde Greek'le ilgili her şeyi anlatır.
Quando o Sobotka vier, talvez nos dê informações sobre todos os gregos.
Sen adın onlar için sadece "The Greek."
Para eles, és apenas o Grego.
Greek'ten aldığın uyuşturucuyu satıyorsun değil mi?
Isso e a venda de drogas que o Grego lhe fornecia, certo?
Evet, The Greek.
Sim, o Grego.
The Greek değil mi?
Não é o Grego?
The Greek işte burada.
O Grego é este.
The Greek kesinlikle uçtu artık.
Os Gregos puseram-se mesmo a andar.
The Greek.
O Grego.
Ama Vondopoulos ve The Greek için geç kaldık.
Chegámos tarde para apanhar o Vondopoulos e o Grego.
The Greek'in adını bile bilmiyoruz değil mi?
Ainda nem temos um nome para o Grego, certo?
Vondopoulos ya da The Greek onların adamıydı.
Suponho que o Vondopoulos ou o Grego tivessem ligações a eles.
- Şu Greek'ler mi yine?
- Os gregos outra vez?
Greek çok kızacak.
O Grego vai ficar furioso.